Thanatos Tanrı
Mesaj Sayısı : 22 Kayıt tarihi : 30/05/11
| Konu: Spike Spiegel Salı Mayıs 31, 2011 5:27 am | |
| "Giovanni!" diye bağırıyordu çocuk usulca ama aynı zamanda acele isteğini vurgulayarak, "Hemen gelmelisin!" diye cümlesini tamamlarken önündeki garip şeye bakmaya devam ediyordu. Deniz kenarındaki büyük malikanenin çimlerinin üstünde bulduğu bu şey daha çok ince yılanların birbirine sarılmasından oluşmuş kıpırtılı bir kolye ucuna benziyordu. Ama o kesinlikle onun bir kolyeden daha fazlası olduğunu bilircesine meraklanıyor ve aynı zamanda ölesiye korkuyordu. Yılan en sevmediği hayvanlar arasındaydı, yılanlarla ilgili bir sürü kötü rüya görmüştü. Onun rüyaları biraz daha değişikti ve bundan kesinlikle nefret ederdi. Gözü bir an azgın dalgara kaymıştı ve o an Giovanni'nin o farketmeden yanında belirmesine yetmiş gibiydi. Biraz irkilmesine rağmen bozuntuya vermeden göstermek istediği için uzun süredir adamın başının etini yediği şeyi işaret etmişti. Ama parmağının gösterdiği yerde çimden başka bir şey olmaması onu şaşırtırken yaşlı uşağı hiç şaşırtmamış gibiydi. Beyaz bıyıkları ve sakallarının arasında usulca oynayan ağzıyla; "Yine uyanıkken rüya görüyorsunuz küçük efendi. Yemek masasını bırakıp buraya koşmamalıydım diye düşünüyorum." demişti. Aslında onun düşündüğü tek şey çocuğun onunla dalga geçtiğiydi. Şimdiye kadar çalıştığı her yerde şımarık çocuklar belirip ona çeşitli şakalar yapmışlardı, buysa sadece bir şey gördüğünü söyleyip onu işinden alıkoymakla uğraşıyordu. Bazen gerçekten uyanıkken uyuduğunu düşünüyordu. Yine de bu çocuğun sessizliğine karşı özel bir sevgi oluşmuştu içinde, yaşlı ellerini saçlarının arasında sakince gezdirip işine geri dönmek için malikaneye yöneldi usulca yaşlı uşak.
Çocuk, sinirlenmiş ve şaşkın bir şekilde o korktuğu yere doğru hızla bir adım atıp kolye ucunu gördüğü zemini tekmelemişti bir kaç kere. Gözünü anlık bir kaçırışında o saçmasalak yılanlar yok olmuştu ve Giovanni'ye yeniden rezil olmuş gibi hissediyordu kendini. 14 yaşında olması ve okula gitmemesine rağmen ansiklopediler dolusu bilgi ve kütüphaneler dolusu hayalgücü vardı. Ayrıca halisülasyonla gerçeği ayırabilecke kadar zekiydi elbette. Ailesi beş yıl önce yaşadığı malikanede ölmüştü ve o bunu hiç takmıyormuş gibi kendini toparlamış ve hızla düzenli bir hayat kurmuştu. İçinde elbette üzülüyordu, bu üzüntüsünü kapatmak için işte o engin hayalgücünün sınırlarını zorluyordu. Ailesinin varlığı onun için hala bu malikanede sürüyordu ve o hala kitap okurken annesinden dinliyormuş gibi hissediyordu. Onun için okuduğu ansiklopediler babasının küçükken önüne koydukları kadar eğlenceli ve büyüktü hala. Bunlar aklına geldiğinde ailesinin bıraktığı toprağa vurmayı bir anda bırakmış ve aynı Giovanni'nin adımları gibi adımlarla malikaneye yönelmişti. Babası olmasa da hala örnek alabileceği asil kişiler vardı yanında tabi ki...
