Olimpos Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Olimpos Rpg

Percy Jackson ve Olimposlular ile Olimpos Kahramanları serilerinden esinlenilerek oluşturulmuş, zirvedeki rpg forum sitesi.
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Zeus'un Hırsızları. [73/1]

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Marcus L. Stanislaus
Zeus'un Çocuğu/Kulübe Lideri/Canavarlara Karşı Korunma Eğitmeni
Zeus'un Çocuğu/Kulübe Lideri/Canavarlara Karşı Korunma Eğitmeni
Marcus L. Stanislaus


Mesaj Sayısı : 2117
Kayıt tarihi : 07/02/11

Zeus'un Hırsızları. [73/1] Empty
MesajKonu: Zeus'un Hırsızları. [73/1]   Zeus'un Hırsızları. [73/1] Icon_minitimePaz Nis. 17, 2011 4:57 am

İrkilerek uyandığımda tedirgin bir biçimde etrafıma baktım. Görünürde hiçbir şey yoktu fakat yine de içten içe meraklanıyordum. Böyle şeyler bana mesaj gibi gelirdi ve bunlar olduğunda genelde bir maceraya çıkardım. "Sadece uyandım işte, bunda bu kadar garip bir şey yok." diye mırıldandım kendi kendime. Yine de buna kendim bile inanmıyordum. Yavaşça yataktan kalktım ve mutfağa doğru yürümeye başladım. Fakat mutfağa gitmeden nedense odalara bakma ihtiyacı duydum. Leo'nun odası. Girmeyi düşünmüyordum. Çünkü ben genelde geç kalkardım ama Leo benden de geç kalkardı. Onun uyuyan halini görmeye hiç meraklı olduğum da söylenemezdi. Sonra kulübeye yeni gelen kardeşlerimin odaları geldi aklıma. Hemen Adya'nın odasına gittim. Adya benim öz kardeşimdi ve ailemizdeki tek kız olduğu için Leo da ben de üstüne titrerdik. Eh, bunu da pek gösterdiğimiz söylenemezdi. Kapıyı tıklatıp içeri girdiğimde Adya içeride dergi okuyordu. Bir saniye bana bakıp tekrar dergisine baktı. Ben de kapıyı kapatıp çıktım. Diğer odaya geldiğimde buranın yeni kardeşim Drake'ye ait olduğunu hatırladım. Drake'yi düşününce nedense sırtımda bir karıncalanma oldu. Tamam, tamam... Bu kadarı da fazlaydı. Bugün Drake ile bir şeyler yapacaksak çabucak olmalıydı. Kapısını tıklatmadan önce birkaç saniye durdum. Neden onu çağırıyordum ki? Onunla henüz tanışmamıştık bile. Yine de onunla iyi anlaşacağımı düşünüyordum. En azından bunu umut ediyordum. Kapısını tıklattım ve içeri girdim. Kulübeyi yeni temizlediğimizden midir, Drake'in yeni gelmesinden midir yoksa çok temiz olmasından mıdır bilmiyorum ama odası hala temizdi. "İyi iş başarmışsın doğrusu dostum, biz Zeus çocukları genelde bu kadar temiz kalamayız. Tabii kirletmekte olduğu kadar temizlikte de iyi olduğumuz söylenemez." Drake küçük bir gülümseden başka bir tepki vermedi. "Haydi ama, ne oldu dostum? Kulübeyi mi sevmedin yoksa?" Drake sanki itiraz edecekmiş gibi ağzını açtığında onun konuşmasına izin vermeden "Tamam, tamam... Hey, seninle bugün bir şeyler yapabiliriz sanırım. Hem sana bir şeyler anlatmam gerekiyor. Senin odanın önüne geldiğimde bir garip oldum. Nasıl anlatacağımı bilmiyorum. Haydi gel, dışarıda anlatacağım sana bunları." Drake sakince ayağa kalktı ve beraber odadan çıktık.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Drake Tyrell Stanislaus
Zeus'un Çocuğu
Zeus'un Çocuğu
Drake Tyrell Stanislaus


Mesaj Sayısı : 1178
Kayıt tarihi : 15/04/11

Zeus'un Hırsızları. [73/1] Empty
MesajKonu: Geri: Zeus'un Hırsızları. [73/1]   Zeus'un Hırsızları. [73/1] Icon_minitimePaz Nis. 17, 2011 5:10 am

