Olimpos Rpg Percy Jackson ve Olimposlular ile Olimpos Kahramanları serilerinden esinlenilerek oluşturulmuş, zirvedeki rpg forum sitesi. |
|
| Denetleme 15. |||Yazmayan Olmasın!||| | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
Alyssa Lauren Franke Hades'in Çocuğu
Mesaj Sayısı : 642 Kayıt tarihi : 27/01/11
| Konu: Denetleme 15. |||Yazmayan Olmasın!||| C.tesi Tem. 09, 2011 9:09 am | |
| Ellerim ve bacaklarım yorgun bir şekilde Paris turnem den gelmiştim. Çalıştığım iç giyim mağazasının yüzü olduğumdan dolayı sürekli olarak çeşitli ülkelerde resimler çekiyorduk ki sonunda bitmişti. Bu sırada hemen melez kampına gittim. Kulübemi o kadar özlemiştim ki ! Ağabeylerimi , kardeşlerimi, ölümsüz tanrı/tanrıça kardeşlerimi... Hepsi burnumda tütüyordu adeta. Bavulumu kulübeye atar atmaz içeri daldım. Hafifçe içeriyi süzdüm. Burnumu tıkamak zorunda kalmıştım. İçerisi çöplük ev gibiydi. Yerde , koltukta, yataklarda, mutfağın tezgahında.. Gördüğüm bir kaç çöpü elime aldım ve çöp kutusuna attım. '' Ben geldim! Kimse yok mu?'' diyerek bağırdım. '' Phill , Robert , Hector , Nina ?'' sürekli bağırıyordum ama ses seda yoktu. İçerideki odalara baktığımda hepsi bir arada durmuş birlikte bir iş ile uğraşıyorlardı. Gözlerimi fal taşı gibi aştım ve olanlara inanamadım. Hep beraber elindeki bezler ile yerleri , duvarları siliyorlardı. Bir anda duygulandım ve ellerimi çırptım. '' Ah, gözlerime inanamıyorum.'' diyerek onlara alaycı bir şekilde baktım. Phill beni özlemiş gibi bana sarıldı. Onu çok özlemiştim. Görüşmeyeli ne kadar da çok olmuştu. Nina her zamanki gibi havalı bir ölümsüz tanrıça gibiydi. Kollarımı açtım ona. ''Seni çok özledim ölümsüz kardeşim!'' dedim. Yüzünde hafif bir tebessüm belirdi ve '' Bende kardeşim.'' dedi. Robert ve Hector'a da sarılmıştım. Gözlerim Calvin'i arıyordu. Arkamı döndüğüm de oradaydı. Ona sımsıkı sarılmıştım. Ne kadar da çok özlemiştim sevgili ağabeyimi! Onlara turneden aldığım bir kaç ufak hediyeyi verdikten sonra temizlik için üstüme bir şeyler geçirdim hemen. | |
| | | Alyssa Lauren Franke Hades'in Çocuğu
Mesaj Sayısı : 642 Kayıt tarihi : 27/01/11
| Konu: Geri: Denetleme 15. |||Yazmayan Olmasın!||| Paz Tem. 10, 2011 9:19 pm | |
| Belime beyaz önlük geçirdim ve elime toz bezi aldıktan sonra camların pislik dolu haline baka kaldım. Bu pislikten çok uzun süre uzakta kalmıştım ve bu pisliğe hala alışkın değildim ne yazık ki. Elimde eldiven olmasına karşın temizlemekten ve dokunmaktan iğreniyordum adeta. Bu kadar pis olunmazdı ki! Hades'in çocuklarıydık ve havalıydık ama bu temizlik yapmayıp bütün gün yayılacağımız anlamına hiç bir zaman gelmiyordu. Kulübe lideri gibi davranmaya çalıştım ve '' Kardeşler. Biraz daha seri olalım! Temiz bir kulübe temiz bir hayat!'' dedim alaycı bir biçimde. Kardeşlerim isteksiz olasalar bile temizlik yapıyorlardı ve ben bunu görüyordum. Mutlu , mesut bir şekilde toz almaya başladım. Camlar artık kirden görünmez haldeydi. Resmen dışarısı ile ilişkimiz kesilmişti. İlk sildiğimde cam hala beter bir biçimdeydi.