Arkamdan gelen sesle irkildim ve o tarafa döndüm. Karşımda çok güzel bir kadın duruyordu. Elbisesi bende huzur uyandırmıştı. Zeus gerçekten güzel bir eşe sahipti anlaşılan. Ona gülümsedim ve Damon'un konuşmasını bekledim. Bana bakışları biraz gergin görünüyordu. Bu yüzden Hera'ya döndüm ve "Merhaba Tanrıçam. Sizinle tanışmak benim için büyük bir onur doğrusu. Hakkınızda çok şey duydum, ayrıca dünyadaki en önemli şeylerden biri olan Tanrıçası olmanız bende merak duygusu uyandırıyordu." dedim. Hera bana ışıltılı bir şekilde gülümseyip "İltifatların çok güzel Apollon oğlu. Umarım huyun baban gibi değildir de yakışıklılığınla kızları kullanmaya çalışmazsın." dedi. Ben de sessiz kalmayı seçtim ve bu sırada Hera'nın ilgisi Damon'a çevrilmiş oldu. Oğlunun konuşmasını istiyordu sanırım. Bu yüzden "Hoşgeldin oğlum. Seni bu kadar kısa sürede görmek gerçekten harika. Theodor seni buraya getirdiği için çok mutlu oldum." dedi. Damon hala stresli görünüyordu. Belki de benim yüzümden böyledir diye düşünerek "Önemli değil Tanrıçam, benim yerimde kim olsa böyle yapardı. Şimdi sizi biraz baş başa bırakma zamanı sanırım. Damon seni Paris'in yanında bekliyor olacağım. İyi eğlenceler." dedim. Damon kafasını salladı, Hera da elini. Ben de Paris'in yanına gitme amacıyla yürümeye başladım. Yaptığım şey beni gerçekten iyi hissettirmişti. "Umarım iyi anlaşırlar." diye içimden geçirdim.