Olimpos Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Olimpos Rpg

Percy Jackson ve Olimposlular ile Olimpos Kahramanları serilerinden esinlenilerek oluşturulmuş, zirvedeki rpg forum sitesi.
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Neden olmasın?

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Clara Thompson
Artemis Avcısı/Melez Danışmanı/Doğa Bilimleri Eğitmeni
Artemis Avcısı/Melez Danışmanı/Doğa Bilimleri Eğitmeni
Clara Thompson


Mesaj Sayısı : 4592
Kayıt tarihi : 12/10/10

Neden olmasın? Empty
MesajKonu: Neden olmasın?   Neden olmasın? Icon_minitimeSalı Mart 29, 2011 7:49 am

Elimdeki kağıdı tutup adımlarımı sıklaştırdım. Bir ara gerçekten de koşmaya başlamıştım. Çok heyecanlıydım, sürekli etrafıma bakınıp onun yüzünü arıyordum. Kağıdın üzerindeki talimatlara tekrar baktım. 'Sabah onda ormanda buluşalım. Konuşmamız gereken çok önemli şeyler var. Nick.' Heyecanlı olmamı kim beklemezdi? Çok meraklanmıştım. Düşündüğümüz şeyi konuşacaksak eğer... Heyecandan ölebilirdim. Orman'ın içinde bir açıklık buldum. Bir kayaya oturdum. Nick beni bir şekilde bulurdu değil mi? Yoksa niye böyle bir şey yazsın? Bir planı vardır kesin. Evet, kesinlikle. Ne kadar beklediğimi bilemiyorum ama sonunda dayanamadım. Kağıdı yere atıp ayağı kalktım. ''Lanet olsun!'' diye bağırdım boşluğa. Ne kadar yüksek sesle bağırdığımı ancak o zaman farketmiştim. Susup tekrar yerime oturdum. Nick hiçbir zaman böyle bir şey yapmamıştı. O hep dakikti. Kağıdı alıp yazıya baktım. Nick biraz daha baştan salma yazardı, özellikle de benimle ilgiliyse. Bu daha özenliydi. Sanki bir kız yazısı gibi. Olanları anlayınca sinirden yüzüm yanmaya başladı. ''Lanet olsun!'' diye inledim tekrar. ''Mitchie!'' Bana sürekli bölye şeyler yaparıd gerçi, buna kandığıma inanamamıştım. Şimdi bir yerlerde kısır kısır kıkırdadığına emindim. Hızla yeniden ayağa kalktım ve sık adımlarla yürümeye başladım. Onu ardımda bıraktığıma emin olduktan sonra etrafıma bakınıp sakinleşebildim ancak. Ama etrafa bakınca burasının ormanın hiç bilmediğim bir bölümü olduğunu farkettim. ''Olamaz.'' diye mırıldandım. O sırada birkaç hışırtı duydum. Bir de zar zor duyulan bir insan sesi. Konuşmuyordu, sanki ağlıyor gibiydi. Her zamanki gibi meraklanmıştım. Sessizce ağaçların arasından ilerleyip sesi izledim. Saklandığım ağacı biraz yana çektiğimde iki ayak gördüm. İyi, diye düşündüm, en azından bir canavar değil. Merakla ağacın dallarından başımı çıkardım. Hem şaşkınlıktan hem de kafa karışıklığından gözlerim büyüdü. Karşımdaki Eduard'dan başka biri değildi. Yüzünü tam göremiyordum ama, saçlarından bile onu tanımıştım. Ağlama sesleri ondan mı gelmişti? Onun çok zor zamanlar geçirdiğini duymuştum. O zaman ona çok kızgındım ama şimdi, onu böyle ağlarken görünce, bütün kızgınlığımı unuttum. Sanki onunla hiç tanışmamışım da, yeni bir melezmiş ve benim ona yardım etmem gerekiyormuş gibi hissettim. Bana nasıl davranacağını da kestiremiyordum. Ama yine de, büyük bir cesaret örneği gösterip bir adım attım. ''Eduard?'' dedim ona. Onun olduğu yere yavaşça yaklaşıyordum, her an bana bağırıp kovması an meselesiydi çünkü.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Eduard Ryan Longrange
Hephaistos'un Çocuğu/Mitoloji Tarihi Eğitmeni
Hephaistos'un Çocuğu/Mitoloji Tarihi Eğitmeni
Eduard Ryan Longrange


Mesaj Sayısı : 1186
Kayıt tarihi : 31/10/10

Neden olmasın? Empty
MesajKonu: Geri: Neden olmasın?   Neden olmasın? Icon_minitimePerş. Nis. 14, 2011 12:54 am

'Eduard?'' Gülümsemesine engel olamamıştı. Acaba beklediği kişi miydi? Gerçekten böyle bir şeyin olabileceğine o bile inanmıyordu ki. Hızla arkasını döndü. Gözleri karşısında ki bedene baktıkça o gülümsemesi siliniyordu yüzünden; belki de yanında en son olması kişi gelmişti. Ne diyecekti peki? Bunu bilemiyordu işte. Kızın gözüne baktı. Evet, hala güzelliği Eduard'ın ilgisini çekiyordu... Ya peki hisleri aynı mıydı? "Seni... beklemiyordum." Bunun doğru olduğu kesindi. Aslında kimseyi beklemiyordu, bu da farklı bir konuydu zaten. Burada yalnız olabileceğini sanmıştı ama her zamanki gibi yanılmıştı. Bu sıralar durumunun çok iyi olduğu söylenemezdi. Yalnızlığa ihtiyacı olduğu kesindi fakat bunu da bulamayacaktı! Gözlerini kapadı. Mana'yla yaşadıklarını özlemediğini söyleyemezdi. Mana'ya karşı beslediği duygular çok karışıktı. Belki kızması gerekirdi. Rahatsız edilmekten bıkmıştı artık. Ama konu Mana'ya gelince, sessiz kalma hakkını kullansa daha doğru olurdu san ki. Mana'nın gözüne bakmak istemiyordu; yoksa her zaman olduğu gibi utanç içinde boğulabilirdi. Ama hisleri... Emin değildi. Mana'ya olan aşkı hiçbir zaman bitmemiş gibi geliyordu ona... Tabii bu saçmalıktı. Evet, kesinlikle öyleydi. Yani tekrar birlikte olmak... Mana'nın tereddüt ettiğini görebiliyordu. San ki söylemesi gerektiğini bilmiyormuş gibi... "Ama yanıma oturabilirsin." Aslında onunla konuşmayı istiyordu. Daha doğrusu ihtiyacı vardı. Evet, özlemişti. Her şeyden önce konuşmayı özlemişti O'nunla. Hala yaşadıklarını hatırlıyordu Mana'yla. Ormanda ki ilk tanıştığı yeri... Eduard kaşlarını çattı. Etrafına baktıkça, yüz şekli değişiyordu. Artık şunu kabul etmeliydi. Mana'yla ilk karşılaştığı yerde duruyordu! Ölmek üzereyken Mana kurtarmıştı onu. Şimdi de canı acıyordu. Hayır bu fiziksel bir acı değildi. Kalbi acıyordu... Ve Mana'nın da onu kurtarmaya gelen meleği olduğunu sanmak elinde değildi ki!...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Clara Thompson
Artemis Avcısı/Melez Danışmanı/Doğa Bilimleri Eğitmeni
Artemis Avcısı/Melez Danışmanı/Doğa Bilimleri Eğitmeni
Clara Thompson


Mesaj Sayısı : 4592
Kayıt tarihi : 12/10/10

Neden olmasın? Empty
MesajKonu: Geri: Neden olmasın?   Neden olmasın? Icon_minitimePerş. Nis. 14, 2011 6:48 am

