Koltuğun üzerine yayılmış kırbacımla oynuyordum. Her minik hortumla beraber salondaki bir şey ona kapılıyor ve sonunda parçalanıyordu. Yanımda oturan kardeşim Aldrick kırılan eşyalara bakıp yüzünü buruşturdu. "Marcus seni öldürecek." Omuz silktim. "Umurumda değil. O bizim babamız değil." Buna cevaben bulutsuz havada bir şimşek çaktı. Sesi kulübeyi inletti. "Sanki babam karşılaştırılmayı sevmiyor." diye mırıldandım. Aldrick omuz silkti. Bazen Zeus'u anlamak imkansız oluyordu. Hayır, bazen değil, her zaman. Aldrick'e düşüncemi söyleyecektim ki kapı çaldı. Aldrick'e başımla 'sen aç' işareti yaptım. Omuz silkti. Her işe onu göndermeme 'birazcık' alınmış olabilir. Birazcık mı? Derin bir nefes alıp ayağı kalktım. Aldrick kurtulmuş gibi rahatladı ve karşımdaki koltukta keyif çatmaya devam etti. Ayaklarımı sürüye sürüye kapıyı açtım. Ama kapının önündekini görünce karamsarlığım hemen dağıldı. Andrea gelmişti. "Selam Ad, Marcus kulübede mi?" Yüzüm birden düştü. İyi ki Andrea görmemişti. Marcus için mi gelmişti? Andrea'yı o kadar severdim, ama beni hiç ziyaret etmemişti. İtiraf edemesem de benim için geldiğini düşünmüştüm. ''Hayır, yine dersliklere gitmiş olmalı.'' dedim. Bu doğruydu. Kulübede değildi. Gerçi hep dışarı çıkardı ve bize nereye gittiğini hiçbir zaman söylemezdi. Doğrusu biz de sormazdık. Andrea sıkıntıyla "Hımm, peki o zaman." dedi ve arkasını döndü. Kaşlarımı çattım. ''Bizi ziyaret etmek yok yani.Kulübe zaten çok sessiz, sadece Aldrick ve ben varız.'' dedim en hüzünlü halimi takılarak. Gitmesini istemiyordum. ''Peki o zaman.'' Gülümsedim. Pek hevesli gözükmüyordu ama hemen kötümserliğe düşmeyecektim. O içeri girerken Aldrick'e gülümsedim. "Hey Ald, misafirimiz var." Aldrick telaşla etrafı toplamaya çalıştı. Gerçekten ahırdan farksızdı kulübemiz. Hızla eğilip yastıkları koltuğun üzerine atmaya başladım. Aldrick de yerdeki çöpleri topluyordu. Andrea kıkırdadı. "Gerek yok, gerek yok. Rahat olun lütfen." Açıkçası bunu söylemesine sevinmiştim çünkü hiç temizlik yapacak havamda değildim. Hemen koltuğa oturup yastıkları ayaklarımla tekrar yere attım. Hiçbir şey olmamış gibi tatlı tatlı gülümsedim.