Kamp mutfağı… Bulaşıklar… Hiçbir melezin istemeyeceği bir şeydi bunlar. Ne yazık ki bizim, yani Hestia Rahibelerinin başına gelen de buydu. Bu ayki temizlik kontrolünü boşladığımıza inanamıyordum. Her zaman çok beğenilen bir kulübe olmuştu bizimki. Şansımıza Isis de Mısır’a gitmişti. Büyük ihtimalle bu denetlemeyi boşlamamızın nedeni de buydu, genellikle –ya da her zaman diyelim şuna- temizlik için bizi motive eden kişi Isis olurdu.
Kamp mutfağına yaklaşırken derin bir nefes aldım. Nedense insanların benim oraya girdiğimi görmelerini istemiyordum. Etrafıma baktım. Mutfağa en az kişinin baktığı sırada girsem iyi olacaktı, fakat sonra bu hissettiklerimin çok aptalca olduğunu düşündüm. Amaaan, dedim içimden, sanki onlar cezaya hiç kalmadılar, deyip kendimi mutfağın içine attım.
Mutfağın havası son derece nemliydi, büyük ihtimalle bulaşıklara harcanan suyun nemiydi bu. Yüzümü ekşiterek gördüğüm tek Rahibenin, Isis’in yanına gittim.
“Demek bunları biz yıkayacağız,” dedim köşelere istiflenmiş yığınla duran tabaklara ve çatal-bıçaklara bakarak. Isis’in önüne kocaman bir kap vardı, içinde köpürmüş su ve onun içinde de bir sürü bardak, çatal ve kaşık vardı. Bir çatalı eline almış temizlerken bana döndü.
“Gelmene sevindim, tüm bunları tek başıma temizleyeceğim diye ödüm kopmuştu,” dedi zar zor gülümseyerek.
“Aa, olur mu hiç? Gerçi… Diğerlerinin nerede olduğunu bilmiyorum. Clementine gelecekti, fakat diğerlerini bilmiyorum,” dedim ve omzumu silkerek bulaşıklara bakmaya devam ettim. Isis’in derin bir iç çektiğini ve çatalı bir kenara bırakıp bu sefer eline bir bardak aldığını görünce “ama endişelenme canım, gelseler ne olur, gelmeseler ne olur?” dedim ve cebimden iPod’umu çıkardım. Tanrılara şükür kulaklık olmadan da ses verebiliyordu. Hemen son ses hareketli bir parça açtım ve üstüne su gelmemesi için üst raflardan birine koydum. Pek büyük bir yer olmadığı için müziği rahatlıkla duyuyorduk.
“Müzik yasak diye bir şey demediler,” dedim gülümseyerek ve birkaç tabağı alıp musluğun içine koydum, elime cifli bir sünger aldım ve tabakları yıkamaya başladım. Aynı zamanda ayağımla ritm tutup şarkıyı mırıldanıyordum. Ara sıra kendimi süngeri mikrofon gibi kullanıp dans ederken bulduysam da buna pek aldırmadım. Bulaşık yıkıyor olsak bile, Isis'in de eğlenmeye başlamış bir hali vardı.