Ay Işığında Güzel Bir Gece <3

Alyssacile 2 gün önce çıkmaya başlamıştık. O, o çok büyüleyici bir kız ve ben de ona deliler gibi aşık olmuştum. En sonunda dayanamayarak ona çıkma teklifi ettim. O da kabul etti. O da beni önceden seviyormuş ama söyleyememiş. Normalde çok kişinin öğrenmesini istemiyorduk ama aşkımız anında tüm kampa yayılmıştı. O yayanı yakalarsam burnunu keseceğim ama neyse konumuza dönelim. Bugün Aly ile kano gölünde buluşmak için söz aldık. Gece birlikte orada yatacaktık. Gece Saat 11.00 gibi orada oldum. Sırt çantama Fransa'dan getirdiğim şarabı ve viskiyi dikkatlice koydum. Bardakların da kırılmamasına özen göstererek çantama koydum. Dolabımdan kamplar için hazırladığım çadırımı ve 2 uyku tulumunu çıkardım ve sırtıma attım. En sonunda gitar çantamı da alıp kulübeden çıktım. Harpyalardan korkmuyordum çünkü bugün onlarla bir anlaşma yapmıştım. Bulaşıkçı Harpya'lardan biri ile tüm Harpyaları ilgilendiren bir sözleşme imzaladım. Ben onların gün boyu bulaşıklarını yıkadım. Onlar da bu gece bize karışmamak için söz verdiler. Canavarların çok güvenilir olduklarını sanmam ama styks nehri üstüne yemin ettirmiştim onları. Kano gölünün yanına gittim ve tam gölün yanına çadırımı kurdum. İçine uyku tulumlarını serdim ve içecekleri yerleştirdim. Biraz bekledim. Aly gelmemişti henüz. Ben de gitarımı alıp çadırdan çıktım ve gölün kenarına oturup göle bakarak birkaç melodi çaldım.

Üstümde ipek kumaşın zeraetini en güzel gösterdiği ince askılı kırmızı ebisem ile Hades kızını andırmıyordum. Hafif kırmızı bir ruj ve dalgalı saçlarım ile hazır gibiydim. Abilerime hiç bir şey söyleyemezdim tabii. Bunu öğrenseler muhtelemen beni dışarı bile çıkarmazlardı. Beyaz bir babet giyerek kulübeden çıktım. Elime küçük bir çanta almıştım. Ona sürpriz yapacaktım. Geldiğimde ggitarı ile melodik ezgiler çıkarıyordu. Bu melodiler en güzel sesmiş gibi gelmişti bir an da. Hafifçe arkasına yanaştım ve ellerim ile gözlerini kapadım. Başımı omzuna koydum ve ''Ben kimim.'' diyerek ona soru sordum. Bir yandan dudağımın yanını ısırıyordum. '' Aşkım..'' diyerek bana gülümsedi. Yanağına bir öpücük kondurdum ve yanına geçtim. Gitarını kenara koydu. '' Çok güzel gözüküyorsun.'' diyerek şaşkındı. Her zaman Hadeskızları cani ve acımasız olmazdı ki. Ona yandan utangaç bir bakış attım. '' Teşekkürler.'' Onun gölerinin içinde adeta kayboluyordum. Ona zar zor utanmadan gülümseyebiliyordum. Yanımda hafif gamzeler beriliyor ve yanağım kızarıyordu. Çantamdan ufak bir şişe çıkardım ve '' Peter bu senin için. Babamın hediyesi.'' diyerek ona uzattım. Bu özel bir sıvıydı. Canavarlarla yaralandığınızda bu sıvıyı yaraya damlattığınız an iyileşiyordu. Peter sarıldı ve teşşekür etti. Çantasından kadeh çıkardı. Yanında kıpkırmızı lal şarabı. Şarabı çok severdim. Aşkın ve tutunun şarabı... Lal şarabı. Şarabımdan bir yudum aldım ve içine bakarak karıştırdım. Ona bakarken gülmemek elde değildi. Aşık olduğum için gülüyordum. Elimi dizime koydum. Bana baktı. Elimi tuttu ve '' Seni seviyorum..'' bu sözler karşısında kırmızı olan yanağım daha da kırmızı oldu '' Bende.. Bende seni seviyorum.'' diyebildim sadece. Şarabımdan bir aç yudum daha aldım ve ellerimi ensemde birleştirerek arkaya uzandım. Yıldızların berraklığını ve güzelliğini izliyordum bu sefer.

Yıldızlara bakıyorduk. Yıldızlara... Bu büyük Aşkın büyülediği gecenin ışıklarına... Ben yanımdaki kıza tutuldum diye düşünüyordum. Ona yıldızları gösteriyordum şarabımı yudumlarken. O kadar sessiz bir geceydi ki insanın aşkın şehvetinden sarhoş olup bayılası geliyordu. Ona "Bak, bu Orion takım yıldızı." dedim parmaklarımla yıldız kümesini gösterirken. "Orion, zavallı aşık. Hiç düşünür müydü sevdalısı olduğu kızın elinden öleceğini. İşte. Mutlaka her mutluluğun içine bir hain sızar. Apollon çok acımasızdı." dedim. Aly ellerimi sıkıca kavramıştı. Bizim aşkımızı kimse bozamaz, bozamayacak." diyordu kulağıma fısıldayarak. "Gerçekten de bozulmayacak değil mi" diye sordum titrek bir sesle eski anılarımı hatırlarken. "Sonsuza dek seninleyim" dedi Aly. Sonra bir anda birbirimizin dudakları temas etmeye başladı. Onu öpmek. Kendime kızıyordum. Onu sevmemem lazımdı. Kimseyi sevmemem lazımdı. Lanet bir lanet yüzünden kimseyi sevmemeliydim. Ama Aly'i bırakamazdım. Zeus'a meydan okuyordum. Zeus beni toza dönüştürecekti ama ben ile Aly deliler gibi öpüşüyorduk. Zeus'un inadına. Kimse bizi ayıramazdı. Hiç kimse. Sonra Aly ile birbirimizden ayrıldık. İkimiz de utanmış gibi tekrar gökyüzüne baktık. Sonra ellerimizi sımsıkı tuttuk. Bu anın bozulmasını hiç istemiyordum.