Bir yaz sabahı her zamanki gibi plaja gitmiştim.Arkadaşlarımla beraber denize girip,yüzecektik.Oyunlar oynayacak,yemekler yiyecek ve tekrar eve dönecektik.Ama işler planladığım gibi gitmedi.
Sabahleyin kalkarak annemle günaydınlaştım.Annem de bana günaydın dedi.Ama sesi her zamankinden soğuktu.İçeri girip:
"Ben plaja gidiyorum.Kahvaltıyı hemen alabilir miyim?" annem tahminimden daha fazla tepki verdi.
"Ne?Bugün de mi?Evde otur biraz!"
"Ama anne..Söz verdim."
"Bugün olmaz!" diye bağırarak önüme sinirle kornfleks tabağını fırlattı.Her yer süt olmuştu.
Bir kez daha bağırarak:
"Evde otur!Ben işe gidiyorum!" dedi.Ardından kapıyı sinirle kapattı.Camdan baktım.Siyah jipiyle sanırım vitesi 200'e takmıştı.Hızlı bir şekilde ilerledi.
Arabayla annem gidince ben de kornflaksimi çöpe attım ve yıkadım.Masayı da sildim.Böyle bir şey olamazdı.Hiç bir zaman bu kadar sinirli olmamıştı hele bana karşı...
Ama ben onu dinlemeyecektim ve plaja gidecektim.Daha dün yeni mayo almıştım ve onunla hava atmak üzere onu giydim.Plaj çantamı kaptığım gibi yola çıktım.
Yolda en iyi arkadaşım Saldano'yu gördüm.Bana bakarak:
"Ben bugün gelemiyorum.Sen git plaja belki başkaları gelir." dedi.Ben de:
"Peki ama yarın gel." dedim.Onayladı.
Plaj yoluna koşa koşa gidiyordum.Plaja vardığımda ise...
Kimse yoktu!Saat 12 olmuştu ama hiç kimse ortalıkta görünmüyordu!Ben de belki işleri vardır diye düşündüm ama işleri can kurtarmak olan cankurtaranlar,işleri sosis satmak olan sosisçiler bile ortalıkta yoktu.Güneş tam tepedeydi.Gün yakıyordu.
Kimseyi beklemeden üstümü çıkardım ve yeni mayomla denize atladım.Güneşin kavurucu soğuğunda başımı soğuk denize sokmak beni rahatlatmıştı.Daldım,çıktım,yüzdüm.İnsan tek başına da eğlenebilirmiş.
Denizden çıkınca sosisçi olmadığı için evden getirdiğim çikolataları atıştırdım.Biraz da denizden su içip,çimenlere yattım.Plaja hala kimse gelmemişti ama bu eğlenceden sonra dert etmiyordum.
Bir süre sonra tekrar girdim.O sırada bana doğru gelen bir şey gördüm.Bir hayvan insan!!Çığlıklar attım.Üstüme doğru geliyordu.Dokuz başlı bir şeydi.Ayrıca efsanevi olduğu öne sürülen bir bataklıktan çıkmıştı.Bu bataklık hemen plajın yanındaydı.
Dokuz başlı bir canavardı.İğrenç bir koku yayıyordu.Denize doğru ilerlerken hemen denizden çıkarak çantamı kaptım.Islak ıslak koşmaya başladım.Çantamı kokuyu önlemesi üzerine kalkan olarak kullandım.Çantamdan çıkardığım tokayla da uzun saçlarımın hızımı kesmesini önlemek için saçımı bağladım.
Arkama baktığımda yaratık bana yaklaşıyordu.Birden önüme bir ağaç çıktı ve ağacın arkasına saklandım.O sırada yaratık ağaca çarptı ve çarpmadan öne bir ses duyuldu "Hidra!"
Bu canavarın adı hidra olmalıydı.
Ağaca çarpınca yaratık parçalandı.Ağaç 700 yıllıktı.Yaratığı parçalaması normaldi.
Ama yaratık tekrar birleşerek üstüme gelmeye başladı.Tekrar çantamı kokuya siper yaparak koştum.O sırada önümde bir kılıç belirdi.Kılıcı alarak canavara attım.Canavar tekrar "Hidra!!" sesi çıkardı ama bu sefer kanlar akıyordu her tarafından.
Tam canavarın yanına gidecekken bir şimşek çaktı ve kendimi evimde buldum.Annem bana bakıyordu.
"Gitme dedim sana gitme!" dedi ve ağlamaya başladı.Ben de:
"Neler olduğunu biliyor musun?" diye sordum.Hala ağlıyordu:
"Sen bir melezsin!Baban bir tanrı!" diyerek ağladı.
Ben şaşırmıştım.Annem bana bakarak:
"Bugün gitmeseydin,bir yılımız daha olacaktı.Şimdi git ve eşyalarını topla." dedi.
Odama çıktım ve kıyafetlerimi bir bavula koydum.Aşağıya indiğimde annem:
"Kampa gidiyorsun!" dedi.Anneme sarıldım ve ardından bir şimşek çaktı.Kamptaydım..