Gemiyi sol istikamete çevirdim.Poseidon Siren Körfezinin kuzeybatısında kalıyor, demişti çünkü.Erin oturmuş bir şeyler yiyordu."Başımıza bundan kötüsü gelemezdi heralde."dedim.Suratını buruşturdu."Heralde."dedi.Çok uzakta bir nokta belirdi.Erin de farketmiş gibi yanıma koştu."Polyphemus'un Adası mı dersin?"dedi.Polyphemus'un Adası olamazdı çünkü orası Siren Körfezi'nin güneybatısındaydı."Hayır,önemsiz bir adadır büyük ihtimal."dedim.Gidip oturdu ve yemeğini yemeye devam etti.Umarım adada minotor falan yoktur ,diye geçirdim içimden.Şu yabayı alıp hemen kampa dönmek istiyordum.Gemiyi yavaş yavaş adanın yanında durdurdum.Erin yayını sırtına geçirdi.Bende kılıcım Death cebimde mi diye baktım.Cebimdeydi neyse ki.Gemiden indik ve karaya ayak bastık.Burası tropikal bir orman gibiydi.Ve çok ıssızdı.Çokta büyük sayılmazdı.Sadece ileride bir orman vardı."Sen ormana git,ben de şu ilerilere bir göz atayım."dedi Erin.Ormana doğru yürümeye başladım.Ağaçların diplerine bakıyordum.Belki yaba buralardadır,diye düşünerek.Tam o sırada ağaçların arasında yürüyen,hayatım da gördüğüm en büyük minotoru gördüm. Tanrım,diye geçirdim içimden.Hemen koşar adımlarla ormandan çıktım.Minotor beni duymuş olmalı ki,kükredi.Koşarak peşimden geldi.Yer sallanıyordu resmen.Tam o sırada bir tünel gördüm.Ve hemen tünele daldım.Tünel küçüktü.Buraya asla giremezdi.Şaşkınlıklarım üst üste geliyordu.Tünelin dışında kükreyen minotorumu,yoksa ayağımın dibinde duran yabayı mı düşünmeliydim? Minotor yeri sallayarak uzaklaştı.Erin'i görmüş olmalıydı.