İki üç defa üstündne temizlemem gerekti resmen. Bei yere attım ve yeni bir bez alarak bir daha üstünden geçerek temizledim. Camlar şimdi pırıl , pırıl ve tertemizdi. Böylesi bütün kulübe için daha iyiydi. Az da olsa kulübede temizlik kokusu hakim olmuştu ve bu beni çok mutlu ediyordu. Zaten kimi etmezdi ki? | |
| | | Philomela Morgenstern Hades'in Çocuğu
Mesaj Sayısı : 184 Kayıt tarihi : 22/04/11
| Konu: Geri: Denetleme 15. |||Yazmayan Olmasın!||| Paz Tem. 17, 2011 10:18 pm | |
|
Aly'nin gelmesine gerçekten bütün kulübe olarak çok sevinmiştik. Özellikle ben, en sevdiğim kardeşime kavuşmaktan minnetler duymuştum. Kampa hemen hemen aynı zamanlarda geldiğimiz için de, en iyi birbirimizi anlıyorduk. Abimden azar işittiğim zamanlarda, o şu anda abimizin en sevdiği kardeş konumunda olsa da beni korumuştu, en azından dertlerime ortak olmuştu. Ve ne tesadüftür ki onun gelişiyle de temizlik günü çakışmıştı. Ortalıkta dolanan Emily ile Sofia'yı dışarıya yollamıştım, kampta artık kendi ortamlarını oluşturmuş minik çocuklar, bir arada dolaşıyorlard ve benim kızlarım da onların en büyükleri olarak, liderlik görevini üstleniyorlardı. Tabi ne şekilde yaptıklarını bilmiyordum ama bunu kamp meydanında yaptıkları için memnundum, en azından gözlerim üstlerinde olabiliyordu. Aly, pencereleri siliyordu ben de tuvaletten getirdiğim paspasla yerleri silecektim üşenmediğim bir zaman. Fakat birden arkamdan Hec şakasına vurunca işe başlamam gerektiğinin kanaatine vardım şakacasına ona attığım pis bakışlarla. Ardından yerleri silmeye başladım. Herkesin bir işle meşgul olması, gerçekten görülmedik bir şey gibi geliyordu bana. Kulübedeki herkes bir şeylerle meşgul oluyordu, hem de bu kulübemizin temizliği adınaydı. Gülümsedim kendi kendime ve silmeye devam ettim. Yerler, gerçekten çok pisti. Yağ, pas ne ararsanız vardı. Mırıldana mırıldana temizliğimi yapıyordum. When I get older, I will be stronger. Fakat tam o sırada yere düşmüştüm. Acı bir inlemeyle sert bir düşüşün ardından gözler bana dönmüştü. Gülmemek için kendilerini zor tutan kardeşlerime yardım etmek amacıyla kahkahayı patlattım. Fakat canım cidden yanıyordu, özellikle ayak bileğim. Yerden kalktım, Aly'nin yardımları eşliğinde ve oldukça acıyan bileğim eşliğinde girişe gidip bir terlik aldım ve ayağıma geçirdim. Terliği giydikten sonra bir süre daha yerleri sildim fakat pırıl pırıl olduğunu fark ettikten sonra da muhteşem bir rahatlamayla kendimi koltuğa bıraktım. Az sonra kalkıp yine başka bir yeri temizleyecektim çünkü.
