Felekten(!) Bir Gün (60/1)

Sabah kalktım ve elimi yüzümü yıkadım. Daha sonra da üstümü değiştirdim ve dışarı çıkmaya hazırlandım. O sırada Mark da kalkmıştı. Ben de birlikte kahvaltıya gitmeyi önerdim. O da kabul etti ve Yemek Gazinosu'na doğru yürümeye başladık. Oraya vardığımızda daha çok az melez vardı. Bu yüzden sessiz sakin bir şekilde kahvaltıma başladım. Arada sırada yeni gelen arkadaşlarımla konuşuyordum, bu yüzden fazla hızlı yememeye özen gösterdim. Mark bana baktı ve sıkılmaya başladığının belirtilerini gösterdi. Ben de "Eğer yapacak işlerin varsa kalkabilirsin Mark, birazdan başkaları gelir zaten." dedim. O da bana onlarca defa teşekkür edip kalktı. Biraz sonra Ange geldi ve ona "Günaydın devrik liderim." dedim.

Yatağımdan sürülenerek çıktım,hemen üstümü giyindim.Evet,bugün bütün günümü kulübemde yatarak geçirmek istiyordum ama işte...Saçımı özensiz bir şekilde tarayıp odamdan çıktım,kulübe nerdeyse boşalmıştı.İiçimi çektim ve geç kalmamak için dua ederek yemek gazinosuna girdim.Masama oturdum ve yemeğimi yemek için elimi uzattığımda "Günaydın,devrik liderim." diyen sese döndüm.Aslında bakmama bile gerek kalmadan onun Teo olduğunu anlayabilirdim.Ona kötü kötü baktım ama sadece şakaydı.Aslında şaka olmasa bile onun güleceğini biliyordum.En sonunda pes ettim ve kahvaltımdan bir dilim alıp ağzıma götürdüm. "Sanada günaydın,hımm..." diye kötü bir sözcük düşünmeye başladım.Ama aklıma hiçbirşey gelmiyordu. "Minotor boynuzlu?Neyse,tamam günaydın." dedim saçmaladığımı farkederek.Teo'da büyük bir kahkaha atmıştı zaten.

Yine geç kalmıştım. İki gündür evdeki cipslerle kahvaltı yapıyordum artık mideme düzgün bir şeylerin girmesi gerekiyordu. Ama yinede geç kalabilmeyi başarmıştım. Hemen üstümü giyindim ve koşar adımlarla yemek gazinosuna girdim. Kulübemin masası doluydu ve ben gözlerimle diğer masalara baktım. O an Teo'nun yanının boş olduğunu görünce hemen oturdum. Yemeğimi almamıştım çünkü Teo'nun aç bir insan olduğunu biliyordum. Yanına gidince Teo direk yemeğinin birazını önüme koydu. Karşımda Ange'yi görünce gülümseyen bir yüzle '' Günaydın '' dedim.

Ange de Amy'ye günaydın dedikten sonra, onlar aralarında konuşmaya başladılar. İlk başlarda dinlemeye çalışsam da bir süre sonra istem dışı olarak sıkılmıştım. En son Ange Kamp Marketi'nden yeni aldığı ayakkabıyı tarif ediyordu. Ben de dayanamayıp "Heey, şöyle benim de katılabileceğim bir şeyler-" diyecektim ki birden ağzımdaki lokma boğazıma kaçtı ve şiddetli bir öksürük krizi geçirmeye başladım. Neyse ki Amy hemen su doldurdu, ben de onu içince biraz iyi oldum. Ama öksürmekten ciğerlerim ağrımıştı, gözlerim yaşarmıştı. Kendime gelmemi fırsat bilen Ange "Ah Teo, sana bir türlü görgü kurallarını öğretemedik gitti. Ağzında yemek varken konuşulmaz." dedi. Amy de kafasıyla onayladı ve "Ama Ange o zaman Teo hiç konuşmazdı ki, çünkü sürekli yemek yiyor." dedi. Ben art arda gelen bu ithamların ardından kalakaldım. "O kadar da yemiyorum ya, abartıyorsunuz bence." diye kendimi korumaya çalıştım.

İçimi çekip gülmemi basıtrmaya çalıştım. "Teo kaçıncı tabağındı bu? 2 ? 3 ?" diye sırayla sayacaktım ki Amy sözümü kesti. "4 oldu.Yani ben geldiğimden beri." diye konuyu aydınlattı.Teo kaşlarını çatıp gözlerini tabağına dikti.Muhtemelen kaç tabak yediğni hesaplamaya çalışıyordu. "Ama dilimler çok küçüktü!" en sonunda hesaplayamayınca kendini korumaya çalışmaya başladı.Göstermek ister gibi tabağında kalan küçük pizza parçasını ağzına atıp çiğnemeye başladı. Ağzındakileri yuttuğundan emin olunca kendimi tabağımı gösterip ona uzattım. "Benimkilerdende yemek istermisin?Hani dilimler küçüktü ya.
" diye alaycı bir tonda Teo'yla dalga geçmeye başladım.Teo kaşlarını çatıp Amy ve bana kötü kötü bakışlar fırlatınca Amy'lee ikimiz kahkahalarımızı tutamadan gülmeye başladık.Bu arada Teo tabağımdaki pizza dilimine kaçamak bakışlar fırlatıyordu.

Teo'yla dalga geçmek çok eğlenceliydi. En keyifli sabahlarımdan birini yaşıyordum ve çok mutluydum. Yemekhane bizim kahkalarımızla çınlıyordu. Teo'nun bakışlarına dayanamadım ve tabağımı önüne uzattım. O kadar fazla gülmüştüm ki artık iştahım kalmamıştı. Boşa gideceğine sevgilim yesin diye içimden geçirmiştim. Teo bundan çok memnundu ve bi çırpıda tabaktakileri bitirdi. Şimdi Ange'ye o bakışlardan atıyordu. Ange'nin ne yapacağını meraklı gözlerle bekliyordum.

Artık abartmaya başlamıştım, biliyorum. Ama kardeşimi ve sevgilimi gıcık etmek için yemeye devam etmiştim. Şimdi Ange'in bakışlarına karşılık veriyordum. Ama nedense kardeşim bana karışmayı bırakmıştı. Bir anda ciddileşti ve "Ben şişman ve sağlıksız bir abi istemiyorum. Eminim Amy de böyle bir erkek arkadaş istemiyordur. O yüzden şimdi kalkıyoruz, gidip üstümüze eşofmanlarımızı giyiyoruz ve seni sıkı bir spor turuna başlatıyoruz." dedi. Ben şok olmuştum, ama Amy "Haklısın Ange, bunun zamanı gelmişti. 15 dakika içinde Kano Gölü'nde buluşalım." dediği zaman daha da şaşırdım. Sadece omuzlarımı silktim ve "Pekala bu önerimsi dayatmanızı kabul ediyorum." dedim. Sonra hep birlikte ayağa kalktık. Ange ve ben kendi kulübemize gittik. Amy de Hermes kulübesine doğru yürüdü.

Buradaki Rp bitmiştir!