İlk önce onun soğuk sesini duyunduğumda bütün hevesim kaçmış gibi hissetmiştim. Ama sonra, yanına oturmama izin verdiğinde, içimde bir sıcaklığın oluştuğunu hissetmiştim. Sarsak adımlarla onun yanına gidip oturdum. Beklediğimden daha iyi tepki göstermişti. Acaba kendini tutuyor muydu? Her an patlayabilir miydi? Neler düşündüğünü kestirebilmek için uzun süre yüzüne baktım. Hiçbir şey belli olumyordu tabii yüzünden, duygu maskesini yüzüne geçirmiş gibiydi, duygularını ve düşüncelerini yüzünden anlamak şu an imkansızdı benim için. Eduard benim ona baktığımı görünce hafifçe kaşlarını kaldırıp bana baktı. Ne yapmaya çalıştığımı anlamaya çalışıyordu sanırım. ''Oh...'' dedim, ona bir bahane uyduracaktım ama yeterince anladığı belliydi. Ben de gözlerimi ayaklarımın altındaki çimenlere diktim. Onunla konuşmak istiyordum, böyle sessizce durmak değil. Bu yüzden ona bakmamam daha iyi olur, diye düşündüm. Konuşmak için ağzımı açtım ama neden bahsetmem gerektiğini bile düşünmemiştim. ''Güzel bir sabah.'' dedim. Böyle bir şey dediğime inanamıyordum! O kadar acılar çekmiş eski sevgilimi avutmak için yanına geliyordum ve söyleyebildiğim tek şey güzel bir sabah olduğu muydu? Nasıl bir tepki verdiğini görmek için ona baktım. Evet, o da şaşkındı. Umutsuz vakasın Mana, dedim kendime. Derin bir nefes aldım ve düşüncelerimi toplamaya çalıştım. Buraya neden geldiğimi kendime hatırlattım. Ama içimden bir ses hala, 'Sadece ona yardım etmek için mi geldin? Yalan. Onu tekrar görmek istedin, bu yüzden buradasın.' diyordu bana. Bu bencilce düşünceyi kafamdan atmak için başımı salladım ve tamamen farklı bir konuyu düşündüm. ''Annen için üzüldüm.'' dedim ona. Bunu neden dediğim hakkında bir fikrim yoktu, belki sadece konuyu değiştirmek içindi. ''Onu tanımıyordum ama... Seni anlıyorum. Benim de sekiz yaşımdayken büyükbabam öldü. Zor bir durum. Bir de sen üstüne Selene'den ayrıldın-'' Bunu söylemeyi aslında hiç istememiştim. Çok büyük bir hata yaptığımın bilincine vardım. Eduard çok kötü görünüyordu şimdi, kendini tutamayacakmış gibi bir ifadesi vardı. Reflekssel olarak biraz geri çekildim. Aptal Mana, çeneni biraz kapalı tutsan ne oldu ki, dedim içimden. Acaba Eduard'ın yanına gelmekle kötü mü etmiştim?
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Eduard Ryan Longrange
Hephaistos'un Çocuğu/Mitoloji Tarihi Eğitmeni
Hephaistos'un Çocuğu/Mitoloji Tarihi Eğitmeni
Eduard Ryan Longrange


Mesaj Sayısı : 1186
Kayıt tarihi : 31/10/10

Neden olmasın? Empty
MesajKonu: Geri: Neden olmasın?   Neden olmasın? Icon_minitimeCuma Nis. 15, 2011 3:14 am

''Annen için üzüldüm.'' İşte, hassas olduğu noktaydı burası. Annesini düşündükçe üzülüyordu tabii. Ama alışması gerekiyordu artık. Her bu konudan bahsedişte, kendini tutamayıp ağlayacak mıydı? Yüz ifadesini ciddileştirdi ve Mana'ya döndü. Konuşmasına fırsat vermeden, Mana devam etmişti bile. ''Onu tanımıyordum ama... Seni anlıyorum. Benim de sekiz yaşımdayken büyükbabam öldü. Zor bir durum. Bir de sen üstüne Selene'den ayrıldın-'' Selene... Belki de Mana'nın ondan bahsetmesi bir hataydı. Daha kendini ne kadar tutabileceğini merak ediyordu. Mana'yla olmaktan mutluydu. Yanında olmasından mutluydu. Onu anlayabilen tek kişiydi. Onu görenlerin aksine yolunu değiştirmeyen kişilerden biriydi. Yani hala Mana'ya değer veriyor olmak çok tuhaf geliyordu ona. Belki de tekrar birlikte olabilirlerdi... Birlikte olmak? Bunun tam olarak anlamı neydi acaba? Arkadaş mı istiyordu yoksa... Ah, tanrım. Söyleyemiyordu bile. Bunun olamayacağını biliyordu tabii. Daha fazla yaklaştı Mana'ya. Belki onu rahatsız ediyordu? Böyle olmasını hiç ama hiç istemezdi doğrusu. Uzaklaştı; ne yapması gerektiğini bilmiyordu! Bunun çok kötü bir şey olduğunu söylemek zorundaydı. O ise cevap vermeyi seçti. "Lütfen, Selene'yi karıştırma bu işe. Ayrıca büyükbabana üzüldüm. Bende seni anlayabiliyorum." Titreyen bir gülümsemeyle karşılık vermişti. Ama elinden ancak bu kadarı gelebiliyordu. O da daha fazlasını isterdi tabii. Konuşmak istiyordu Mana'yla. Ne olursa olsun, konuşmak. İyi geldiğini itiraf etmeliydi, evet. Onunlayken kendini o kadar iyi hissediyordu ki... Tekrar Mana'ya dönüp baktı. Kahverengi saçları, omzuna doğru dökülüyordu; evet! Kesinlikle o bir büyücüydü ve Ed'in aklını başından almak için gelmişti. Kahverengi gözlerinde ki ışıltı onu hapsetmişti; ne kadar çığlık atsa da kurtulamayacağı derin sulara. Evet, kesinlikle o bir melekti. Yükseltecekti içinde doğan aşkla göklere...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Clara Thompson
Artemis Avcısı/Melez Danışmanı/Doğa Bilimleri Eğitmeni
Artemis Avcısı/Melez Danışmanı/Doğa Bilimleri Eğitmeni
Clara Thompson