Kardeşim Marcus'un odama gelmesi beni şaşırtmıştı ama bu dost canlısı yaklaşımı oldukça hoşuma gitmişti. Daveti üzerine uyuşukluğum yüzünden pek istemeyerek de olsa yatağımdan kalkıp onu takip etmeye başladım. Yeni evim olan Zeus kulübesine henüz pek alışabildiğim söylenemezdi ama burayı şimdiden sevmiştim. Kardeşlerim de bana beklediğimden çok daha yakın davranmışlardı. Bu kampta gerçek anlamda yalnızlık çekmem oldukça zor olacağa benziyordu. Marcus ile birlikte kulübeden çıkıp kampın içinde rastgele turlamaya başladık. Aslında henüz yeni bir melez olduğum için sormak istediğim ve merak ettiğim çok fazla şey vardı ama sabırsız biri değildim ve bunların hepsini zamana bırakacaktım. Bir süre ikimiz de hiç konuşmadan ilerledikten sonra, uzaklarda bir yerlerde cirit sahası benzeri bir yer seçtim. İçimden yok artık, diye geçirdikten sonra Marcus'a dönüp "Sakın bana bu kampta gerçek bir cirit sahası olduğunu söyleme." dedim. Aslında buna niçin bu kadar şaşırmış olduğumu bilmiyordum ama sonuçta garip bir durumdu. Yani, yarı tanrıarın ciritte iyi olması, ne işlerine yarardı ki? Aklımdaki karışıklık buradakilerin hala eski stil savaş aletleri kullandıklarını hatırlayınca çözüldü. Buradaki melezlerin kılıç kullandığına birçok kez şahit olmuştum ve bu mızrak gibi eski stil silahları da kullanma ihtimallerinin olduğu anlamına gelirdi. Eh, cirit de pekala bir insanın kendini mızrak atmada geliştirmesini sağlayabilirdi. Derin bir nefes aldıktan sonra bana açıklayıcı bir cevap vermeye hazırlanan Marcus'a dönerek "Cirit atma yarışı yapmaya ne dersin, kardeşim?" diye sordum. İkimiz de Zeus oğluyduk, ikimiz de buradakilerden farklı olarak Romalı melezlerdik. Aramızdaki eşitliği bozan iki durum vardı; Ben yaşça daha büyüktüm, o da kampta bana oranla çok daha kıdemliydi. Adil bir karşılaşmada kimin kazanacağını gerçekten bilemiyordum.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Marcus L. Stanislaus
Zeus'un Çocuğu/Kulübe Lideri/Canavarlara Karşı Korunma Eğitmeni
Zeus'un Çocuğu/Kulübe Lideri/Canavarlara Karşı Korunma Eğitmeni
Marcus L. Stanislaus


Mesaj Sayısı : 2117
Kayıt tarihi : 07/02/11

Zeus'un Hırsızları. [73/1] Empty
MesajKonu: Geri: Zeus'un Hırsızları. [73/1]   Zeus'un Hırsızları. [73/1] Icon_minitimePaz Nis. 17, 2011 5:29 am