| |
| | | Hector Sentius Hades'in Çocuğu
Mesaj Sayısı : 692 Kayıt tarihi : 19/08/10
| Konu: Geri: Denetleme 15. |||Yazmayan Olmasın!||| Ptsi Ağus. 01, 2011 3:31 am | |
| Neredeyse herkes kulübede temizlik yapıyordu.Tabi uzun zamandır kampa uğramayanlarda vardı.Onları merak ediyordum doğrusu.Camlar neredeyse elmas kadar parlaktı.Phil yerleri silmişti ama yanlış zamanda silmişti daha temizlik yeni başlamış sayılırdı.Kapıya doğru gittim ve içeriye baktım.Temizlik neredeyse bitmiş gibi görünüyordu ya da öyle sanıyordum.Daha önceki tecrübelerime göre asıl iş şimdi başlıyordu.''Yatakların altına bakan var mı?'' dedim.Kimseden ses çıkmadı.Bende kendim bakmaya karar verdim.Yavaş adımlarla yataklara yaklaştım ve eğildim.İşte asıl bomba geliyor dedim kendi kendime.Eğildim ve yatağın altına baktım.Sonra da o şok etkisi yaratan anı yaşadım.Savaş alanının minyatürü sanki bizim yataklarımızın altına yerleştirilmişti.Koltukta biraz dinlenmeye çalışan Phil'e seslendim.''Bence işin bittiğini düşünme asıl iş burada'' dedim.Somurtarak ayağa kalktı ve işini yapmaya devam etti.Bende bir çöp poşeti alarak yatakların altındaki çöpleri temizlemeye başladım.İlk elime bir cips geldi.Ne zamandan beri orada olduğunu tahmin bile etmek istemiyordum.Sonra bir kola şişesi buldum.İkiside kampta yasaktı.Satirler yiyordu o ayrı bir şey.Burayı farelerin basmadığına merak ediyorum.Bir yatağın altından tam 2 çöp torbası cips çıktı.Sanırım bunlar Rob ve bana aitti.''Biriniz buraya bakın bu iş yalnız bitmeyecek'' dedim ve tekrar yatağın altındaki çöpleri toplamaya başladım. | |
| | | Caroline Klein Hades'in Çocuğu
Mesaj Sayısı : 137 Kayıt tarihi : 24/07/11
| Konu: Geri: Denetleme 15. |||Yazmayan Olmasın!||| Salı Ağus. 02, 2011 1:08 pm | |
| ''Ah !'' Yatağında hızla doğrulduğunda, başı fena halde ağrıyordu. Fakat onu böylesine beter eden bu değildi. Bir kabustu, hem de Vladimir'in olduğu bir kabus. Eliyle bir yerlere tutunmaya çalışırken, sert bir kağıt parçası çarptı. Eline çarpan kağıdı aldığında ise, bir darbe daha yemiş gibi oldu. Gece elinden düşürmediği eski bir resimdi bu. Vladimir'in 13 yaşındaki okul resmiydi.. Sanki her an parçalanacakmış gibi, zarif ve dikkatli hareketlerle yatağının yanındaki komidinin üstüne yavaşça koydu o resmi. Bir süre kafasını toplamak için oturdu yatağında. Zihninde gördüğü kabustan kareler dolanırken, odasını inceliyordu. Kırmızı ve siyahın muhteşem uyumunu yansıtan oda, her parçasıyla oldukça zengin görünüyordu. Sanki Tanrı Hades bütün yeraltı zenginliğini buraya taşımış gibiydi. Fakat bunlar onu hiç ilgilendirmiyordu aslında. O gece gördükleri kabus değil, gerçeğin ta kendisiydi. Buraya gelmeden bir gece önce ne yaşadıysa, hepsi o kabusun içerisindeydi. Vladimir ile son konuşmaları, başını ağrıtacak kadar güçlü gelmişti. Ölmeden önceki son bakışları ise, zihnine keskin bir hançerle kazınmış gibiydi. Aslında ölmeden önce değildi onlar, insan olarak geçirdiği son anlarıydı. Ölümcül virüsün etki etmediği son anlar.. O anda, içinden deliler gibi haykırmak geçti Caroline'in. Her yeri yakıp yıkmak istiyordu. İçindeki acı o kadar büyüktü ki, bunu hiçbir şey düzeltemezdi. Fakat onu zayıf kılan en büyük şeyse, suçluluk duygusuydu. Keşkelere yer vermiyordu hayatında, ancak şimdi herşey farklıydı. ''Yeter !'' Haykırmaya