Mesaj Sayısı : 4592
Kayıt tarihi : 12/10/10

Neden olmasın? Empty
MesajKonu: Geri: Neden olmasın?   Neden olmasın? Icon_minitimeCuma Nis. 15, 2011 4:29 am

"Lütfen, Selene'yi karıştırma bu işe. Ayrıca büyükbabana üzüldüm. Bende seni anlayabiliyorum." Eduard'ın bu kadar anlayışlı olmasını hiç beklememiştim. Ben daha çok, konuşmaya başlamadan bile beni kovup üzerime ateş topları atacağını düşünüyordum. Tam bunu söyleyecektim ki onun bana ne kadar yakın olduğunu farkettim. Kızarmamı durdurmaya çalışırken sürekli içimden 'Kendine hakim ol Mana, senin bir sevgilin var.' diye tekrarlamak zorunda kalıyordum. Böyle suskun kalmayı istemiyordum, özellikle de suskun kaldığımda Eduard'ın gözlerinin içine bakmak zorunda kalıyorsam. Çünkü böyle zamanlarda tekrar kırmızılaşıyordum. Bir de gülmemi bastırma sorunu vardı tabii, eskiden beri böyle zamanlarda gülüp dururdum. Gözlerimi kırpıştırdım. Böyle zamanlarda... Yani Eduard'la ormanda ilk karşılaştığım zaman gibi zamanlarda... Düşüncelerimden uzaklaşmak için etrafı incelemeye koyuldum. Minik bir açıklıklaydık, kuşlar cıvıldıyor, hafif bir meltem sayesinde çimenlerle birlikte minik çiçekler hafifçe sallanıyordu. Birden burasının bana fazla tanıdık geldiğini farkettim. Daha önce birçok kez ormana gelmiştim ama burası... Oldukça özel gibiydi. Belki Eduard biliyordur diye başımı ona doğru çevirdim. O anda anladım. Eduard'a ve arkaplanındaki ağaçlara bakınca, burasının neresi olduğunu tahmin etmek hiç zor değildi. Birden ağayı kalktım ve Ed'i de yanımda sürükledim. ''Aman tanrılarım, Eduard, burası bizim ilk karşılaştığımız yer değil mi?'' Tam da birlikte oturduğumuz ve Ed'in bana papatyayı verdiği yerde durdum. Anlaşılan Ed bunu daha önce anlamıştı. Ama ben bunun üzerinde durmadım, Ed'le beraber burada olduğumuz ana geri dönmüştüm sanki. Başımı yana yatırarak sabitçe aynı yere bakmam Ed'e tuhaf gelmiş olacak ki bana döndü.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Eduard Ryan Longrange
Hephaistos'un Çocuğu/Mitoloji Tarihi Eğitmeni
Hephaistos'un Çocuğu/Mitoloji Tarihi Eğitmeni
Eduard Ryan Longrange


Mesaj Sayısı : 1186
Kayıt tarihi : 31/10/10

Neden olmasın? Empty
MesajKonu: Geri: Neden olmasın?   Neden olmasın? Icon_minitimeC.tesi Nis. 16, 2011 10:12 pm

