Kampta okçuluk alanı diye bir yer olduğunu duydum. Gitmedim ama gitmeyi çok istiyordum. Bir gün boş bir zamanım vardı bende oraya gitmeye karar verdim. Hazırlandım ama ok ve yayım yoktu onun yerine gözlüğümdeki okları kullanmaya karar verdim ve onu yanıma aldım sadece. Dışarı çıktım ve oraya gitmeye başladım. Aslında orayı tam bilmiyordum ama bulmak zor olmadı. Artemis avcılarını takip etmem yetti tabi ki de. Beni oraya götürdüler. Ama elimde ok veya yay olmaması onları şaşırtmış gibiydi. Ama hiç umurumda değildi ne düşündükleri. Bir hedef tahtasının önüne geçtim ve yavaşça atmaya başladım okları. Hepsini on ikiden vuruyordum ama bir süre sonra sıkmaya başladı. Oklar da sınırsız olduğu için istediğimi yapabilirdim. Ama oklar zehirli olduğu için birinin eline düşmesi tehlikeli olabilirdi. Bunun için zehir seviyesini sıfıra ayarlamadım. Öyle atıyordum. Yani bu demek oluyordu ki bunlar önemsiz dart oklarından biraz daha tehlikeli bir şey değildi. O yüzden şu an pek önemsemiyordum. Harikaydı bu okları kullanmak. Ama artık sıkıntıdan şekiller yapıyordum gözlükle. Sonunda birini o kadar güçlendirdim ki dartın öbür tarafından çıktı ok. Delmişti tahtayı sadece basit bir oktu bu ama, artık gitme zamanım gelmişti bunun için kulübeye doğru koştum. Bu oklar harika ve bir o kadar da korkutucu ve tehlikeliydi bunları iyice öğrenmem gerekiyor.