çalışmıştı, fakat geçirdiği şokun etkileri hala üzerindeydi. Sesi boğuk bir hırıltı gibi çıkmıştı. Yastığını yumruklayarak, sinir içerisinde yatağından kalktı. Saçları dağılmıştı, üzerinde hala buraya geldiği zamanki kıyafetler vardı. O kabus dolu gecenin başka bir tanığıydı üzerindeki kıyafet. Hayatında değer verdiği tek kişi gözlerinin önünde ölürken, üstünde bulunan lanet kıyafetti o. Aniden bir yerlere tutunma ihtiyacı hissetti, yumruklarını sıkıyordu aynı zamanda. Fakat, hiçbir şekilde duramıyordu. Herşey bir anda olup bitmişti. Çığlık atmaya çalışıp, beceremiyordu. Fakat boğuk hırıltılar çıkararak, berbat bir korku senfonisine çeviriyordu ortalığı. Sıkıca toplanmış saçlarını yolarcasına bozdu, aynı andaysa üzerindeki kıyafete tırnaklarını geçiriyordu. O an iyi olan tek şey, ortalıkta kesici bir aletin bulunmamasıydı. Aksi halde, kendine bile zarar verecek kadar gözü dönmüştü Caroline'in. Hırsla üzerindekileri parçalıyor, aynı zamanda boğulurcasına hırıltılar çıkarıyordu ağzından. Fakat buna rağmen gözündeki yaşlar donmuş gibiydi, hiçbir şekilde akmıyorlardı. Gözleri acıyordu. Aklını kaçırmış gibiydi, fakat içinde öyle fırtınalar kopuyordu ki.. Vladimir'in adını sayıklıyordu, af diler gibi. Sanki, geçen her anı geri getirmek istermiş gibi. Kabusa dönen yaşamı daha da batırıyordu aslında. Tam eline en yakındaki sandalyeyi geçirmişken, kapının açıldığını ve bir kızın ona baktığını gördü. Kapının çalındığını bile fark etmemişti. Kıza uzun süre bakarak kim olduğunu çözmeye çalıştı. İlk geldiği gece, kardeşlerinden bazılarıyla zorla da olsa tanışmıştı. Hatırladığı kadarıyla bu kızın adı Philomela olmalıydı. Kız o anda gözlerini iyice açmış bir şekilde, dehşetle ona bakıyordu. Her tarafı yırtılmış bir elbise ve berbat bir şekilde bozulmuş saçlarıyla eline bir sandalye geçirmiş olan Caroline'e bakıyordu.. Şokun etkisinden o an kurtulmayı başarmıştı Caroline. Yavaşça elindeki sandalyeyi yere bıraktı. Biraz yutkundu ve kendini konuşmaya hazırladı. ''Şey, biraz sinirliydim de. Anlarsın işte.'' Yüzüne yapmacık bir gülümseme oturtmuştu, fakat üzeri onu ele veriyordu. Philomela bir süre daha tuhaf bakışlarını gezdirdi üzerinde. Pek tatmin olmuşa benzemiyordu. ''Hmm.. Peki, haklı olabilirsin. Yine de kendine zarar vermen gerekmiyor. Her neyse, bugün temizlik var. Üstünü başını düzeltip, salona gelirsen iyi olur.'' Ardından müthiş bir hızla kapıyı kapatıp, afallamış haliyle Caroline'i orada bıraktı. Bir süre olduğu yerde kalakalmıştı. Ne yapacağını şaşırmış haldeydi. Kafasını toplamak istercesine, bulduğu yere oturdu Caroline. Derin derin nefesler alıyordu, aldığı her nefesin onu güçlendirmesini umut ederek. Bunu başardığı söylenebilirdi. O anda, kendi kendine bir karar aldı Caroline. Bu acısını içinde saklayacaktı, asla kimselere belli etmeyecekti yaşadıklarını. O, Ölüler Tanrısı'nın kızıydı ve güçlü biriydi. En azından, öyle görünecekti.. Acısını içine gömüp, mutluymuş gibi davranmak onun için kolaydı normalde. Fakat, bu durum çok farklıydı. Vladimir'in ölümünden beri büyük bir parça kopup gitmişti içinden. Yaşam enerejisi tükeniyordu her geçen an. Ancak ne olursa olsun kendine verdiği sözü tutacaktı. Kendinden emin bir şekilde yerinden kalkıp, üstünü başını düzeltmeye karar vererek odasından ayrıldı.