'Aman tanrılarım, Eduard, burası bizim ilk karşılaştığımız yer değil mi?''İstemeden olsa da gülümsedi. Mana'nın bunu yeni anlamasına şaşırmıştı. İlk karşılaşmalarını hatırlıyordu. Daha çaylaktı ve ormana düşmüştü nedense yolu. Sanki içinde bir umut doğmuştu. Gitmesi gerekiyordu ormana... Tabii, canavarlar melez kokusunu duyunca boş durmazdı. Canavarlar tarafından parçalanmadan önce Mana kurtarmıştı onu. Eduard'da ona bir papatya vermişti... Bu anılar onda tuhaf bir hüzün ve özlem yaratıyordu. Özlem? Yine saçmalamaya başlıyordu işte! Hala Mana'ya ilgi (!) duyuyor muydu peki? "Evet, öyle görünüyor." Gülümsedi yine. İlk defa bu kadar mutluydu. Mana'nın yanında olmasından son derece mutluydu. Mana ona... mutluluğu veriyordu san ki. Etrafına baktı. Burada yaşananlar san ki dün gibiydi. Aslında orman artık onu korkutuyor bile denebilirdi Selene'den sonra. Hatta neden geldi bilemiyordu. Yine aynı duyguya kapılmıştı. Tuhaf bir umut doğmuştu içine... Mana ilerlemeye devam ediyordu sonunda eskiden Ed'in ona papatyayı verdiği yerde durdu. Mana oturduğu yere oturdu o da. Sadece gözlerine bakıyordu Mana'nın. Mana ise başka şeylerle ilgileniyor gibiydi. Mana'nın bir sevgilisi olduğunu biliyordu. Belki... ah, bunları düşünmemesi gerekirdi. Onlar olamazdı. Üstelik Mana'nın bunu istediğini bile sanmıyordu. Şaşkınla, elinin, Mana'nın elini kavradığını hissetti. Bu fazlasıyla utanç verici bir andı! İkisininde gözü ellerine gitmişti. Kızarmaya başladığını hissediyordu. Fakat Mana'nın tenine temas etmek... Dudağını ısırarak elini geri çekti ve konuyu dağıtmak amacıyla konuştu. "Sana verdiğim papatyayı hatırlıyor musun?" diye sordu gülümseyerek.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Clara Thompson
Artemis Avcısı/Melez Danışmanı/Doğa Bilimleri Eğitmeni
Artemis Avcısı/Melez Danışmanı/Doğa Bilimleri Eğitmeni
Clara Thompson


Mesaj Sayısı : 4592
Kayıt tarihi : 12/10/10

Neden olmasın? Empty
MesajKonu: Geri: Neden olmasın?   Neden olmasın? Icon_minitimePaz Nis. 17, 2011 2:15 am

Eduard elimi tuttuğunda nefesimi tutup ellerimize baktım. Ne yaptığını idrak edemiyordum sanki. Eduard elimi tutmuştu! Ama, bu ne demekti peki? Eduard kızarıp elini çekerken, aynı eski günlerdeki gibi o, diye düşündüm. Hala eski Ed. Bunu düşününce içime bir sıcaklık doluyordu ama kendimi fazla kaptırmam gerektiğini biliyordum. Gönderdiği sinyaller karmakarışıktı, bir bana hiçbir şey hissetmiyormuş gibi bakıyor, bir de elimi tutuyordu. Belki yaşadıkları da onun için karmaşıktı, belki o da kendi yaptıklarını kontrol edemez haldeydi. Belki de... Yine kendimi toparlamaya çalışırken Ed ''Sana verdiğim papatyayı hatırlıyor musun?" diye sordu. Yüzünde öyle bir gülümseme vardı ki, bu kendimi daha kötü hissettirdi. Oturduğum yerde kıpırdandım. Ama bu, bana papatyayı daha çok hatırlatmıştı. Ellerimi yumuşak çimler üzerinde gezdirdim. Harika bir meltem esiyordu ama bu bile beni rahatlatmamıştı. ''E-evet, tabii ki.'' dedim ona. Konuştuğum kişilerle göz temasına girmem gerektiğini sürekli bana hatırlatan babam aklıma geldiğinde gözlerimi Eduard'a çevirdim. Bu pek iyi bir hamle olmayacaktı ki, onun gözlerine baktığım anda donakaldım. Eskiden de bana böyle bakardı, sonra ikimiz de utanıp gözlerimizi kaçırırdık, o zamanlar hiçbir şey böyle karışık değildi, biz sevgiliydik o kadar, ne Nick'i ne de Selene'yi düşünürdük... Birbirimizden bir şey de saklamazdık. Kararlı bir şekilde sırtımı dikleştirdim ve hazır cesaret etmişken hızla ''Onu Nick'e verdim. Yani siz Selene'yle sevgiliyken, o zaman çok kızgındım ve bilemezdim ki...'' Cümlem öylece yarım kaldı. Tam da, sana tekrar aşık olacağımı bilemezdim gibi bir şeyler söyleyecektim çünkü. Derin bir nefes aldım ve Ed'e bakmamaya çalıştım. Şimdi rezil olmuştum işte.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Eduard Ryan Longrange
Hephaistos'un Çocuğu/Mitoloji Tarihi Eğitmeni
Hephaistos'un Çocuğu/Mitoloji Tarihi Eğitmeni
Eduard Ryan Longrange


Mesaj Sayısı : 1186
Kayıt tarihi : 31/10/10

Neden olmasın? Empty
MesajKonu: Geri: Neden olmasın?   Neden olmasın? Icon_minitimeCuma Nis. 29, 2011 9:27 am

''Onu Nick'e verdim. Yani siz Selene'yle sevgiliyken, o zaman çok kızgındım ve bilemezdim ki...'' Ne diyebilirdi ki? Mana'dan da bu beklenirdi zaten. Fazla üstünde durmaması gerekirdi belki de. Yani, Mana için özel olarak yaptığı çiçeği, yeni sevgilisine vermesi gayet doğaldı. Fakat cümlesi yarım kalmıştı. Neyi bilemezdi? Aslında birazda olsa kafasının karıştığını söyleyebilirdi. Oraya gelecek doğru sözcükler... Biraz... Gülümsemeye çalıştı. Nedense kendini olmadığı kadar iyi hissediyordu ve bunun nedeninin Mana olması da diğer bir tuhaf konuydu. Çoğu kişi Mana'yla Nick'in ilişkilerinin pek iyi gitmediğini söylüyordu. Aslında bu onun için bir şans olabilirdi. Yutkundu ve Mana'ya döndü. "Her neyse. Biraz yürümek ister misin?" Orman, genellikle yürümek ve yalnız kalmak için kullanabileceğiniz en uygun yerdi. Mana'nın cevap vermesine fırsat vermeden elini uzatmıştı. Belki her şeyin değişebileceğine inanıyordu. Düşünceleri aklından uzaklaştırma denemeleri başarılı oluyor gibiydi. Hızla ayağa kalktı. Aslında nereye gideceklerini bilmiyordu. Ormanda kaybolabilirlerdi. Aslında uzun süredir hiç macera yaşamamıştı. Mana da macera yaşamak isteyeceği ilk kişiydi. İkisi içinde farklı(!) bir deneyim olabilirdi. Gülümseyerek Mana'nın elini kavrayışını hissetti. Kızarmaya başlıyordu; fakat Mana'nın görmesine engel olacak şekilde ormandan ilerlemeye devam etti. Mana'nın da arkasından geldiğini hissediyordu. Tekrar el ele tutuşmak... Garip bir duyguydu. Aynı zamanda son zamanlarda hissettiği en iyi şey... Bunları düşünmesine fırsatı yoktu belki de. Nasıl olsa karşılarında ki manzara bunları kanıtlıyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Clara Thompson
Artemis Avcısı/Melez Danışmanı/Doğa Bilimleri Eğitmeni
Artemis Avcısı/Melez Danışmanı/Doğa Bilimleri Eğitmeni
Clara Thompson


Mesaj Sayısı : 4592
Kayıt tarihi : 12/10/10

Neden olmasın? Empty
MesajKonu: Geri: Neden olmasın?   Neden olmasın? Icon_minitimeC.tesi Nis. 30, 2011 10:20 am

