Olimpos Rpg Percy Jackson ve Olimposlular ile Olimpos Kahramanları serilerinden esinlenilerek oluşturulmuş, zirvedeki rpg forum sitesi. |
|
| Mor Işığın Arkasındaki Gerçek | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
Mantalon Soluric Hekate'nin Çocuğu/Kulübe Lideri
Mesaj Sayısı : 97 Kayıt tarihi : 05/02/11
| Konu: Mor Işığın Arkasındaki Gerçek Ptsi Mayıs 16, 2011 3:08 am | |
| "Ne kadar büyü dolu bir gün, değil mi kardeşim," sorusunu sorduğum zaman odasından çıkan kardeşim biraz olsun şaşırmıştı. Odasına bakacak şekilde salondaki koltuklardan birine oturmuştum. Şaşkınlığı aniden sönerek yerini sade bir surata bırakmıştı. Yüzümde hafif şeytani bir gülümseme vardı. Kulübenin lambaları mor renkte yanıyordu. Diğer kardeşlerimin kulübeden ayrılmalarını beklemiştim. Dünkü olaydan sonra kardeşlerimin büyü güçlerini bir bir inceledim. "Ayağını kaydırmak için yalnış kişiyi seçtin." Gözleri yavaş yavaş açılmıştı. Bir açıklama beklediğimi, yüzümde bir kızgınlık olması gerektiğini düşündüğünü tahmin edebiliyordum. Yavaşça ayağa kalktım. Ellerimi cebime koydum. Hava moleküllerinin etrafımda döndüğünü hissetmeye başladım. Kulübenin içindeki eşyalar hava akımının etkisiyle hafifçe titriyordu. Kardeşim şaşkın bakışlarını takınmıştı yine. Aniden olduğum yerden kayboldum. İlüzyonumu başarıyla yerine getirmiştim. Aniden kulağının yanında belirdim. "Öyle değil mi?" | |
| | | Mnemosyne Titan
Mesaj Sayısı : 238 Kayıt tarihi : 20/04/11
| Konu: Geri: Mor Işığın Arkasındaki Gerçek Ptsi Mayıs 16, 2011 8:54 am | |
| Ah, ne yaptığını sanıyordu bu çocuk? Beni bir iki büyüyle korkutabileceğini mi sanıyordu? Yüzümde hala o şaşkın ifadeyle "Korkarım neden bahsettiğini bilmiyorum Lon. Halüsinasyon falan gördün herhalde sen?" deyip sinir bozucu bir kahkaha attım. Lon'un yüzündeki ifadede hiçbir değişme olmadı ama etraftaki eşyalar daha da titremeye başladılar. Tabii ki suçumu itiraf etmekten korkmuyordum ama Lon'u biraz daha sinir etmek uğruna, her şeyden habersiz küçük kız numarası yapabilirdim.
Ortamı biraz daha hareketlendirmek için "Ve çok büyü dolu bir akşam olduğu konusunda haklısın abicik." dedim. Normalde kimseye abicik fala demezdim ama maksat ortam biraz hareketlensin, değil mi? | |
| | | Mantalon Soluric Hekate'nin Çocuğu/Kulübe Lideri
Mesaj Sayısı : 97 Kayıt tarihi : 05/02/11
| Konu: Geri: Mor Işığın Arkasındaki Gerçek Perş. Mayıs 19, 2011 6:07 am | |
| Birden hava akımını daha da güçlendirdim. Mor ışık daha da güçlenmişti. Enerjimin bütün kulübeye dağıldığını hissedebiliyordum. Benimle dalga geçiyordu. Ufak numaralarla beni alt edeceğini sanıyordu. İlüzyon oyunlarımdan birini ileri sürmenin vakti gelmişti. Sopamı yere vurduğum anda kampın içinde bir yerdeydik. Joel bir taşın üzerinde gökyüzüne bakıyordu. Kopyam çalıların arkasında, elinde bir hamburgerle yürüyordu. Kardeşimin yüz ifadesi gördüğü manzara karşısında değişmemişti. Joel birden irkildi. Arkasında hareket eden çalılara bakarak elini cebine götürmüştü. "Evet kardeşim. Otursana. Birlikte bu güzel kısa filmi izleyelim," dedikten sonra yanımızda bir bank belirdi. Banka oturarak kopyamın elinde hamburgerle Joel'e doğru gittiğini gördüm. Kardeşim çekinerek de olsa banka oturmuştu. Kopyam Joel'e elini uzatmıştı. Merhabalaşıyorlardı. Onlardan uzak olduğumuz için sesleri buraya kadar gelmiyordu. "Ne dediklerini öğrenmek ister misin kardeşim," diye sordum. Oyunu konuşmamaktan yana kullandı. Kopyam taşın üzerine oturmuş, hamburgeri hızlıca midesine indiriyordu. Joel ona şaşkın bakışlarla bakıyordu. Kardeşim oflayarak sıkıldığını söylüyordu. "Daha bitmedi. Önümüzde uzun bir gün var." Ona nasıl bir kızın ayağını kaydırdığını göstermek istiyordum. | |
