O gün yemekten sonra herkes kulübelere çekildi (doğal olarak bende).Canım sıkkındı, acaba babam ne yapıyordu?Beni merak ediyor muydu?Sanmıyordum ama yine de o benim babamdı?O da öz olmayabilirdi ama öf neyse bunları düşünmek istemiyordum.Burası (Melez Kampı) bana biraz sıkıcı gelmişti.Hemen yatmak herşeyi unutmak uyandığımda ise evimde olmak istiyordum (ama maalesef bu mümkün değildi).Öyle boş boş otururken yanıma bir kız geldi ve:
-Merhaba,ben Slyvia.Sen de mi yenisin?
-Evet maalesef bu arada ben de July.
-Tanıştığımıza memnun oldum yaş kaç?
-13 sen de 12 mi?
-Evet,dedi gülerek.
-Sen ne zaman buraya geldin?
-Dün.
-Senin okulun..
-Vardı ama okulu zaten sevmiyordum (işte aynı mantık biri daha çıktı).Normalde bugün karnemi a...
-Alıp eve gitmen gerekiyordu.
Bana baktı, sanki çok iyi arkadaş olacakmışız gibi geldi bana.Bir süre öyle oturduk.
-Sen "tanrı olmayan ebeveynini tanıyor musun?"diye lafı açtı Slyvia.
-Ah evet babam,bazen beni başından atmaya çalışır ama genellikle iyidir.
-Yani tanrı ebeveynin annen.
-Bunu daha bilemiyorum.Peki sen?
-Ben mi?Ben ikisini de tanımıyorum ben yetimhanede büyüdüm.
-Ah şey..Özür dilerim.
-Önemli değil.Ben biraz yorgunum...
-Tabii.
Bir kaç saniye sonra Slvia tatlı rüyalar görüyordu (bundan emin değildim).Bende ne kadar yorgun olduğumu fark ettim.Biraz sonra bende yattım ama pek tatlı rüyalar gördüğüm söylenemez.