Temizlenmek onu biraz olsun rahatlatmıştı, her ne kadar içinde kopan pis fırtınalar dinmemiş olsa bile. Üstüne rahat bir şeyler geçirmişti. Eline ilk gelen soluk gri tişörtü ve siyah eşofmanı giymişti. Saçları ıslaktı. Ancak bunu umursadığı söylenemezdi. Salona doğru ilerledi. Diğer kulübelere kıyasla daha az kişi bulunan kulübelerinde, birkaç kardeşi hararetle temizlik yapıyordu. Kendine gelene kadar biraz geç kaldığı doğruydu. Şimdi orada durmuş, kendisine görev verilmesini bekliyordu. Bekleyişini fark eden bir diğer kardeşi, Alyssa, hızla yanına geldi. Eline kenardan bulduğu kuru bir bezi tutuşturdu. ''Vakit kaybetmek yok Caroline. Şimdi al bu bezi ve git bir süpürge bul. Ardından mutfağı temizle.'' Ardından hararetle işine geri döndü. Elinde bir bez parçasıyla, ardından bakıyordu Caroline. Fakat kendini toplaması uzun sürmedi. Hızla denileni yapmak için ortalığa bakınmaya başladı. İlk geldiği gece ortalığı gezdirmişlerdi, o gece gözü hiçbir şey görmese de hayal meyal hatırlar gibiydi hangi odanın nerede olduğunu. Hızlı adımlarla malzemelerin bulunduğunu tahmin ettiği yere doğru gitti. Tahmini doğruydu, kahverengiye kaçan kızıllıktaki ahşap kapıyı açtığında ardiyelik gibi bir yerle karşı karşıya kaldı. Gözleriyle orayı tarayarak, hemen ilk bulduğu süpürgeyi eline aldı. Ardından kapıyı çarparcasına kapatarak, mutfağa yöneldi. Fakat mutfağa gittiğinde karşılaştığı manzara hiç iç açıcı değildi. Ortalık savaştan çıkmışa benziyordu. Yerlere saçılmış kola kutuları, yırtık peçeteler, duvarlara sıçramış yemek kalıntıları ve daha kötüsü ise tezgahtaki kule oluşturan kirli tabaklardı. İğrenircesine etrafa bakındı. Fakat o anda, bu işi keyif alarak yapabileceği aklına geldi. Evet, ortalık berbattı fakat bir iş yaptıkça kafasını dağıtabilirdi. Derin bir nefes alarak, enerjisini toplayarak, aynı anda olumlu düşüncelerine kuvvetle tutunarak ilerledi savaş alanından çıkma mutfağın içine doğru. İşe o kadar hızlı başlayıp, öyle iyi iş çıkarıyordu ki o bile kendine şaşırmıştı. İlk işi etrafta ne çöp varsa toplamak olmuştu. Süpürge ve bezi bir kenara bırakarak, çöpleri kocaman siyah bir çöp torbasına doldurmuştu. Hiç vakit kaybetmeden atılacakları yere atıp, mutfağa geri dönmüştü. Döndüğündeyse, ortalıkta şöyle bir göz gezdirerek, neler yapacağını kafasında kurdu. Ardından işe koyuldu yeniden. Bir kule gibi olmuş bulaşık yığınına baktı. O tabakların hepsini temizleyecekti. Vakit kaybetmeden, eline bulaşık suyuna bulanmış bezi aldı ve bulaşıkları teker teker yıkamaya başladı. Malikanelerde, mürebbiyelerle büyümüş bir kız için fena iş çıkarmıyordu aslında. Hatta, baya iyi iş çıkardığı söylenebilirdi. Yarım saate bulaşıklar tamamen hallolmuştu. Temizlenenlerin her birini yerlerine yerleştirdikten sonra, ortalığı temizlemeye başladı. Duvarlar dahil her yeri küçük bir bez parçasıyla siliyor, harikalar yaratıyordu. Ardından tozları da ortadan kaldırmak için süpürgeyi kullandı. İşi bittiğinde, ne kadar vakit geçtiğini anlamamıştı bile. Son olarak, mutfağın kapısına yönelip ortalığı kontrol etti. İnanılması güçtü, fakat gerçekti. Her taraf pırıl pırıl olmuştu. Az önce savaş alanından çıkmış gibi görünen mutfak, şimdi parlıyordu adeta. Duvarların, yerlerin bile rengi geri gelmiş gibiydi. O gün için ilk defa mutlu olmuştu Caroline. Fakat, ciddi anlamda yorulmuştu. Bu işler dışarıdan bakıldığında kısa görülse bile, o kadar emek gerektirmişti ki.. Yüzüne hınzır bir gülümsemenin belirmesine engel olmadan, temizlik malzemeleriyle birlikte mutfaktan ayrıldı Caroline. Kardeşleri ve yeni yaşam alanı için yapacağı ilk iyi işi yapmıştı bile. | |
| | | Alexandra Bethany Daniels Afrodit'in Çocuğu
Mesaj Sayısı : 1854 Kayıt tarihi : 05/09/10
| Konu: Geri: Denetleme 15. |||Yazmayan Olmasın!||| Paz Ağus. 07, 2011 12:05 am | |
| | |
| | | | Denetleme 15. |||Yazmayan Olmasın!||| | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|