Eduard elini uzatınca donup kalmıştım. Ne yapacağımı bilememiştim. Ama bana öyle tatlı bakıyordu ki! Yüzünde hiç nefret yoktu, aynı eski günlerdeki gibi gülümsüyordu bana. Elimin onun elini kavradığını hissettim. Sanki bunu ben yapmıyordum, biri beni yönetiyordu. Beraber yürürken Eduard'ın yüzüne bakmaya çalışıyordum ama o başını diğer tarafa çevirmişti. Elimle hafifçe yanağıma dokundum. Havanın o kadar da sıcak olmamasına rağmen yanağım fırın gibi sıcaktı. Kesinlikle kızarmıştım ama artık buna alışmıştım. Eduard'ın da bu durumda olduğunu düşünerek gülümsedim. Tam o sırada Eduard durdu. Tam ne olacağını soracakken onları gördüm. Hayatımda gördüğüm en kocaman böceklerdi bunlar. Sadece üç tane olmalarına rağmen bana oldukça kalabalık gibi gelmişlerdi. ''Myrmekeler,'' dedim zar zor. Eduard'ın koluna sarıldım. ''Gidelim.'' İki adım geri çekilmiştim bile. Bize en yakın duran Myrmeke'ye korkuyla baktım. Zaten böceklerden ödüm kopardı, bir de dev gibi böcekler... En kötü rüyalarımdandı. Tam o sırada bir Myrmeke başını kaldırdı ve doğrudan bizim olduğumuz yere baktı. Diğer ikisi de başını kaldırdı. İşte şimdi başımız dertteydi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Eduard Ryan Longrange
Hephaistos'un Çocuğu/Mitoloji Tarihi Eğitmeni
Hephaistos'un Çocuğu/Mitoloji Tarihi Eğitmeni
Eduard Ryan Longrange


Mesaj Sayısı : 1186
Kayıt tarihi : 31/10/10

Neden olmasın? Empty
MesajKonu: Geri: Neden olmasın?   Neden olmasın? Icon_minitimePtsi Mayıs 09, 2011 7:01 am

Myrmeke'ler... İtiraf etmesi gerekirse bunları beklemiyordu. Sadece bir gün için maceraya bulaşmasa ne olurdu ki? Mana'yla sıradan bir gün yaşama ve ona karşı hala sevgi duyduğunu söyleme planları bozulmuştu sanırım. Belki hala bir şansı vardı... Kılıcını çekti. Her ne kadar buradan uzaklaşmak istese de bunun için fazlasıyla geçti. Myrmeke'lerden her zaman nefret etmişti. Aslında Mana'yla tanışmasını onlar sağlamıştı ama bu farklı bir konuydu. Her yerde karşısına çıkan bu yaratıklara pek fazla olumlu bakmadığını söyleyebilirdi. Yaratığın gözleri Ed'e kilitlenmiş, saldırıya hazırlanıyordu. Hızlı bir hareket ile Mana'nın önüne geçti. Tek düşüncesi Mana'yı korumaktı. Kılıcıyla Myrmeke'e doğru bir hamle yaptı her ne kadar başarısız olsa da. Kılıcının elinden ayrıldığını hissedebiliyordu. Neden Myrmeke'lerin derisi bu kadar sertti ki? Birkaç adım geriledi. Myrmeke'in ona yaklaştığını görebiliyordu. Tamam, sakin olmalıydı. Alt tarafı bir karıncaydı. Ne yapabilirdi ki? Dev karıncanın etkisi ile kendini yerde buldu bir anda. Bir daha karıncaların ne yapabileceğini sorgulamayacaktı. Hızla ayağa kalktı ve kılıcının olduğu yere doğru koştu. Parmaklarıyla kılıcı kavradı ve Myrmeke'e doğru salladı. Dev karıncanın boynuna çarpan kılıç, sonunda Ed'e bir zafer verebilmişti. Sayılarının çok fazla olduğu kabullenmesi gerekiyordu. Hızla Mana'ya doğru döndü. "Sanırım buradan uzaklaşmamız gerekiyor." dedi gülümseyerek. Parmaklarını Mana'nın eline doladı. Mana'nın da gülümsediğini görebiliyordu. Cevap vermesini beklemeyerek ağaçların içine daldı. Ormanda Mana'yla bir gezi... Belki başından beri bunu hayal ediyordu. Ayrıldıklarından beri. Her şeyin düzeleceğine inanmak... Tek düşüncesi buydu. Mana'nın Nick'ten ayrıldığını duymuştu; fakat hala emin değildi...

