1- Tanrı/Tanrıça ebeveyninle ilk karşılaşmanızın rpsini yaz.
Mekan: Empire State Binası/Olimpos
Katılacaklar: Sadece sen.
(Ebeveynin olan Tanrı sitede varsa, kendisinden sana katılmasını isteyebilir, birlikte rp yapabilirsiniz.)
14- Tanrı ebeveynin tarafından sana bir sihirli eşya verilmesiyle ilgili rp yazacaksın.
Mekan: İstediğin yer
Katılacaklar: Sen ve ebeveynin.
(Ebeveynin oyunda olan bir karakterse, sana eşlik etmesini isteyebilirsin. Rp bittikten sonra sihirli eşyanın profilinde görünmesi için 'karakter' kategorisinden mesaj yaz.)
Bunun gerçek olamayacak kadar tuhaf olduğunu biliyordu ama Drake, Zeus'un oğluydu. Ona ne kadar inanılmaz gelirse gelsin babası tüm tanrıların kralı olan adamdı ve bunca yıl onu bir kere bile görmemiş olmasının nedeni, bu Yunan mitolojisinin saçmalıklarıydı. Drake ondan aldığı bir çağrı üzerine atlayıp Empire State Binası'na gelmiş ve orada görevliyle yaptığı kısa bir tartışmanın ardından 600. kata çıkarak Olimpos Şehri'ne adım atmıştı. Olimpos gerçekten de mükemmel ve tanrısal bir şehirdi ama şimdi onu asıl heyecanlandıran şey, babasıyla tanışacak olmasıydı. Babasının onu nasıl karşılayacağını da babasına karşı nasıl davranması gerektiğini de bilmiyordu ama bunları kısa bir zaman sonra öğreneceğinden emindi. Drake titrek bir nefes aldıktan sonra boğazını temizleyerek cesaretini topladı ve Tanrılar Konseyi olduğunu tahmin ettiği devasa yapıya doğru ilerlemeye koyuldu. Konsey salonundan içeri girdiğinde, karşısında devasa büyüklükte 12 tane taht buldu. Tahtların yalnızca en merkezde olanı doluydu. Tüm Olimpos tanrıları içeride olmadığı için kendini şanslı hisseden Drake aceleyle babası Zeus'un önüne doğru yürüyük saygıyla eğildi ve sonra da "Tanrı Zeus." dedi. Babası hiçbir olumlu tepki vermedi fakat ona "Ayağa kalkabilirsin." deme nezaketinde bulundu. Drake'e göre bu pek de kötü bir başlangıç sayılmazdı. Ayağa kalkıp kendinden emin bir şekilde gözlerini babasınınkilerle buluşturdu ve onun söyleyeceklerini beklemeye başladı. Sonuçta onu buraya çağıran kişi babasıydı ve bu da konuşacak kişinin Zeus olması gerektiğini düşünmesini sağlıyordu. Tanrı Zeus oğlunun aklından geçenleri duymuş gibi -ki gerçekten de duymuş olabilirdi- tam Drake bu şekilde düşünürken sözlerine başlayarak "Hoş geldin oğlum. Eminim seni neden buraya çağırdığımı öğrenmek istiyorsundur." dedi. Drake olumlu anlamda başını salladıktan sonra "Evet, Tanrı Zeus." cevabını verdi. Tanrı Zeus, Drake'in şok falan geçirmediğinden emin olduktan sonra ondaki bu sakinliğin doğasından kaynaklandığına kanaat getirmiş gibi konuşmaya başladı. "Kendinle ve hayatınla ilgili tüm gerçekleri artık öğrendiğin için, hayatının bundan sonrası çok daha zor olacak. Öncelikle sana bir tavsiye vermek istiyorum. Her melezin bir ölümcül hatası vardır ve senin hatan, çabuk sinirlenmen ve kırıcı olman. Bunu değiştirmek için elinden geleni yapmalısın." dedi. Drake üzgün bir şekilde babasının sözlerini onayladıktan sonra, "Bunu ben de biliyorum ve değiştirmek için gerçekten ne gerekiyorsa yapacağım." diye kendi düşüncesini dile getirdi. Babası tatmin olmuş bir şekilde başını salladıktan sonra "Bir mesele daha var." diyerek anlatmaya koyuldu. "Melez olduğunu öğrenmen çok çalkantılı bir zamana denk geldiği için can güvenliğin normalde olması gerekenden daha fazla tehlikede. Patlak veren gigant savaşı nedeniyle ben de seni pek fazla koruyamayacağım. Kendi kendini koruyabilmek için en kısa zamanda bir savaş aletini kullanmayı öğrenmelisin." dedi.
Drake babasının verdiği talimatlara elinden geldiğince uyacağını biliyordu ama bunlardan önce kendine bir savaş aleti edinmesi gerektiğinin de farkındaydı. Aslında onun zaten bir kılıcı vardı ama kullanmayı bildiğini söyleyemezdi. Belki de yapması gereken şey gidip kamptaki dersliklerin birinden ders almaktı. Tanrı Zeus ona söyleyeceklerinin bitmediğini belli etmek istercesine bakınca Drake de merakla tekrar babasına döndü ve onu dinlemeye koyuldu. "Sana sihirli bir eşya vermemi ister misin?" diye soran babasına çarpık bir gülümseme eşliğinde "Elbette." yanıtını verdi. Tanrı Zeus ihtişamlı bir şekilde sağ elini havaya kaldırarak Yunanca birkaç söz mırıldandı ve elinde bir saatin oluşmasını sağladı. Drake burun kıvırmamak için kendini zor tutarak "Güzel saat. Teşekkür ederim." dedi. Sözleri Tanrı Zeus'un az da olsa gülümsemesini sağlamıştı. Tanrıların Tanrısı saatin üzerindeki bir tuşa basarak onun büyük bir kalkan şeklini almasını sağlarken Drake olanları hayretle izledi. Zeus, kalkanı oğluna uzatarak "Bu saati her zaman bileğinde taşı ve bir tehlikeyle karşılaştığında onu kalkan haline getir." dedi. Drake mahçubiyetle gülümsedikten sonra tekrar saygıyla babasının önünde eğildi ve "Teşekkür ederim baba." dedi. Tanrı Zeus'un işareti üzerine gözlerini kapattı ve etrafında ansızın bir kasırganın oluştuğunu hissetti. Telaşla gözlerini açtığında kendini kamp meydanında, bir sürü meraklı gözün arasında buldu. Suratında çarpık bir gülümsemeyle, bileğindeki havalı saati inceledi ve babasına söz verdiği gibi kendini kılıç kullanmakta geliştirmek için, dersliklerin bulunduğu alanın yolunu tuttu.