| | | Mnemosyne Titan
Mesaj Sayısı : 238 Kayıt tarihi : 20/04/11
| Konu: Geri: Mor Işığın Arkasındaki Gerçek Perş. Mayıs 19, 2011 8:51 am | |
| Off. Hayatımda bundan daha sıkıcı bir şey izlememiştim. Gerçekten de Lon haklıydı. Önümüzde uzun bir gün vardı. Ve bütün gün bu filmi izleyeceksek günümüz -düzeltiyorum, günüm- işkence gibi geçecekti. Lon niye bana bunları izletiyordu ki? Daha zavallı bir 'gününü gösterme' numarası görmemiştim. Yoksa kızın nasıl iyilik meleği biri olduğunu ve benim de 'insan şeytan' olarak onun ayağını kaydırdığım için duygulandırmaya mı çalışıyordu ben? Öyleyse bu çabası hiçbir işe yaramazdı. O kızın ayağını kaydırdığım için zerre kadar pişmanlık duymuyordum ve yine olsa yine yapardım. Bu erkekler neden bu kadar aptal oluyordu ki? O kızın ne mal olduğunu gördüğüm anda anlamıştım ben. Gerçekten de o kız hiç de iyi biri değildi ve korkarım Lon, o kurnaz kızların erkeklere yaptığı 'büyülerden' birine kapılmıştı bile.
Bu arada Lon'un ilizyonu devam ediyordu ama ben onu görmeyen gözlerle izliyordum. Aklım fikrim Lon'u bu kızın büyüsünden nasıl kurtarabileceğimde idi. O kız kurnaz olmasının yanı sıra, hiç de sıradan bir kız gibi görünmemişti gözüme. Onda az da olsa bir büyü gücü hissetmiştim.
Masum kız maskemi indirip sinir bozucu kız maskemi taktım. "Bütün bunlar bana hiçbir anlam ifade etmiyor. Sizin pek bir romantik anlarınızı izlemek kadar sıkıcı bir şey yoktur herhalde. Ciddiyim. Keşke o kızın ayağını taktırmak yerine kırsaydım." dedim. Eh, bu son cümlemden sonra Mantalon'un sinirlenmemesi gibi bir olasılık yoktu.
| |
| | | Mantalon Soluric Hekate'nin Çocuğu/Kulübe Lideri
Mesaj Sayısı : 97 Kayıt tarihi : 05/02/11
| Konu: Geri: Mor Işığın Arkasındaki Gerçek Cuma Mayıs 20, 2011 5:14 am | |
| "Mantalon." Üstündeki beyaz kıyafetiyle yanımda duruyordu. "Efendim, Mantalight." Mantalight her zamanki ciddiyetini koruyordu. Zoe'nun görmemesi onun için iyiydi. "Amacın ne?" Mantalight'dan daha önce böyle bir soru duymamıştım. Her seferinde gelip bana olayları farklı şekillerde çözmemi söylerdi. Bu sefer bilmiyormuş gibi davranıyordu. "Amacım Joel'i niye kulübeye davet ettiğimi anlamasını sağlamak. Ama tavırlarından anladığım üzere yaptığından hiç de pişman değil. Ne yaparsam yapayım Joel'e karşı olan düşüncelerini değiştiremeyeceğim. En azından denemiş oldum. Bakarsın ilerleyen zamanlarda fikri değişir," diyerek bulunduğumuz mekanı değiştirdim. Kulübemizin önüne gelmiştik. Kopyamla Joel kendi kulübelerine doğru gidiyordu. Joel birden arkasını dönüp kopyama kulübe hakkında bilgi vermesini rica etti. Kopyam içeri gelmesini işaret etti. Kulübeye girdiklerinde ilüzyon son buldu. Şimdi kulübenin salonundaki koltukların birinde yan yana oturuyorduk. Zoe kulübede olduğumuzu anlayınca yanımdan kalktı ve bana bakmadan kulübenin kapısına doğru yöneldi. "Gereksiz. Güçlerini boş işlere harcıyorsun. Daha yeni tanıştığın birini neden bu kadar önemsiyorsun," diyerek devam etmişti Mantalight. Sorunun cevabı açık ve netti. "Çünkü onun iyi olduğunu biliyorum. Onda hafif de olsa bir büyü gücü hissettim. Ayrıca daha yeni tanıştım diye onu kimseye ezdirecek değilim." Bu sözü söylerken ses tellerim titreşmişti. Zoe kapıdan çıkmadan önce bu sözlerimi duymuş olmalıydı. Mantalight yavaşça kayboldu. Kimse kalmamıştı. Artık biraz olsun kafamı dinleyebilirdim. | |
| | | | Mor Işığın Arkasındaki Gerçek | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|