Drake ile dışarı çıkıp dolaşmaya başladığımızda ona karşı yakınlık duymaya başladım. Yani tabii ki kardeş olduğumuz için zaten yakın olmamız gerekiyordu fakat bu ayrıydı. Drake ile çok iyi anlaşacağımıza emin gibiydim. Onun da bana karşı ters bir tutum sergilememesi beni memnun etmişti. Ama ne yazık ki henüz çok yakın değildik ve fazla konuşmuyorduk. Ben de onu çok sıkmamak için ağzımı açmamaya karar verdim. Hiç konuşmadan yürüyorduk ki Drake "Sakın bana bu kampta gerçek bir cirit sahası olduğunu söyleme." dedi. Ben donup kalmıştım. Tabii ki vardı ki olması da gerekiyordu. Mızrak gibi silahları fırlatmak çok iyi sonuçlar elde ederdi. Mesela hayatım boyunca örnek aldığım büyük savaşçı Aşil'in attığı mızrakların neredeyse tamamı hedefi vuruyordu. Bu sorusuna gülmem mi gerektiğini, yoksa ciddi ciddi açıklamam mı gerektiğini düşünürken Drake "Cirit atma yarışı yapmaya ne dersin, kardeşim?" dedi. Bir dakika, şimdi yeni kardeşimle ilk geçirdiğim günde onunla rekabet mi edecektik? "Şey, buna emin misin kardeşim? Yani birlikte geçirdiğimiz ilk günde yarışmak sence de doğru mu?" Bunu dedikten sonra söylediğim bana bile çok saçma geldi. Biz düşman değildik fakat birbirimizin kişilikleri kadar savaş şekillerimizi de tanımalı ve buna göre hareket etmeliydik. Sonuçta kardeştik ve birçok göreve çıkacağımızdan hiç şüphe yoktu. "Tamam, haydi ne bekliyoruz?" Aslında onunla cirit sahasında yarıştığımda kimin yeneceği hiç belli değildi. Ben bu kampa geleli çok seneler olmasa da bir süredir kamptaydım ve buraya çok gelmiştim. Yani işin nasıl yapılacağını biliyordum. Fakat öyle ki Drake de benden daha büyüktü ve daha güçlü olduğuna da hiç şüphe yoktu. Eğer ciriti tutmasını bilmezse ne kadar uzağa atabilirdi ki? Ona bunu söyleyecek miydim, söylemeyecek miydim? Sonra yine saçmaladığımı fark ettim. Bunu söylemem gerekiyordu. O benim kardeşimdi. Her ne kadar ondan küçük olsam ve bunu söylemem benim yenilmeme sebep olacak olsa da bunu söyleyecektim. Cirit sahasından içeri girdiğimizde elimize birer cirit aldık. "Şimdi kardeşim, ciridi tam ortasından değil de biraz daha geriden tut. Biraz da, ama çok az olacak, yukarı eğim verip fırlat. Eh, beni yenmeye hazırsın sanırım." İlk onun atmasını bekliyordum, sanırım bu zorlu bir yarış olacaktı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Drake Tyrell Stanislaus
Zeus'un Çocuğu
Zeus'un Çocuğu
Drake Tyrell Stanislaus


Mesaj Sayısı : 1178
Kayıt tarihi : 15/04/11

Zeus'un Hırsızları. [73/1] Empty
MesajKonu: Geri: Zeus'un Hırsızları. [73/1]   Zeus'un Hırsızları. [73/1] Icon_minitimePaz Nis. 17, 2011 5:56 am

Marcus ilk başta yarış fikrime pek sıcak bakmasa da sonrasında karşılaşmamızı kabul etti. O da büyük ihtimalle benim gibi, birbirimizi birçok açıdan tanımamız gerektiğini düşünmüştü. Ona şimdiden kanım ısınmıştı ve ileride kardeşten ziyade iki yakın dost olacağımızı hissediyordum ama işe öncelikle birbirimizi tanıyarak başlamamız icap ediyordu. Birlikte cirit sahasından içeri girip birer cirit aldığımız zaman Marcus bana ciriti nasıl tutmam gerektiğini anlattı. Bu yaptığı çok asilceydi, aslında sırf beni yenmek için işin tekniğini öğretmeyebilirdi de. Takdirimi kazanan kardeşim anladığım kadarıyla yaşına göre daha olgundu. Ciritle ilgili izlediğim yarışmalar olmuştu ve olimpiyatlardaki son rekorun 98 metre olduğunu biliyordum ama daha önce elime hiç gerçek bir cirit almamış olduğum da bir gerçekti. Artık Marcus'un anlattıkları ve televizyonda gördüğüm cirit atıcıların yaptıklarından öğrendiklerim yardımıyla ve kol gücüme güvenerek bir atış yapacaktım. Vücut sporlarıyla ilgilenerek büyüdüğümden, kaslı bir yapıya sahiptim ama bunun bana cirit atarken ne kadar katkı sağlayacağını bilemiyordum. İlk atışı kardeşimin yapmasını tercih ederdim fakat onun karşısında korkak konumuna düşmek gibi bir planım da yoktu. Derin bir nefes aldıktan sonra cirit atışını yapacağım yerin 3 metre kadar ilerisine gidip derin bir nefes aldıktan sonra, atışı yapacağım çizgiye doğru koşmaya başladım. Tam durmam gereken noktada Marc'ın söylediği biçimde tuttuğum ciriti ufak bir açıyla havaya fırlattım. Kolum bu atış yüzünden epeyce zorlanmıştı ama attığım cirit beni hayal kırıklığına uğratmadan uzun süre gökyüzünde seyirdi. Aslında bir Zeus oğlu olduğum için onun daha uzun süre havada kalmasını sağlayabilirdim ama hileci bir yapım yoktu ve yarıştığım kişi düşmanım değil, benim gibi bir Zeus oğlu olan kardeşimdi. Cirit kum sahaya saplandığında ellerimi gözlerime siper ederek düştüğü noktaya baktım ve sonra da Marcus'a dönerek "Kardeşim, 28 metre." dedim. Aslında çok de süper bir derece değildi ama ilk atışım olduğunu göz önünde bulunduracak olursam, oldukça başarılıydı. Marcus'un ne tepki vereceğini bilmiyordum ama ben kendimle biraz gururlanmış olduğumu hissediyordum.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Marcus L. Stanislaus
Zeus'un Çocuğu/Kulübe Lideri/Canavarlara Karşı Korunma Eğitmeni
Zeus'un Çocuğu/Kulübe Lideri/Canavarlara Karşı Korunma Eğitmeni
Marcus L. Stanislaus


Mesaj Sayısı : 2117
Kayıt tarihi : 07/02/11

Zeus'un Hırsızları. [73/1] Empty
MesajKonu: Geri: Zeus'un Hırsızları. [73/1]   Zeus'un Hırsızları. [73/1] Icon_minitimePaz Nis. 17, 2011 6:24 am

Drake ciridi aldı ve birkaç metre geriledi. Biraz durup nefeslendikten sonra koştu ve ciridi bütün gücüyle salladı. Cirit havada süzülürken rüzgarı yayarak değişik bir ses çıkarıyordu. Cirit bayağı bir gittiği için Drake'in hile yapma ihtimali geldi aklıma ama bu ihtimali hemen aklımdan kovdum. O benim kardeşimdi ve bunu yapması için hiçbir neden yoktu. Cirit havada biraz daha süzüldükten sonra yere saplandı. Gidip kaç metre olduğuna baktık. Ben kafamı indirmemiştim ama Drake baktıktan sonra bana dönüp "Kardeşim, 28 metre." Ne?! Yirmi sekiz metre mi? Lanet olsun. Elimi başıma koydum ve düşünmeye başladım. Yirmi sekiz metrelik bir atış yapmam çok zordu. Lakin imkansız değildi. Yine de kaybetme ihtimalim göz önüne alınınca kazanma ihtimalinden çok daha büyük çıkıyordu. "Lanet olsun kardeşim, sana bu taktiği söylediğime şuan çok pişmanım." Drake karışık duygularla bana baktı. Biraz sinirlenmiş ve alınmış gibi görünüyordu. "Alınma kardeşim, şaka yaptım yahu. Sıra bende sanırım değil mi? Eh, yenilmeye hazırım. Yine de sana yeni bir teknik öğrettiğim için yenilmek benim için kötü bir deneyim olmayacak." Drake yine o sessiz gülümsemesini yüzüne taktı ve bana baktı. Ben de kafamı salladım ve ciridi tuttum. Birkaç adım geriledikten sonra derin derin nefes aldım. Drake'i yenemeyeceğimi düşünüyordum. O yaşının ve kalıbının getirdiği avantajla güçlüydü ve bu dalda benden çok daha iyiydi. Ben ise daha küçük, hızlı ve teknik geliştirmenin avantajını kullanıyordum. Yine de burada Drake'i yenmem tam bir mucize olacaktı. Vücut hatlarım gerginleşti ve biraz daha nefes aldıktan sonra koşmaya başladım. Birkaç adım koştuktan sonra ciridi tutup bütün gücümle fırlattım. Cirit havada süzülürken gayet hızlıydı. Öyle ki Drake bile sonucu merak etmiş olacak ki merakla bakıyordu. Cirit havada süzüldükçe umutlarım artıyordu. Birkaç saniye daha havada durduğunda ise kazanacağıma dair umudum büyüyordu. Birkaç saniye sonra cirit yere düştüğünde hemen koşup ciridin kaç metre gittiğine baktım. Bakıp kafamı kaldırdığımda umutsuzca "26 metre." dedim. Drake bana baktı ve gözlerini devirdi. Fazla önemli bir şey değildi. Drake elini omzuma koydu. "Sorun değil kardeşim, hem sen benden daha iyi kullanıp benim hayatımı kullanırsın belki. Ben de bir nevi geleceğe yatırım yapıyorum." diyerek gülümsedim. Drake de gülümsüyordu. Yavaş yavaş gülümsemelerimiz kahkahaya dönüşecekti.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Drake Tyrell Stanislaus
Zeus'un Çocuğu
Zeus'un Çocuğu
Drake Tyrell Stanislaus


Mesaj Sayısı : 1178
Kayıt tarihi : 15/04/11

Zeus'un Hırsızları. [73/1] Empty
MesajKonu: Geri: Zeus'un Hırsızları. [73/1]   Zeus'un Hırsızları. [73/1] Icon_minitimePaz Nis. 17, 2011 7:19 am

