Uyandığımda etrafımda ellerinde tepsilerle melezler koşuşturuyorlardı.Gözlerimi daha tam olarak açamasam bile etraftaki ilaç kokusundan ve havada uçuşan sargı bezlerinden revirde olduğumu anlayabilmiştim.Neden burada olduğumu hatırlamaya çalışırken geçen geceki istila kafama dank etmişti.Yani meydana gelir gelmez nasıl bayıldığım ve küçük bir kız gibi kılıç bile savuramayışım.Utançtan elimle yüzümü kapamaya yeltenirken kol kaslarımdaki derin acıyla inledim.Sesimi duymuş olacak ki Satellite hızla yanıma koşmuştu.Onun burada olduğunu fark etmemiştim bile.Yanıma çömelerek ''Ash, nasıl hissediyorsun ?'' dedi en sevecen yüz ifadesiyle.Artık yüz kaslarım ne kadar izin verdiyse tebessüm etmeye çalışarak ''İyi, gibi...'' dedim.Sat gülerek ''Zehirli bir minator pençesinden sonra kimsenin iyi hissedebileceğini sanmıyorum ama neyse.'' dedi.Demek üzerimdeki boğukluğun nedeni buydu.Zehir... Yerimden doğrulmaya çalışırken Sat beni engelledi ve ''Hiç denemek bile.Henüz konuşacak kadar bile iyi değilsin.'' dedi.Önerisine itiraz edecek durumda olmadığım için artık yassılaşmış olan yastığa tekrar başımı koydum.Gözlerim tekrar kapanmak üzereyken Christian'ın ne halde olduğunu düşünmeden edemedim.