Kulübede diğer kardeşlerim gibi, tembel tembel oturmaktansa dışarı çıkıp spor yapmayı tercih ettim. Ama Cirit Sahası, inanın bana en son tercihimdi. Taa ki Ashley'i görene kadar. Artemis Avcısı olduğu için onunla dalga geçmeye bayılıyordum. Tuhaf bir tanışma anımız var aslında. Neyse, sırıtarak elinde tuttuğu ciriti işaret edip "Ne o? Oklardan sıkıldın da yeni bir spora mı başladın?"dedim. Ciriti iki eliyle sıkıca tutup gerilerken "Ne istiyorsun Seth?"dedi. Omuz silkip "Spor yapmaya gelmiştim. Ama seni görünce bunun çaylaklar için olduğunu fark ettim."dedim. Birşey demeden kısa bir koşu yapıp ciriti fırlattı. Cirit, nerdeyse 60 metre gitmişti ve yere çakılmıştı. Tamam, kabul ediyorum Ash iyi bir Artemis Avcısı ve iyi bir sporcuydu. Ama bunu ona söylemesemde olur. Hıhlayıp "Bu kadar mı? Paslanmışsın biraz sanki."diyip güldüm. Eline tekrar bir cirit aldı. Onu mızırak gibi kullanıp, beni şiş kebap yapacak sandım bir an. Ciriti elime tutuşturup "Eğer kendine bu kadar güveniyorsan sen yap."dedi. Sırıtmam tuhaf bir hal almıştı. Daha önce hiç cirit atmamıştım. Şimdi 'Lotus Çiçeğinin gücü adına!' diye bağırıp ciriti atmak istiyordum. Ama ne yazık ki yanımda hiç Lotus Çiçeği yoktu! Bay D.'ye söylesem bana bir tane getirir miydi acaba? Ashley beni dürtüp "Dünyadan Seth'e! Hadi, at bakalım ne kadar gidecek."dedi. Kahretsin, daha cirit tutmayı bile bilmiyordum ki. Ash'in az önceki pozisyonunu düşünüp ciridi bir mızırak gibi tuttum. Biraz tırsmaya başlamıştım. Ya cirit yanlışlıkla ayağıma düşseydi, ya birinin kafasını denk getirseydim, ya...