Deamon... Oğlum.
Kasıntı bir şekilde de olsa gerçekleştirmiş olduğu reverans babasının gülümsemesini ortaya çıkarmış ve Daemon doğru bir şeyler yapıldığının farkına varmıştı. Ne kadar düşünce bakımından farklı ve fikir konusunda çakışsalarda karşısındaki tanrıyı büyük bir hayranlıkla izliyordu. Babasına karşı duyduğu inanılmaz saygıyla, ona bir şeyler söylemek veya babasını övmek istemişti fakat babası henüz ağzını yeni açmış olan Deamon'ı nazik bir el işaretiyle susturmuştu. Babasına karşı gelecek değildi, bu yüzden susup göz temasından çekinerek ayaklarını izledi. Bir çok melezin anne veya babası olan tanrı/tanrıçadan nefret etmesine bir anlam veremiyordu. Tamam, yaşamış oldukları süre boyunca her zaman yanında değillerdi fakat bu kendi çocuklarını korumadıkları anlamına gelmezdi. Bu sadece bir düşünceydi veya bu sadece bir karşılaştırmaydı. Babasının, küçüklüğünden beri kendisiyle ilgilendiğini ve sürekli konuştuğunu biliyor, duyuyordu. Ne zaman zorda olsa babasının sesinden destek almıştı. En zor anlarında hep babası yanında olmuştu. Fakat herkes tanrı Dionysos gibi olmayabilirdi. Bu yüzden bu konuyu hiçbir zaman hiçbir yerde açmayı düşünmemişti. Sonuç olarak büyük bir sevgi ve saygıyla bağlı olduğu babasından bir kaç cümle duymayı bekliyordu.
" Seni görmek çok güzel ve beni ziyaret etmende çok ince bir davranış. Şunu bilmeni isterim; senden asla utanmadım. Seninle hep gurur duydum. Bana yakışan bir evlat oldun hep fakat biliyorsun ki senin için macera yeni başlıyor. Hayatında ki önemli kırılganlıkların artık seni terketmiş bir sevgili gibi olmayacak, savaş anında kaybettiğin silah arkadaşın olacak. Kavga nedenin iki üç basit kıza hava atmak olmayacak, kafasını kopardığın canavarın sana verdiği gurur olacak. Bunu söylüyorum çünkü bu konu hiçde hafife alınacak bir konu değil. Senin gibi sakar bir insanın çok dikkatli olması gerekecektir. Çok dikkatli ol Deamon, çok dikkatli ol. "
Dedi ihtişamlı bir ses tonuyla karşısındaki Tanrı. Babasının kendi hakkında bu kadar çok şey bilmesi azıcıkta olsa ürkütücüydü. Demekki melez kampından önceki hayatındaki olaylarıda dikkate almıştı. Her ne kadar ürkütücü olduğunu düşünsede gurur duyulacak bir şeydi bu ve sıcak bir gülümsemeyle karşılık verdi babasına. Başını evet anlamında sallarken, babasıyla ilk konuşmasını gerçekleştirirken söze nasıl gireceğini kestirememişti. Heyecana müsait bir insan olduğundan ve heyecan yaptığında kekeleyen biri olduğundan önce derin derin nefes alıp sakinleşmeyi bekledi. Aralarındaki uzun bakışma, uzun sessizlik artık birinin konuşması gerektiğini gösteriyordu. En çok hoşlanmadığı şeylerden biri rahatsız edilmek ve etmek olduğu için bu konuşmayı ne kadar uzatmak istesede kısa tutması gerektiğini biliyordu.
" Tanrım..." Babasından duyduğu kahkaha hem susmasını hemde yüzünün kızarmasını sağlamıştı. Meraklı gözlerle babasına bakmasına rağmen bir açıklama duymayı beklemiyordu. Yine de babası " Baba demen yeterli, evlat." diyince babasının neye kahkaha bastığını anlamıştı. Yüzünde ki sıcak gülümsemeyi bozmadan konuya girebilmek için boğazını temziledi öksürerek. " Beni umursamanız elbetti ki hoşuma gidiyor ancak merak etmeyin babacığım, ben dikkatli biriyimdir ve sakarlığımın bana ayak bağı olacağını düşünmemekteyim. Kılıcımı elime aldığımda, emin olun ki eski Daemon' dan eser kalmıyor. Değişiyorum. Fakat bu ne kadar iyi bir şey şu anda bilmiyorum yine de beni güçlü kılan bu şeyi seviyorum. Bir Tanrı'yı meşgul etmek yakışı kalmaz, gitmem daha uygundur. Fakat belirtmem gerek ki sizi görmek ve sizinle yüzyüze konuşabilmekten dolayı müteşşekirim. Beni çağırdınız için de öyle. İzninizle babacığım." Dediğinde bütün konuşma boyunca yüzünden silinmemiş olan gülümsemeyi yavaşça yok etti. Babasının gülümseyip gidebileceğini işaret ettiğinde, reveransını tekrarladı ve melez kampına geri dönmek için yola koyuldu.