Olimpos Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Olimpos Rpg

Percy Jackson ve Olimposlular ile Olimpos Kahramanları serilerinden esinlenilerek oluşturulmuş, zirvedeki rpg forum sitesi.
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Drakonlarla Felekten Bir Gün Çalıyoruz!

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Lucianna Fackrell
Athena'nın Çocuğu/Kulübe Lideri
Athena'nın Çocuğu/Kulübe Lideri
Lucianna Fackrell


Mesaj Sayısı : 4356
Kayıt tarihi : 22/08/10

Drakonlarla Felekten Bir Gün Çalıyoruz! Empty
MesajKonu: Drakonlarla Felekten Bir Gün Çalıyoruz!   Drakonlarla Felekten Bir Gün Çalıyoruz! Icon_minitimeCuma Eyl. 24, 2010 10:16 am

32- Kampın girişinde canavarlarla mücadele edeceksin.
Mekan: Kampın Girişi-Thalia'nın ağacı

Katılacaklar: Lucy.

Güzelim tarih dersimin ortasında birden öğretmenin tam yanında saydam bir biçimde annem belirdi!

"Anne!" diye bağırarak ayağa sıçrayınca, tüm sınıf -öğretmen de dahil- bana deliymişim gibi bakmaya başladı.

"Of Lucy! Sisi unutma." Bilgelik Tanrıçası'nın azarına maruz kaldıktan sonra, öğretmenimden izin alarak -tamam, zihnini kontrol ederek!- sınıftan çıktım ve İris mesajıyla annem tekrar karşımda belirdi. Bana her zaman aynı şekilde bakıyordu: kınayan, hep daha fazlasını yapmamı isteyen... Ona son sınavların hepsinden 100 puan aldığımı söylesem de en ufak bir takdir alamayacağımı bildiğimden, ağzımı kapalı tutmaya karar verdim.

"Herşey yolunda mı? Stella ve Hedge nasıl? Ya diğer melezler?"

"Herkes iyi. Dün bir grup empusayla savaşırken yaralandığı için Stell odamızda dinleniyor. Koç da üzerine oturup yanlışlıkla kırdığım kavalı yerine bir yenisini almaya gitti. Ah, bir de Sherry yine ahırlardan kaçmış, bizim kampüsün çatısında şimdi. Ee kampta herşey yolunda mı peki?"

Annem sanki ona hava durumundan bahsetmişim gibi sıkıntıdan patlamamak için zor duruyordu. Son sorduğum soruya cevap vermek için hevesle ağzını açtı.

"Hayır. Buraya da onun için geldim zaten. Kampın sınırının öbür tarafını bir drakon ordusu bastı. Melezler giriş-çıkış yapamıyorlar, ejderhamız da onlarla uğraşmaktan yorgun düştü."

Pekala, annemin benden kapıdaki canavar yerine korumalık yapmam için kampa gelmemi istemesi aşağılayıcıydı ama ben her zaman ona layık bir evlat olacağıma dair, Styks Nehri üzerine yemin et-memiştim, şimdi uydurdum. Neyse, Tanrıça Athena'nın parmaklarını şıklatması üzerine kendimi bizim bir zamanlar Zeus kızı olan ağacımızın ve evcil, yaralı ejderhamızın yanında buldum. Karşımda... elliyi aşkın drakon vardı, annemin ordudan kastını şimdi anlıyordum.

Beni görünce sanırım komutanları olan bir tanesi sinirle tısladı. Onu hayal meyal hatırlıyordum, sanırım Stell ile Othyrs Dağı drakon katliamımızdan kaçmayı başaran azınlık gruptaydı. Ona pis pis sırıttıktan sonra sağ bilekliğimin kılıcım Nefesalan'a dönüşmesini sağladım. Kırmızı taşlı kolyemi de sol elime alarak, henüz ismini vermediğim kırmızı renkli mızrağıma dönüştürdüm.

Bu elektrikli mızrağı, Tanrı Ares'i düelloda yenerek kazanmıştım ve benim için çok değerliydi, kullanmadığım zamanlarda kolye halini alabilmesi için, Rose'un kiklop kardeşlerine bir servet ödemiştim! Elimden daha önce kurtulmayı başaran yılan kadın, onunla ölmeyi hak ediyordu. Birkaç saniye içinde elliye bir, savaşmaya başladık. Drakonlar benim için kolay lokmaydı ama aynanda -ve tek başıma- öldürme kapasitemin kaç olduğunu bilmiyordum. Öğrenmenin zamanı gelmişti.

Bir kılıç eğitmeniydim ama kendi eksikliğimi fark ettim: birinin arkamı kollamasına -bu kişi genellikle Stell oluyordu- o kadar alışmıştım ki, sırtımdan tam 3 hamle yedim. Büyük ihtimalle en sevdiğim yeşil tişörtümü bir daha giyemeyecektim çünkü delik deşik olmuştu. Yanımda portatif bir zırh taşımaya başlasam iyi olacaktı (!)

Yaklaşık 30 drakonu hakladıktan sonra, kendimi uçan tekme teknikleri konusunda iyice geliştirmiştim. Artık dayanacak gücümün kalmadığını hissettiğimden, son silahımı -yani kalkanım Aegis'i- ortaya çıkardım. Drakonlar dört bir tarafa kaçışmaya başladılar.

"Bir daha sakın Melez Tepesi'ne geleyim demeyin yoksa ben, Savaş Tanrıçası'nın kızı Lucianna, tekrar karşınıza çıkacağım!" diye bağırırken, kendimi iki bin yıl öncelerde yaşayan barbarlar gibi hissetmiştim. Sonuç olarak kampın refah ortamının tekrar sağlanmasını başarmış ve büyük ihtimalle yine annemin gözüne girememiştim. Beni tren istasyonuna bırakması için kamp görevlilerinden birini bulmak için yola koyuldum, 4 saat sonra Stell ile vizyona yeni girmiş olan bir filme gidecektik ve tüm gecemi kilolarca patlamış mısır yiyerek bozacağım midemle uğraşarak geçirecektim.

Yaşamak güzeldi, melez olmak da öyle. Sadece... savaşırken küpemin tekini düşürmüş ve bir daha bulamamıştım, o nedenle biraz moralim bozuktu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
A. Anna Bianca Sentius
Persephone'nin Çocuğu/Kulübe Lideri
Persephone'nin Çocuğu/Kulübe Lideri
A. Anna Bianca Sentius


Mesaj Sayısı : 2668
Kayıt tarihi : 25/08/10

Drakonlarla Felekten Bir Gün Çalıyoruz! Empty
MesajKonu: Geri: Drakonlarla Felekten Bir Gün Çalıyoruz!   Drakonlarla Felekten Bir Gün Çalıyoruz! Icon_minitimeC.tesi Ekim 23, 2010 10:01 pm

(Lucy devamı var mı??)
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Drakonlarla Felekten Bir Gün Çalıyoruz!
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Felekten(!) Bir Gün (60/1)
» Felekten(!) Bir Gün (60/2)
» Felekten(!) Bir Gün (60/3)
» Felekten(!) Bir Gün (60/4)

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Olimpos Rpg :: Melez Kampı :: Kampın Girişi-Thalia'nın Ağacı-
Buraya geçin: