Sabah kalktığımda ilk önce nerede olduğumu anlayamadım,ama sonra nerede olduğumu ve başıma neler geldiğini hatırladım.Melez Kampı isimli tuhaf bir yerdeydim.Kalktığım gibi üstümü değiştim ve kulübeden çıktım.Kampta dünyada olabileceğim en huzurlu yerin yani bir ormanın olduğunu duymuştum.Oraya gitmek için can atıyordum,kampta biraz ilerleyince ağaçların sıklaştığı bir alan gördüm.Burayı nasıl fark etmemiştim,koşa koşa ormana daldım.Ormandaki ağaçlar çok yaşlı ve büyüktü.Biraz ilerleyince açık çimenlik bir alana geldim,burası harika görünüyordu.Yavaşça yere oturdum ve gözlerimi kapadım.Ormanda böyle düşünmek en sevdiğim şeydi.Kuşların sık cıvıltıları,cırcır böceklerinin sesleri,yaprak hışırdamaları ve dal kırılma sesleri.Bu sesler bana huzur veriyor beni adeta içine çekiyordu.Kampa geleli yaklaşık bir hafta olmuştu,o geldiğimde ki şaşkınlık yerini bu yeni dünyaya alışıp güçlenme isteğine bırakmıştı.Orman çok güzeldi,buraya daha sık gelmeliyim diye düşündüm.O sırada oturduğum çimenlere koydum başımı.Böyle çok daha rahattım,o sırada kendimden geçiverdim.
Yanağıma değen yoğun su damlalarıyla uyandım.Gözlerimi açtığımda ıslak çimlerin üzerinde,bardaktan boşanırcasına yağan yağmurun altında yattığımı fark ettim.Hemen kalktım ve kampa doğru koşmaya başladım.Saatin kaç olduğunu bilmiyordum.Daha hızlı koştum ve sonunda kamp alanına girdim.Kamp boş görünüyordu,kampı ezberlemiştim.Zorlanmadan kısa sürede Demeter kulübesine geldim.Yatağıma oturdum.Bu güzel ormana daha sık gitmeliydim.