Bugün Bilanca gelecekti kulübemize. Onun için hazırlanmaya başlamıştım. Üzerime siyah dar paça bir pantolon ve pudra pembesi, karpuz kollu bir bluz giymiştim. Altıma ise bluzuma uygun bir ince topuklu giymiştim. Makyaj işi ise daha basitti. Gözlere çok açık pembe far ve kırmızı parlak ruj. Bitmişti. Hazırlanmıştım.
Şimdi kulübenin içinde koşuşturuyordum. Kardeşlerim bana manyakmışım edasıyla bakıyorlardı-sanki öyle değildim- onlara dil çıkartıp pencerenin önüne dikildim. Kulübeye biri geleceği zaman hep heyecanlanırdım.
Bilanca ile temizlik denetlemelerinde onların kulübelerine gittiğim de tanışmıştım. Çok tatlı bir kızdı. Sohbeti çok hoştu. İnsan doyamıyordu onu dinlemeye. Onu beklerken aklıma bir fikir gelmişti. Hemen siyah mat ojemi alıp sürmeye başladım. Bir kaç dakika içinde bitmişti ve kurumaları için ellerimi sallıyordum.
Kardeşlerim içeride kahkahalarla gülerken onlara dönüp baktım ve sonra pencereye döndüm. İşte! Geliyordu! O kapıyı çalmadan kapıyı açtım."Seni pencereden gördüm içeri gelsene" dedim. Gülümsedi ve içeri girdi. Hemen boynuna sarılıp elinden tuttuğum gibi odama sürükledim. Gülümseyerek ona baktım ve "Hoş geldin!" dedim. Gülümseyerek "Hoş bulduk." dedi ve ekledi. "Nasılsın?" "İyiyim elbette. Ama heyecanlıyım. Yani bir arkadaşımı ağırlamak çok heyecan verici bence." dedim. Sonra unuttuğum şeyi ekledim. "Sen?!"