"Onları atlattık." Açıklık bir alana çıkmışlardı. Üstlerinde parlayan güneş, etrafa oldukça ayrı bir güzellik katmıştı. Yorulduğunu itiraf etmeliydi. Sanırım kampta ki antrenmanlara daha fazla katılmalıydı. Kırmızı çiçeklerle dolu ağaçlara baktı gülümseyerek. Ormanın bu tarafına daha önce hiç gelmemişti. Her ne kadar tüm gününü ormanda geçirse de böyle bir yerin var olduğunu bile bilmiyordu. Ormanın onun tahmin ettiğinden de büyük olduğunu anlaması gerekiyordu. Şimdi asıl önemli olan mesele, buradan nasıl çıkacaklarıydı. Fakat Eduard, şu anda bununla ilgilenmiyor gibiydi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Clara Thompson
Artemis Avcısı/Melez Danışmanı/Doğa Bilimleri Eğitmeni
Artemis Avcısı/Melez Danışmanı/Doğa Bilimleri Eğitmeni
Clara Thompson


Mesaj Sayısı : 4592
Kayıt tarihi : 12/10/10

Neden olmasın? Empty
MesajKonu: Geri: Neden olmasın?   Neden olmasın? Icon_minitimePtsi Mayıs 09, 2011 7:43 am

Ağzım açık bir şekilde etrafa bakınırken, şapşal göründüğümü ancak bir süre sonra anladım. Ama böyle bakmak elimde değildi, burası bir Demeter kızı için bir cennetti. Veya Ceres kızı için. Bu konuya fazla takılmayacağıma karar vermiştim zaten, özellikle burada dikkatimin dağılması oldukça kolay oluyordu. Güneşin ışığında parıldayan çimleri görünce ister istemez okuduğum bir kitabı hatırladım. Orada da böyle harika bir yer vardı. Hafızamı zorlayıp kitabın ismini hatırladım. Ah, Alacakaranlık. Güzel kitaptı diye düşündüm. Bella ve Edward'ın bir çayırlığı vardı, eğer hafızam beni yanıltmıyorsa. Gülümsedim. Bizimkisi onlarınkinden daha güzel, diye düşündüm. Dalgınlıkla bir ağacın yanına giderken aklımda bir soru oluşmuştu. Ne zamandan beri biz olmuştuk? Sabırsızlıkla ayağımı yere vurdum. Bu kadar inkardan ben bile bıkmıştım. Eduard'la arkadaş olamayacağımız kesindi. Birbirimize karşı böyle şeyler hissederken bu olamazdı. İkimizin hislerinden de emindim artık, ikimiz de bunu saklayamıyorduk. Onu görünce yine heyecanlanıyordum, gülümseyince yine kızarıyordum. Ona karşı hissettiğim duygular bir gıdım bile azalmamıştı, bunun da farkındaydım. Bunu kendime itiraf edince bir ferahlama hissettim. Sıra bunu Eduard'a söylemekteydi tabii. Dalgın dalgın ağaçtaki bir çiçeğe dokundum. Sanki çiçek daha bir kızardı. ''Muhteşemler, öyle değil mi?'' diyebildim sadece. Asla ilk adımı ben atamazdım, bunun için yeterince cesur değildim. Her gün canavarlarla savaşıyorsun ama birine ondan hoşlandığını söyleyemiyor musun, diyen Mark'ın sesini duydum beynimde. Gülümsedim, ne diyebilirdim, gerçekten öyleydi. Derin bir nefes alarak Eduard'a döndüm. Ne diyeceğimi bilmiyordum gerçi, sadece onun yüzünü görmek istemiştim. Yine aptalca sırıtışımın yüzüme yayıldığını hissettim. Artık onu tutmaya çalışmamın bir anlamı yoktu gerçi, Eduard neler hissettiğini zaten biliyordu. Aramızda duygubağı gibi sağlam bir bağ vardı sanki. Ama bizimkisi daha güçlüydü, onun ismini duyunca bile içime bir sıcaklık yayılıyor gibiydi. Büyük bir cesaret örneği göstererek onun elini tuttum. Duygularımı sözle ifade edemeyebilirdim belki ama onun yaptığı gibi elini tutabilirdim. Gözlerinin içine baktım ve ilk defa gözlerimi kaçırmadım.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Neden olmasın?
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Kulübede Kavga Olmasın
» Denetleme 15. |||Yazmayan Olmasın!|||
» Neden Hep Ben?
» Graham Bell neden telefonu icat etti ki?
» Graham Bell neden telefonu icat etti ki?

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Olimpos Rpg :: Melez Kampı :: Orman-
Buraya geçin: