David gece gece yine cozutmuştu. Sinirle "Oğlum sen de kaçmayı alışkanlık haline getirdin" dedim Peleus'un yanından geçerken. David sayesinde Peleus'la kanka olmuştuk. Peleus hiç bir şey yapmadan bizim çıkmamıza izin verdi. İlerlerken ona laf sayıp duruyordum. Sinirlenip ona "Bari pegasuslarımızla gidelim" dedim ama beni dinlemedi. "Bir çaresini buluruz Peter, boşver pagsusları. Hem macera istemiyor muyuz?" dedi ve yürümeye başladı.
Ne kadar süre yürüdüğümüzü hatırlamıyorum ama saatime baktığımda gecenin 4'ü olduğunu gördüm. David'e dinlenmemiz gerek dedim. David sonunda bana uydu. Bir ağaca tırmanmaya başladı. Ağaç nerden baksan 30 metre kadardı. David önden tırmanmaya başladı. 15-20 metrekadar yukarıya çıktık. David'e durmasını söyledim. David "Üzerindeki bu lanetle bir kızdan farkın yok" dedi gülerek. Onu yumrukladım. Ah bu arada söylemiş miydim Sevgili dedeciğim Zeus bir olay yüzünden benim üzerimde yükseklikten korkmam gibi bir lanet uyguladı. Ah dedeciğim ne kadar iyi biri değil mi? David bir dala tünedi. Ben de onun altındaki dala geçip kıvrıldım. Düşmemem için güvenlik olarak antriyo aletimi dalın bir köşesine taktım. Bu icadım düşmemi bir baskı ile engelliyordu. David bana ''Pete. Şuradaki ışığı görüyor musun?" dedi. Gözlerimi kısıp kulübeye baktım. Sonra da ''Evet. Aslında uyumaya gidebiliriz. Hem açım da'' dedim. David'le hemen aşağıya indik ve kulübeye doğru koşmaya başladık. Kulübenin etrafı heykellerle doluydu. Kulübenin üstündeki yazıya baktım. "Me yetmezin çabhe cecelüleri......." her neyse okuyamadım. Zaten yorulmuştum hemen David'le kulübeniin kapısından içeri girdik. Gece bu vakitte bir kulübenin kapısının açık olması çok da iyiye işaret değildi. İçeri girdik. İçerisi çok pis kokuyordu. David "Dostum, burada yatmasak da olur değil mi? Birazcık yemek alıp gidelim şurdan." dedi. Onu başımı sallayarak onayladım ve mutfak olarak düşündüğümüz yerdeki dolabın kapısını açtık. Hay açmaz olaydık. İçeriden Fareler fırlamaya başladı. David'e "Bence hemen buradan gidelim." dedim. Kapıyadoğru yöneldik ki arkamızdan tıslama sesleri ve bir kadın sesi duydum. Kadın "Gençler, nereye? Daha eğlence yeni başladı." dedi. Arkamızı dönmeden bir kadının çığlığını duydum. Hemen David'i saçlarından tuttum ve kafasını çevirmesini engelledim. Çünkü kaoının anahtarlığının metalinden gördüğüm bir şeyin yansıması vardı. Medusa.
Hemen cebimden bir kunai çıkarıp başımın üstünden fırlattım. Sonra David'in yere yığıldığını gördüm. İçimden "Süpersin kanka." dedim. Ne yapacağını o da anlamıştı. Kendisini uykuya geçirip Medusa'nın zihnine girecekti. Gözlerimi kısarak arkamı döndüm. Kunai Medusa'nın bacağına saplanmıştı. Medusa ççığlık atarken kafasını duvarlara vuruyor, kolunu ısırıyordu. David onu delirtiyordu. Hemen kıılıcımı çıkarıp onun kkafasına fırlattım. Iyk. Medusa'nın kafası gövdesinden kayıp düştü ve David birden yerden ayağa fırladı. Birbirimize sarıldık. Medusa'nın kafasını elime aldım ve "İkiye bölelim." dedim. David bana "Onu sen al" dedi. Ona "Olmaz, bu senin de hakkın." dedim ve kafayı ortadan ikiye ayırdım.