Marcus'un önceden deneyimli olduğu için atışında beni geçeceğini düşünüyordum ama onun derecesi 26 metreydi yani, ciriti benimkinden iki metre daha önce yere saplanmıştı. Bunun Marc'ın biraz moralini bozmuş olduğunu fark ederek teselli etmek amaçlı yanına gittiğimde bana "Sorun değil kardeşim, hem sen benden daha iyi kullanıp benim hayatımı kullanırsın belki. Ben de bir nevi geleceğe yatırım yapıyorum." diyerek gülümsedi. Ben de sözleri üzerine dayanamayarak kahkaha attım. Birkaç dakika içinde ikimiz de gülme krizine teslim olmuş vaziyete gelmiştik. Tabii melezler için bu tarz eğlenceli anlar çok sürmemeliydi çünkü kamptaki her anımızı çalışmalarla geçirmeliydik. Şimdi eğlencesine cirit atma yarışı yaparken bile aslında kendimizi atış konusunda geliştiriyorduk ve bu belki de ileride bizim hayatımızı kurtaracaktı. Aklımdaki düşüncelerden kurtulmak umuduyla başımı hafifçe salladıktan sonra Marc'a dönüp "Henüz kesin olarak yenilmedin kardeş. Üçer atışta bitsin. Son atışlarımızı yaptıktan sonra derecelerimizi toplayalım." dedim. Marcus da bu önerimi beğenmişe benziyordu. Kolumun yeni bir atış yapabileceğinden emin olduktan sonra gidip kendime yeni bir cirit aldım ve az önce koşmaya başlamış olduğum noktaya geldim. Hazır olduğuma kanaat getirince yine geçen tur yaptığım gibi koşmaya başladım. Koşuşumun sonunda ciridi havaya fırlattım ama bu sefer heyecanla bir hata yapmış, ciridi biraz fazla dik bir açıyla fırlatmıştım. Bu nedenle daha erkek düşüşe geçip sert bir şekilde yere saplandı. Marc'ın sırıtarak bana bakmakta olduğundan emindim ama hemen ciridimin saplandığı yere doğru yaklaşıp kaç metreye gitmiş olduğuna baktım. Sıkıntıyla "Kahretsin. 20 metre." diye mırıldandım. Bu turda benimkinden daha iyi bir atış yaparsa kardeşimin beni yenme ihtimali artmış olacaktı. Aslında o sadece kardeşimdi ve bu da geyiğine yaptığımız bir karşılaşmaydı ama yine de her melez gibi ben de rekabetten aşırı derecede hoşlanırdım. O nedenle ufacık bir karşılaşmada dahi yenilmek, sinirlerimi bozardı. Yan bir şekilde gülümseyerek Marcus'un yanına gittim ve "Sıra sende kardeş." dedim.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Marcus L. Stanislaus
Zeus'un Çocuğu/Kulübe Lideri/Canavarlara Karşı Korunma Eğitmeni
Zeus'un Çocuğu/Kulübe Lideri/Canavarlara Karşı Korunma Eğitmeni
Marcus L. Stanislaus


Mesaj Sayısı : 2117
Kayıt tarihi : 07/02/11

Zeus'un Hırsızları. [73/1] Empty
MesajKonu: Geri: Zeus'un Hırsızları. [73/1]   Zeus'un Hırsızları. [73/1] Icon_minitimePaz Nis. 17, 2011 7:52 am

"Henüz kesin olarak yenilmedin kardeş. Üçer atışta bitsin. Son atışlarımızı yaptıktan sonra derecelerimizi toplayalım." İşte bu gayet adil bir anlaşmaydı. Çok olmasa da yine de kazanma şansım doğmuştu. Drake'ye minnettardım. Kazandığını söyleyip çekilebilirdi ama o bunu yapmamıştı. O bana da kazanma fırsatı tanımıştı. Ben bu düşüncelerle boğuşurken o çoktan ciridi eline alıp pozisyon almıştı bile. Derin bir nefes aldı ve tekrar ciridi salladı. Ciridi çok dikey atmıştı. Gözlerim umutla parladı ama tekrar söndüler. Bunu neden yaptığını biliyordum. Benim kazanmama olanak sağlayacaktı. İçimde Drake'e karşı beslediğim bütün sevgi nefrete doğru seğirtiyordu. "Sen..." Kelimeler boğazımda düğümleniyordu. O bana acımış mıydı? Benim acınmaya ihtiyacım mı vardı? Şuan çok sinirliydim ve hava basıncı aniden düşmeye başladı. Her zaman olduğu gibi kulaklarım çınlamaya başlıyordu. "Sen bana acıdın ve bilerek kazanmama izin verdin. Benim senin acımana İHTİYACI YOK!" Yanımda birkaç şimşek çaktı ve Drake'in göğsünden tuttum. Benden uzun ve kalıplı olduğu için bu onu etkilemiyordu. Sinirlenmeye başladığını hissediyordum ama yine de bana zarar vermek gibi bir niyeti yoktu. Silkelendi ve benden kurtuldu. Bir kelime bile etmeden başını diğer tarafa çevirdi. Benim de kafam karışmıştı. Dalga geçmek yok. Gözlerinde acımayı da görmemiştim. Belki de... Belki de bilerek yapmamıştı bunu. İşte o zaman kendime bu gerçeği itiraf ettim. Ben boşuna sinirlenmiştim ve kardeşimi boşuna kırmıştım. Üzgündüm ve Drake'in yanına gittim. "Ben..." tekrar kelimeler boğazımda düğümleniyordu. Devam etmek için birkaç saniye nefes almak zorunda kaldım. "Ben özür dilerim. Bana acıyıp... Bilerek yenildiğini sandım." Drake'in suratı hala diğer tarafa dönüktü ama kasları gevşedi ve siniri geçmeye başladı. Elime ciridi aldım ve atış yerine geçtim. Gerildim ve birkaç saniye nefes aldıktan sonra koşarak ciridi bütün gücümle salladım. Drake de göz ucuyla ciridi izliyordu. Cirit saniyeler boyunca havada kaldı. Her geçen saniye benim için sanki bir yıldı. En sonunda cirit yere düştüğünde kaç metreye geldiğine baktım. Sonra da sevinçle koşup Drake'in yanına gittim. "Sanırım işler kızışıyor kardeşim. 28 metre."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Drake Tyrell Stanislaus
Zeus'un Çocuğu
Zeus'un Çocuğu
Drake Tyrell Stanislaus


Mesaj Sayısı : 1178
Kayıt tarihi : 15/04/11

Zeus'un Hırsızları. [73/1] Empty
MesajKonu: Geri: Zeus'un Hırsızları. [73/1]   Zeus'un Hırsızları. [73/1] Icon_minitimePaz Nis. 17, 2011 8:37 am

Yaptığım kötü atış zaten sinirlerimi bozmuştu, bir de üstüne Marcus'un sinir patlaması eklenince, bir süreliğine gerçekten çığırdan çıkmıştım. Her melezin bir ölümcül hatası olurdu ve benim ölümcül hatam çok çabuk sinirlenip, sinirlenince kendimi kaybetmemdi. Yine de henüz yeni tanıştığım kardeşime karşı kırıcı davranmamak için kendimi tutabilmeyi başardım. Suratımdaki ifade sayesinde Marcus da kısa zamanda bilinçli olarak ona yenilmediğimi fark edip özür diledi. Yine de bu ani atağı bana, onunla düşündüğümden daha fazla ortak yönümüz olduğunu anlatmıştı. Siniri biraz geçtikten sonra Marc mahçup bir şekilde ciritini atmaya gitti. Atış yapıp döndüğünde, suratında az önceki sinirli veya mahçup ifadelerden eser yoktu. Mutlulukla bana bakıp "Sanırım işler kızışıyor kardeşim. 28 metre." dediğinde ilk başta ne tepki vereceğimi bilemedim. Aslında sırf şakasına, onu korkutmak için şimdi boğazına yapışıp benimkinden iyi bir atış yaptığı için ona bağırarak eğlenebilirdim ama daha az önce büyük bir gerginlik atlatmışken, şimdi bunun şakasını yapmama nasıl bir tepki vereceğini bilmiyordum. O nedenle sadece "Yapma ama kardeş. Niye geçtin beni?!" diye yakınıp cirit atacağım yere doğru ilerlemeye başladım. Şimdi resmen üçüncü tura geçmiştik ve skorlarımız toplamında Marc beni yenmekteydi. Bu durum onun benden üç yaş küçük olduğunu da hesaba kattığımda biraz sinir bozucuydu ama katlanamayacağım gibi de değildi. Yine de, bu el çok iyi bir atış yapıp kardeşimi geçsem ve yarışı kazansam, hiç mi hiç fena olmazdı. Az önce yaptığım hatayı tekrarlamamak için dikkatli olacağımı bir kez daha kendime hatırlattıktan sonra koşmaya başladım ve doğru noktaya geldiğimde, doğru açıyla ciridi havaya fırlattım. Bu sefer, bu yapacağım son atış olduğu için hiç çekinmeden ciridi tüm gücümle fırlatmıştım. Kolumdaki sızlama ürpermeme neden olmuştu ama değerdi; Cirit beklediğimden çok daha uzağa gitmişti. Bu sefer düştüğü noktayı olduğum yerden görebilmem imkansız olduğu için ciridin bulunduğu yere doğru koşmaya başladım. Kaç metrede olduğunu gördüğümde ise suratım sevinçle doldu. Yine aynı hızda koşarak merakla skorumu duymayı bekleyen Marc'ın yanına gittim ve "İşte bu hiç hoşuna gitmeyecek kardeş. Tam tamına 35 metre!" diye bağırdım. Aslında, geçen tur benden 6 metre öne geçtiğini göz önünde bulundurursak, bu tur ciridi önceki atışından iki metre daha uzağa gönderebilirse o kazanacaktı ama yine de mutlu olmuştum çünkü elimden gelenin en iyisini yapmış olduğumu biliyordum.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Marcus L. Stanislaus
Zeus'un Çocuğu/Kulübe Lideri/Canavarlara Karşı Korunma Eğitmeni
Zeus'un Çocuğu/Kulübe Lideri/Canavarlara Karşı Korunma Eğitmeni
Marcus L. Stanislaus


