Kampa daha yeni gelmiş olmama rağmen kamptan bir çok kez kaçmayı denemiş,odama kapanmıştım.Hala pek alıştığım söylenemezdi kampa.Fakat Long Island kıyısını gerçekten de çok sevdiğimi söylemeliyim.Orası kendimi ait hissettiğim tek yerdi.Orası düşünmek için harika bir yerdi özellikle sabahın oldukça erken vakitlerinde,kimsenin olmadığı zamanlarda.Yani şu anki gibi.Biraz düşünmeye ihtiyacım vardı,yine.Saat daha beş bile olmamasına rağmen erkenden kalkıp üşenmeden buraya gelmiştim.Dalgaların sesi insanı,pardon melezi rahatlatıyordu.Açıkçası bugün kendimi her zamankinden daha değişik hissediyordum.Daha güçlü.Çünkü dün yaşanan bir kaç sorundan sonra [kamptaki herkesin zihnini okudum,bazılarına,özellikle de ares çocuklarına,istediğimi yaptırdım.Ares çocukları diyorum yani bir sorun vardı!)Hektor adında bir yarı tanrı,hani şu ölümsüz olanlardan, bana gücüm olduğunu söylemişti.Gücüm karşımdakinin zihnine girip en kötü anılarının bir canlandırmasını ona 'yaşatmak'tı(.Doğal olarak düşünce okumaya da sahibim,genel olarak bende 'zihin kontrolü' olduğunu söyledi).Gerekirse de onu zihninde küçük bir odaya kapatıp komalık olmasını sağlayabiliyormuşum da.Açıkçası o komalık dediği anda gözlerimden yaşlar gelmişti.Çünkü henüz on iki yaşımdayken biriyle çok kötü bir şekilde kavga etmiştim.Ama sadece saç baş daldığımızı hatırlıyorum.Sonrası boşluk gibi.Babamın söylediğine göre kendimden geçmişim.Ve kavga ettiğim kız da komalık olmuş.Bir kaç gün sonra da ölmüş.Bu asla tekrardan duymak istediğim bir anı değildi.Herkes bana bunun benim suçum olmadığını,onu komalık yapamayacağımı söylemişti.Fakat bunlar doğru değilmiş,onu öldüren 'cani' yaratık bendim.Fakat yine de kardeşlerimin söylediğini dinlemeli bu olayı geçmişte bırakmalıydım.Bu yüzden ayağa kalktım,üstümdeki kumları silkeledim ve kulübeme doğru yol aldım.Artık şu koma olayından da bahsetmeyeceğim adına da kendime söz verdim...