Sabah erkenden kuş sesleriyle uyanmıştım. Cumartesi sabahıydı ve içimden bir ses bugünün fazlasıyla maceralı geçeceğini söylüyordu. Hava da zaten çok sıcaktı. Aslında biraz dolaşmak ne kadar da güzel olurdu. Hemen dolabımın önüne geçerek kıyafet seçmeye başladım. Kısa bir short üstüne de en güzelinden bir t-shirt. Hemen kıyafetlerimi giydikten sonra hızlı adımlarla kulübemden çıktım. Nedense saçıma herhangi bir şey yapmama gerek yoktu. Her zaman dümdüzdü. Kulübemden çıkmış, kampta yürümeye başlamıştım. Kendime iyi bir macera arkadaşı bulmalıydım. Hatta kamptan bile kaçabilirdik. Kısa süre içinde aklıma gelen ilk kişi Alys olmuştu. Tanışalı henüz çok kısa süre olmasına rağmen onunla iyi anlaşıyorduk. Tamam, o bir Hades kızı bense Demeter kızıyım. Her şeyimiz zıttı. Zıt kutupların insanları bile olsak, bu sebepten olacak resmen birbirimizi çekiyorduk. Bu yüzden de benimle gezebilecek en uygun kişi oydu. Hemen Hades Kulübesi'nin oraya yönelerek kapıyı çaldım. Kısa bir bekleyiş ve ardından kapıdan Alys çıktı. Ne kadar da sevinmiştim. ''Selam Alys.'' Alys gülümseyerek karşılık verdi. ''Selam Charls. Buraya niye geldin ki?'' dedi. ''Sıkıntı desek... Kulübemde canım çok sıkıldı, biraz gezebiliriz diye düşündüm.'' dedim ve ardından Alys'in cevabını bekledim. ''Ne kadar iyi olur. Ama biliyorsun ki, kamp dışında gezmek tercihimdir. Nereye gidiyoruz peki?'' dedi. İnşallah iyi bir yere gideriz der gibi bir bakış attı Alys. ''Las Vegas'dan iyisi var mı? Bence çok eğleniriz. Ne dersin?'' dedim. ''Tabii ki evet derim. Hemen çantamı alıp geliyorum.'' Kısa süreli olarak kapıda beklemeye başladım. Çok kısa süre içinde Alys dışarı çıkmıştı. İlk gideceğimiz yer beliydi. Doğru pegasus ahırlarına gidiyorduk.
Tulpar'ı görünce çok sevinmiştim. Hemen cebimden birkaç küp şeker çıkarak Tulpar'a uzatırken, Alys'de kendi pegasusu Elmas ile ilgileniyordu. Pegasuslarımızı alarak hemen ahırdan çıktık. Kısa süre içinde tamamen özgür olacaktık.