Sabah erken uyanmıştım. Çok sıkılıyordum. Dışarı çıkıp biraz hava almak istiyordum. Hemen üstümü giyinip kendimi dışarı attım. Güneş kusursuzca parlıyordu ve çok sıcaktı. Ben de tek gezmekten sıkılmıştım. Daha kimse uyanmamış olacak ki dışarısı bomboştu. Pegasusumu almak için ahırlara gittiğim sırada David önümü kesti. Çok sıkkındım. David’i görmem iyi olmuştu; çünkü belki bir şeyler yapabilirdik. Elinde bir saat vardı. Kenara bıraktı ve ‘’Hey sen! Evet, evet! Sen! Benimle cirit atma yarışına var mısın?’’ diye sordu. ‘’Senle mi? Hıh! Bana öyle ezik ezik bakma. Seni yiyeceğim.'' diyip bir kahkaha attmı. Sonra ağzımı kapattım. Kimse duydu mu diye etrfıma bakarken ‘’Şimdi şunu izle’’ diye bir sesle kendime geldim. David ciriti aldı ve hemen fırlattı. Daha sonra beni beklemeye başladı. Ben de ciriti elime aldım. Ölçtüm, biçtim ve ciriti attım. Daha sonra David’in omzuna kolumu atıp geriye bakmadan ilerledik. Kimin kazandığı kimin umurundaydı ki?