Hava fazla sıcak değildi. Güzel. Kampta biraz dolaşmak için elverişli. Aklıma gelen bu fikirle birlikte pencereden uzaklaştım. Kıyafetlerimi değiştirmeye ihtiyacım vardı. Odama gittim ve kıyafetlerimin bulunduğu dolabımı açtım. Elime siyah, baskılı bir tişört ve kısa, kot bir şort aldım. Bunları giydikten sonra aynamın karşısına geçerek saçlarımı taramaya başladım. Saçlarımla işim sona erdikten sonra kardeşlerimden birini de bu kısa gezime davet etmeyi düşündüm fakat sonra yalnız dolaşmanın bana daha iyi geleceğine kanaat getirdim ve dışarı çıktım. İlk birkaç dakika nereye gideceğimi bilmeyerek etrafıma bakındım. Belki de ihtiyacım olan biraz deniz kokusuydu. Evet, Long Island Kıyısı benim için iyi bir seçim olabilirdi. Aldığım bu kararla Long Island Kıyısı'na doğru yavaşça yürümeye başladım. Burnuma denizin muhteşem ve rahatlatıcı kokusu dolmaya başlayınca yaklaştığımın farkına vardım. Kısa bir süre daha yürüdükten sonra işte, Long Island Kıyısı'na ulaşmıştım. Deniz, tüm ihtişamıyla gözlerimin önündeydi. En az kokusu kadar görüntüsü de insanı kendine çekiyordu.
Orada, denizin önünde öylece kaç dakika ya da kaç saat durduğum hakkında bir fikrim yoktu. Eğer arkamdan gelen o büyüleyici ses dikkatimi çekmeseydi bir süre daha olmazdı muhtemelen. "Merhaba, April." Bu sesi daha önce duymadığıma emindim. Öyleyse adımı nereden biliyordu? Sanırım bunun tek bir açıklaması olabilirdi. Yavaş hareketlerle arkamı döndüm. Karşımda etrafından parlak ışıklar saçan, güzeller güzeli bir kadın duruyordu. Evet, bu kadın bir Tanrıça'ydı. Ve benim ne söylemem gerektiği hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu. Karşımdaki Tanrıça bir süre bir şeyler söylememi bekledi. Ancak konuşamayacağımı anlamış olacak ki, kendisi konuşmaya başladı. "Ben Tanrıça Demeter." Bunun üzerine ağzımdan "Bu kadar... güzel olduğunuzu bilmiyordum." gibi saçma bir kelime çıktı. Tabii ki de güzel olacaktı. O bir Tanrıça'ydı. Her zaman kendimi rezil edecek bir şey söylemeyi ya da yapmayı başarırdım zaten. Ama bu sözüm Tanrıça Demeter'de beklediğim etkiyi yaratmadı. O, gülümsemekle yetindi. Belki de söylediğim söz hoşuna gitmişti. Belki de bugün şanslı günümdeydim.
Sanırım Demeter, birkaç söz daha sarf etmemi bekliyordu. Bu kez onun beklediği şeyi yaptım. "Haddimi aşmak istemem ama, neden buradasınız Tanrıça Demeter?" diye sordum çünkü bunu gerçekten merak etmiştim. Bir Tanrıça Melez Kampı'nda ne arıyor olabilirdi ki? "Ben aslında buraya, buranın harika manzarasını seyretmeye gelmiştim. Tabii Olimpos'ta çok daha mükemmel manzaralar var ancak en azından burada diğer Tanrı ve Tanrıçalar'dan fazla iz yok. Kendimi daha huzurlu hissediyorum." Onu anladığımı göstermek için başımı salladım. Bazen benim de böyle hissettiğim olurdu ama Melez Kampı'nda gitmeme izin verilen ve insanlardan iz olmayan bir yer pek yok gibiydi. Sonra birden bir şey fark ettim. Burada olmamam gerekiyordu. Demeter, buraya rahatsız edilmemek için gelmişti ve ben şu an büyük ihtimalle onu rahatsız ediyordum. "Ah, çok özür dilerim Tanrıça Demeter. Sanırım size rahatsızlık veriyorum. Gitsem iyi olacak." dedim ve buradan kulübemize en kestirme olan yolu hatırlamaya çalıştım. Fakat Tanrıça Demeter'in sözü buna engel oldu. "Hayır, April. Beni rahatsız etmiyorsun. Aslında ben melezlerle konuşmaktan oldukça keyif alırım. Gitmek istiyorsan sen bilirsin ama biraz daha kalırsan sohbet edebiliriz." Bir Tanrıça'yla sohbet? Her zaman başıma gelebilecek bir durum değildi. Belki de bir melez olduğumdan dolayı öyleydi ama yine de kalıp, Tanrıça Demeter ile sohbet etmek istiyordum. "Sizinle sohbet etmek benim için bir şereftir." dedim biraz abartılı bir şekilde ve yeniden karşısına geçtim. O andan sonra zamanın nasıl geçtiğini anlayamamıştım bile. Onunla sohbet etmek öylesine keyif vericiydi ki... Üstelik bir Tanrıça olduğundan buna hakkı olmasına rağmen üstünlük de taslamıyordu. Sanırım onun yanında mutlu olmam normaldi. Ancak batan güneş artık kulübeme dönmem gerektiğini işaret ediyordu. Gökyüzünü incelediğimi fark eden Demeter, "Sanırım artık gitmen gerek, April." dedi gülümseyerek. Görüntüsü hala beni büyülüyordu. "Evet, fazla geç kalmamalıyım. Sizinle tanıştığıma çok memnun oldum Tanrıça Demeter." dedim ve önünde saygıyla eğildim. Bana "Ben de memnun oldum." dedi ve bir anda yok oldu. Burada durup onun nasıl yok olduğuyla ilgili kafa yormayacaktım çünkü işin içinden çıkamayacağımı biliyordum. Bu yüzden kulübeye gitmek üzere hızlı adımlarla yürümeye başladım.
#Rp Bitmiştir.