Mesaj Sayısı : 2117
Kayıt tarihi : 07/02/11

Zeus'un Hırsızları. [73/1] Empty
MesajKonu: Geri: Zeus'un Hırsızları. [73/1]   Zeus'un Hırsızları. [73/1] Icon_minitimePtsi Nis. 18, 2011 3:15 am

Aramızdaki gerginlik neredeyse son bulduğunda Drake gidip tekrar ciridi aldı. Bu sefer bayağı bir hızlı atacağını tahmin ediyordum. Bu son turdu zaten. Drake ciridi tuttu ve derin bir nefes aldı. Koşup ciridi attığında içimden "Eyvahlar olsun tanrılarım, bu sefer beni sahaya gömecek!" dedim. Cirit o kadar uzun sürede havada durdu ki bir an Drake'in hile yaptığını düşündüm. Aslında düşünmedim çünkü onun böyle bir şeyi asla yapmayacağını biliyordum. Cirit yere düştüğünde yenileceğimi bildiğim için yanına gidemedim bile. "İşte bu hiç hoşuna gitmeyecek kardeş. Tam tamına otuz beş metre!" Ben şok olmuştum. Ciridin çok uzun zaman havada kaldığını biliyordum ama otuz metre gibi bir şey olduğunu düşünmüştüm. Vay canına! Demek otuz beş metre ha! İçime bir umutsuzluk çöktü ama kardeşim için sevinçliydim. Bugün gerçekten çok iyi bir iş çıkarmıştı. "Eh, tebrikler dostum. Sanırım kazandın." Sonra benim de bir atış yapacağım aklıma geldi. Drake tam itiraz ederken onu susturdum. "Tamam, tamam... Bir atış daha yapacağımı biliyorum. Ama sakın benim için ümitlenme." diyerek kıkırdadım. Drake de gülümsedi ve ciridi elime aldım. Birkaç saniye soluklanıp koşmaya başladım. Bu yarış her ne kadar iki kardeş arasındaki önemsiz bir rekabet gibi görünse de -ki öyleydi- ikimiz de kazanmak istiyorduk. Ciridi fırlattığım zaman heyecandan ne yapacağımı bilemedim ve ben de ciridin arkasından koşmaya başladım. Arkadan Drake'in kahkahalarını duyuyordum. Rezil olmuş olsam da kardeşimi güldürmek hoşuma gitmişti. Ciridin düşmeye başladığını ancak kafama inmesinden birkaç saniye önce fark edip ani bir refleksle durdum. Cirit birkaç santim önüme düştü. Kaç metre gittiğine baktığımda umutsuz bir sesle Drake'e bağırdım. "29 metre! Sen kazandım kardeşim, tebrikler." Bunu dedikten sonra bir anda kafamda sanki bir ampul patladı. İkimizin de atışlarının metrelerini topladığımda yerimde sıçradım. "Hayır, kazanmadın. İkimiz de 83 metredeyiz! Ama sanırım ben oyunu devam ettirmek istemiyorum." Gerçekten de böyle düşünüyordum. Sadece yenileceğimden de değil. Yani onun beni yeneceğini zaten biliyordum ama bu oyun artık zevk vermemeye başlamıştı. "Başka bir yerlere gidelim istersen kardeşim. Kampta gezilip görülecek bayağı bir yer var. Yani sanırım..."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Drake Tyrell Stanislaus
Zeus'un Çocuğu
Zeus'un Çocuğu
Drake Tyrell Stanislaus


Mesaj Sayısı : 1178
Kayıt tarihi : 15/04/11

Zeus'un Hırsızları. [73/1] Empty
MesajKonu: Geri: Zeus'un Hırsızları. [73/1]   Zeus'un Hırsızları. [73/1] Icon_minitimeÇarş. Nis. 20, 2011 5:54 am

Marcus benim kazanmış olduğuma kesin gözüyle bakıyordu fakat ben bundan o kadar da emin değildim çünkü kardeşimin cirit atışları konusunda kendini küçümsediğini düşünüyordum. Atışını yaptıktan sonra bana skorunun 29 metre olduğunu söyledi. İlk önce benim yarışı kazandığımı söyledi fakat sonra onun duraksadığı sırada ben de içimden derecelerimizi topladım ve tam bunun doğru olmayacağını söyleyecekken Marcus'un düzeltmesini duydum. İkimizin skorlarının toplamı da 83 metreydi ve bu bence çok büyük bir tesadüftü. Şaşkınlık ve sevinçle gülümsemiştim, Marcus gibi benim de bu yarış işini devam ettirmeye hevesim yoktu. Aslında, ikimizden birinin kazanmasını pek istemiyordum artık, bizim için en iyisi berabere kalmak gibiydi. Elbette bu ufacık bir karşılaşmaydı fakat Zeus çocuklarının ölümcül hatası genellikle hırs ve kibir olurdu. Eh, bu minik şeyler bile bizi zaman zaman çileden çıkmanın kıyısına getirirdi. Marcus "Başka bir yerlere gidelim istersen kardeşim. Kampta gezilip görülecek bayağı bir yer var. Yani sanırım..." dediğinde işaret parmağımı çeneme dayayıp düşünceli düşünceli gökyüzünü seyretmeye başladım. Kampta daha önce ismini duyduğum fakat hiç gitmediğim bir yer bulmaya çalışıyordum. Derken, gökyüzünün bir tarafında oluşmuş ve şiddetli gibi görünen siyah hortumu fark ederek ürperdim. Otomatik olarak kılıcımı kınından çıkarttım ve savaş pozisyonu aldım. Kampa geldiğim ilk gün öğrendiğim şeylerden biri, burada kar, yağmur gibi doğa olaylarına rastlanmadığıydı. Eh, tuhaf büyünün bu denli şiddetli bir hortumu da elbette kapsaması gerekirdi. İşlerde bir terslik olduğunu benim gibi Marcus da fark etmişti. Kılıcımla hortumun göğe yükseldiği bölgeyi işaret edip "Orası neresi?" diye sordum. Marcus sıkıntıyla "Tırmanma duvarı ve bu hiç hoş değil." cevabını verdi. Yapılacak bir şey yoktu. Biz iki kardeş, kampın en güçlü melezlerinden sayılırdık ve böyle bir olay karşısında tepkisiz kalmamız ihtimal dahilinde bile değildi. Kardeşimle sessiz bir şekilde anlaşmış gibi aynı anda cirit sahasını terk etmek için yola koyulduk. Tırmanma duvarına gidip orada neler döndüğüne bakacak ve gerekirse kampın güvenliği için hayatlarımızı tehlikeye atacaktık. İşte, Marcus'u kendime ilk kez bu denli yakın hissetmiştim; Olağanüstü hal durumlarında kabuğuna çekilmeyip kendini ortaya atabilecek kadar cesaretli kardeşime, kanım daha da fazla ısınmıştı.

Rp'nin cirit sahasındaki bölümü bitmiştir, bir sonraki başlık tırmanma duvarında.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Zeus'un Hırsızları. [73/1]
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Zeus'un Hırsızları. [73/2]
» Zeus'un Hırsızları [73/3]
» Aranıyor! Elma Hırsızları Bulundu!

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Olimpos Rpg :: Melez Kampı :: Cirit Sahası-
Buraya geçin: