Ah,Afrodit kızları.Her zaman çılgınca şeyler yaparlar,aynı bizim gibi.Tırmanma Duvar'ına ikinci gelişimdi bu.Kardeşim Anna ile gitmiştik.Maalesef bir hafta boyunca yatakta kalmıştık.Yaralarımız ağır değildi aslında.Birkaç tane yanma izi ve yaralar.Ama herkesin içinde böyle görünmek istemiyorduk.Tipik Afrodit kızıydık işte.
Pembe ve gri olan Nike çantamın içine parfüm ve makyaj malzemeleri de olmak üzere elime geçen herşeyi koymuştum,Alex de öyle.Daha sonra Tırmanma Duvarı'na ilerlemeye başladık.Alex'le gülümsüyorduk,başımıza gelecekleri tam olarak bilmesekte tahmin edebiliyorduk.
"Korkuyor musun kardeşim? İstersen burada beni bekleye bilirsin. Bu iş çocuklara göre değil." dedim,pudrayı elime sürerken,ölüm ile karşı karşıyayken ellerimizin kaymasını istemezdik değil mi?
"Çocuklara göre değilse burada kalmalısın kardeşim."
Alex ile tırmanmaya başladığımızda içimden bir ürperti geçti.Bırakmalımıydık? Hadi ama,başlamıştık bile.Böyle düşünerek ilerlemeye başladım.Lavlardan kaçmaya çalışıyordum,ki bu gerçekten zordu çünkü lavlar heryerdeydi.Alex'e yandan bir bakış attım.Sürekli derin nefes alıyor,benim gibi lavlardan kaçmaya çalışırken düşmemeye de özen gösteriyordu.Düşmemeliydik çünkü en az üç metre ilerlemiştik.
Ben öndeydim ama şuan önde ya da geri de olmayı takmıyorduk,tek amacımız şu lanet duvardan sağlam bir şekilde çıkmaktı.Bu zordu çünkü Ares çocukları bile birkaç yarayla atlatabiliyordu.Bu durumda bizim ölmemiz bile bir ihtimaldi. 'Yine karşılaştırma yapıyorsun,Lara.Belki hiç yara yapmadan duvardan geçen ilk Afrodit kızı olarak tarihe adını yazdırırsın.' Bunları düşününce yüzüme bir gülümseme yayıldı.Ancak etrafa bakınca gülümsemem aniden yok oldu. "Yaşıyor musun?" diye sordum Alex'e nefes nefese.Yorulmuştum ve lavlar,bu sıcakta insanları daha fena terletiyordu.