Sabah kalktığımda her zaman ki gibi içimde bir sıkıntı vardı ve bunu atmanın tek yolu olan kumsal + güneş + kitap üçlemesini gerçekleştirmek üzere hazırlanıp plaja gittim. Plajda hiç beklemediğim biri oturmuş güneşleniyordu."Eniştecim sen buralara da gelir miydin hiç?" diye sordum. "Uzun zamandır ilk defa." "Haftada 3 kere falan gelirim." "Bazılarının daha önemli işleri var.Tek dertleri güneşlenmek değil" 'Bana laf sokmak gibi mi?' diye geçirdim ama istediğim son şey eniştemle tartışmaktı. "Benim tek işim bu değil labirenti hatırla." "Öyle korkulu anlarda herkes kahraman olur." "Ya, öyle mi? Sana cesaretimi kanıtlayacağım." "Nasıl?" dedi."Şey tırmanma duvarı ilk bitiren kazanır." dedim."Tamam. Ama bu halde gidemeyiz yarım saat sonra orada buluşalım." dedi."Peki."
Artık kendimi kanıtlamaya çalışmaktan vaz geçmeliydim. Çoğu melez, Afrodit kulübesinin bir avuç güzel-salak-kendini beğenmiş melezlerden oluştuğunu düşünüyordu. 'Düşünsünler' diyordum kendi kendime, 'Kendini kanıtlamak zorunda değilsin' ama olmuyordu işte. Sabah sabah eniştem de gayet güzel sinirlerimi bozmuştu. Kulübeme hazırlanmaya giderken 'Bu son, son defa kendini kanıtlamaya çalışacaksın' diye mırıldandım kendi kendime. Tekrar üstümü değiştirip tırmanma duvarına gittim. Eniştem beni bekliyordu.