Kestane ile kampa geldiğimde doğruca Demeter kulübesine gittik. İlk önce tek düşündüğüm şuydu”Ne yapacağım!Ya beni dışlarlarsa!Bunca yıldır kayıp olan annem Demeter miydi?”Bunlar aklımdayken o kadar sıkıntıya girmişim ki kulübeye girdiğimde alnımdan ter damlıyordu.Kulübenin içine adımımı attım.İçeride bir kız yatağı düzeltmekle meşguldü.Kestane hafifçe öksürdü.Kız arkasını döndü ve yüzüne bir gülümseme yayıldı.”Merhaba ben Charleene .Sen yeni kız olmalısın.”dedi.İlk girdiğimdeki halimden eser kalmamıştı.O kadar sevinmiştim ki ağlayabilirdim.Ayrıca kampın korkunç bir yer olacağını sanmıştım ama kulübeye ilk girdiğimde buraya ait olduğumu hemen anlamıştım.
Charleene’nin gösterdiği yatağa oturdum.Yatak sert olmasına rağmen sıcak ve davetkardı .Yataktan kalkıp kulübenin dışına çıktım.Dışarıda yürüyen biri bana doğru geldi.O kadar afallamıştım ki ne diyeceğimi bilemedim.Kız gülümseyerek ”Ben Katherina.Nyks kızıyım.Senin geleceğini Kestane söylemişti “dedi.Ben de kıza “Ben Melanie “dedim."Demeter kızısın değil mi?Baban var mı?" diye sordu.Birden hüzünlendim"Hayır babam yok.Yurtta büyüdüm."Söylediklerim bana bile saçma geliyordu açıkçası ama annemin beni sahiplenmesiyle çok heyecanlanmıştım.Yüzünde anlayışlı bir gülümseme belirdi.Bunun ardından söyledikleri ise beni şaşırttı."Eh demek ki benim gibisin.Ben de babamı tanıyamadım."O sırada Charleene de yanımıza geldi.”Merhaba Katherina ben de tam Melanie’yi Pegasus ahırlarına götürüyordum”dedi.Hadi canım pegasus mu demişti.Emin olmak için biraz beklemem gerekti.Sonra nasıl bir hareket yaptım bilmiyorum ama ikiside bana öylece bakakaldı.Oldum olası hayvanları sevmişimdir ama pegasusları sadece mitolojik öykülerde duymuştum.Gerçeğini hiç görmemiştim.O kadar heyecanlanmıştım ki Charleene’ nin eline asılarak “Hadi gidelim çabuk” diye tepinmeye başladım.Charleene de beni ahırlara doğru götürmeye başladı