Çimlerde duyduğu sürtünme sesiyle tekrar irkilip arkasını döndü. Seslerin hayalgücünden kaynaklanması kesinlikle olanaksızdı, şimdiye kadar rüyalarında dahil duymadığı tek şey seslerdi ve bu sesi çıkaran şey her neyse kesinlikle o yılanlı kolyenin sahibiydi. Arkasını tam olarak döndüğünde ilk olarak ne olduğunu farkedemese de kendini bir çift göğüse bakarken gördü. Tabi ki bir şeylerle kapatılmışlardı, ama zaten garip olan şey göğüsler değil üstlerindeki değişik pullardı. Gözlerini birazcık daha yukarı kaldırdığında o hareketli, sarmaş dolaş yılanlardan olan kolye ucunu görmüştü. Gerçekten sahibi bu göğüslerin de sahibiydi. Çok geçmeden içinde bulunduğu tehlikeyi anlamasıyla bir kaç adım geri doğru tökezlemiş, ve çekirgenin sıçrama olayındaki gibi o adımların sonunda kıçının üstüne düşmüştü. Gözleri yabancıyı aşağıdan süzmeye başlamıştı bile, gördüğü şeyler her ne kadar korkunç veya garip olsa da o süzmeye devam ediyordu. Merak onun doğasında vardı ve vücudunda bunun yüzünden oluşmuş onlarca yara vardı. Pullarla kaplı bir kuyruğu vardı ve kesinlikle bacağı yoktu, şaha kalkmış bir kobra gibi kuyruk belli bir yerden sonra güçlü kasların yardımıyla olabilecek şekilde dikleşmeye başlamış ve gövdeye dönüşmüştü. Aslında dev yılandan garip olan şey başlıyordu; yılan derisine çok benzeyen deri kasın bölgesinin üst kısmında kendini hafif pullu bir insan vücuduna bırakıyor ve zarif bir kadın karnından sonra kolyenin ucunun bulunduğu dolgun göğüsler geliyordu. Dudaklara baktığındaysa iki taraftan çıkmış, narin görünen dişler bedenin sarı-yeşil karşımı mat renginin aksine bembeyaz bir şekilde parlıyordu. Çocuğun dudaktan yukarıya bakmaktan korkmasını engelleyen şey de şimdi dualar ettiği ansiklopedik bilgisiydi. Böyle mitolojik bir varlığı elbette hatırlıyordu; "Gorgon'ların kraliçesi olan Medusa, gözlerine bakan insanları taş etme özelliğine ve muhteşem ok kullanma yeteneğine sahiptir. Her saç telinin bir yılan olmasının yanında belden aşağısı da bir yılanınkiyle aynıdır..." gibi garipçe devam eden ve pek önemsemediği bir tasvir şimdi hayatının kurtulmasını sağlamıştı belki de. Kulağına sürekli çatallı bir ses geliyordu, ama kadının konuşmadığına emindi. En azından kendisinin bilmediği bir dilde konuşmadığına... Yerdeki eline gelen ilk toprak yığınını avcuna alıp hızla yüzünün olduğunu düşündğiğ yere bakmadan fırlatıp kaçmaya başlamıştı. Çatallı ses, kısa, sinirden oluşan bir çığlık attıktan sonra yılan tarafı çimle sürtünmeye başlamıştı bile. Düşündüğü gibi Gorgon'u sinirlendirmişti ve ilk kez gördüğü bir şeyin hayal olmasını diliyordu. Sırtına yediği hızlı darbenin ardından yaşadığı hayal kırıklığı yerde yuvarlanmasına neden olmuştu. Toparlanmaya çalışacakken çatallı ses öfkeyle ismini fısıldamıştı. O an yapabileceği tek şeyi yaptı; güvendiği tek insanın adını, Giovanni'yi haykırdı korkuyla...
Bir kaç saniye içinde, bağırdığında kapattığı gözlerini açamadan bir cam kırılma sesi duymuştu. Ama kırılan şeyin sadece cam olmadığına emindi. Yaşlı uşak kaliteli bir ciple muhteşem cam tasarımlı garajın ön duvarını tamamen yıkarak sol tarafından çocuğa ve yılan kadına sürmeye başlamıştı. Çocuk gözlerini açtığında arabaya ve sürücüsüne kafasını dönmüş gorgon'un yüzüne baktı sadece. Biraz geri atladıktan çok kısa süre sonra araba sağ tarafından yılan kadına bütün hızıyla çarpmış ve onu ezdikten sonra arka tekerlekleriyle biraz geriye atmıştı. Durumu ve adamın düşüncelerini anlaması çocuğun hızla arabaya yönelmesini sağlamıştı. Arabaya yaklaştığında camlarının film çekilmiş olduklarını görmüştü, Giovanni'de gerçekten garip bir şeyler vardı. Ön koltukta yanına oturur oturmaz yaşlı adam ellerini yumruk yapıp sevinçle yukarı kaldırırken; "Yohoho! Uzun zamandır yapmıyordum." diye bağırmıştı. Bu yüksek sesli bağırışı bir kaç öksürük takip etse de gaza basmasını ve malikanenin bulunduğu yerin kapısını uçarak geçmesini engelleyememişti. Adam sonunda bu çocuğun gördüğü şeylerin gerçek olduğuna ölesiye sevinmişti, uzun süredir çocuktan çocuğa Tanrı çocukları aramak için uşaklık yapıyordu ve onun mesleğinde yaştan emeklilik diye bir şey yoktu. Pencereyi açıp bir sigara yakarken çocuğa dönüp; "O gördüğün Medusa değildi, sadece saçmasalak beceriksiz bir Gorgon'du o kadar. Ve tebrikler, herhangisalak bir Tanrı'nın gayrimeşru çocuğusun!" demişti. Çocuğun şaşkın bakışları yol boyunca devam etmiş ve hiçbir soru sorma eğilimi göstermemişti. Bu Givovanni için emekliliğin gelişiyken çocuk için gerçekten yeni bir hayatın başlangıcı olabilirdi. Yol boyunca soru gelmemiş ve Giovanni de bir kelime etmemişti, ağaçı geçtikten sonra çocuğun her şeyi öğreneceğini düşünüyordu. Yüzündeki neşeli gülümseme yol boyunca hiç eksik olmamıştı... | |
|
Athena Admin/Tanrıça/Kamp Müdiresi
Mesaj Sayısı : 5210 Kayıt tarihi : 16/08/10
| Konu: Geri: Spike Spiegel Salı Mayıs 31, 2011 6:52 am | |
| Rp puanı: 100, tebrikler.
/Admin. | |
|