Olimpos Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Olimpos Rpg

Percy Jackson ve Olimposlular ile Olimpos Kahramanları serilerinden esinlenilerek oluşturulmuş, zirvedeki rpg forum sitesi.
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 'Kader'le tanışıyorum

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Clara Thompson
Artemis Avcısı/Melez Danışmanı/Doğa Bilimleri Eğitmeni
Artemis Avcısı/Melez Danışmanı/Doğa Bilimleri Eğitmeni
Clara Thompson


Mesaj Sayısı : 4592
Kayıt tarihi : 12/10/10

'Kader'le tanışıyorum Empty
MesajKonu: 'Kader'le tanışıyorum   'Kader'le tanışıyorum Icon_minitimeÇarş. Mayıs 11, 2011 7:59 am

Çok sakin bir gün olacaktı bu gün. Aylak aylak gezinecektim kampta, yapacak hiçbir şeyim yoktu. Temizliği daha geçen gün bitirmiştik, şimdilik ilgilenmem gereken yeni bir melez de yoktu. Tam anlamıyla özgürdüm. Aslında bu boş zamanımı her şeyden çok Eduard'la geçirmek isterdim ama ne yazık ki o Tanrıların Oyunu'na seçilmişti ve son günlerde onu göremiyordum bile, öylesine meşguldu. Ben de başvurabilirdim, seçilme ihtimalim de fazlaydı ama ben bunu istememiştim. Arkadaşlarımla rekabet içinde olmak bana göre değildi. Hem bizim kulübemizden Anna katılmıştı Tanrıların Oyunu'na, ona engel olmak istemezdim. Bence Demeter kulübesini oldukça iyi temsil edecekti. İç geçirdim. Demeter çocuğu bile değilken burada işim neydi benim? Neden bu kamptaydım? Neden hiçbir şey olmamış gibi davranıyordum? Bu soruların cevabını çok iyi biliyordum. Çünkü ben buraya aittim. Teknik olarak değil ama, bütün arkadaşlarım buradaydı, uzun zamandır kamptaydım. İyi kötü bir çok anım vardı burada, onları bırakıp gidemezdim. Kardeşlerim? Onları nasıl bırakırdım? Ya Eduard? Bu en zoruydu. Onu bırakıp gitmektense bir canavara yem olurdum daha iyi. Oturduğum kayadan sarkıttığım ayaklarımı salladım. O kadar da uzun boylu değildim, ufak tefek de sayılabilirdim, iyice büzüldüğümde genişçe bir kayaya sağabilirdim. Ama beni iyi tanıyan kimsenin benim 'ufak' olduğumu düşünmediğinden emindim. Kendimi o kadar çok kez kanıtlamıştım ki. İlk öldürdüğüm canavarı bile dün öldürmüşüm gibi hatırlıyordum. Katliyam yaratmayı sevmezdim tabii ki, ama beni öldürmeye çalışan bir kuşa ne yapabilirdim ki? Onu öldürmek zorundaydım. Gözlerimle yeni doğan güneşe baktım. Etraf şeker pembesiydi. Sabahın köründe burada ne aradığımı hala anlayamamıştım. Long Island kıyısında vakit geçirmek her zaman beni oyalamıştı. Özellikle sürükleyici bir roman alıp bu manzara eşliğinde okuduğumda zaman su gibi akıp geçerdi. Ama bugün yanımda kitabım yoktu, bu sefer düşünmek için buradaydım. Düşüncelerimi 'toparlamak' beni rahatlatıyordu. Sessizliğin tadını çıkarıyordum. Ta ki minik bir 'pof' sesiyle yerimden sıçrayana kadar. O kadar konsantre olmuştum ki en ufak ses bile beni zıplatmıştı. Biraz ötede bir kadın vardı. Buraya gelirken onu görmemiştim, demek ki o ses ondan gelmişti. Bir tanrıça mıydı acaba? Doğruldum ve gözlerimi kısıp kadına baktım. Uzun arpa sarısı saçları vardı. Meltemle birlikte dalgalanıyorlardı. Uzundu ve iyi bir fiziği vardı. Artık tanrıça olduğundan sahiden emin olmuştum. Bir an onu annem sanmıştım, ama sonra ona hiç benzemediğini farkettim. Ona daha yakından bakmak için yerimden kalktım ve sessizce bir ağacın yanına saklandım. Artık yüzünü de görebiliyordum. Sert yüz hatları vardı. Siyah çerçeveli gözlükleriyle aynı bir sekretere benziyordu. Daha önce böyle bir tanrıça görmemiştim. Şüpheyle gözlerimi kıstım. O gerçekten bir tanrıça mıydı? Bunları düşünürken buz mavisi gözleri bana odaklandı. İlahi bir varlıktan saklanmanın doğru olmayacağını düşünerek ağacın arkasından çıktım.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Atropos
Tanrıça
Tanrıça
Atropos


Mesaj Sayısı : 62
Kayıt tarihi : 06/05/11

'Kader'le tanışıyorum Empty
MesajKonu: Geri: 'Kader'le tanışıyorum   'Kader'le tanışıyorum Icon_minitimeÇarş. Mayıs 11, 2011 10:54 am

    Oldukça sakin bir gündü, hafif esen meltemin uğultusu duyula biliniyordu. Elimden hiç düşmeyen defterimin sayfaları arasında aradığım isimler tek tek yok oluyor yerine her geçen saniye yeni kişiler var oluyordu. Hayatına sonlandırdığım binlerce canlının kimisi varlığımdan habersizdi, sadece kader diyerek adlandırdıkları hayata dair sitemlerini umursadığım söylenemezdi. Daha yeni uçmaya çalışan küçük bir kırlangıç yavrusu daldan düşerek sertçe yere çakılmıştı, elime alıp dikkatle baktığımda nefes alış verişi hızlanmış kalbinin ritmi her zamankinden daha sık atıyordu. Belki dışarıdan görünen biri için içler acısı bir durumdu, lakin benim için değildi. Dalın diğer ucunda ki anne kırlangıcın içten ötüşü yankılanarak rüzgarın hafif uğultusu arasında kayboluyordu. Lakhesis bahşettiği yazgı gerçeklemiş Klotho’nun büktüğü iplik sona ermesiyle yaşamına son verdiğim yavru kırlangıcın cesedini ağacın dibine koyarak kardeşlerimle birlikte uzaklaştık. Umursadığım söylenemezdi aslında, sadece soğuk bakışlarımla süzmüştüm geride bir kez daha geride bıraktıklarımızı. Belki kalpsizceydi? Fakat aslında öyle değildi, sona eren her şeyin ardında bir başlangıç yatıyordu. Birkaç dakika önce açlıkla boğuşan yılan sürünerek yanımızdan geçip, ağacın dibine bıraktığım cesedi sindirmeye başlamıştı. Klotho ve Lakhesis’in Empire State’e geri dönmesiyle Long Island’a doğru yürümeye başladım.

    Rüzgarın uğultusu kayalıklardan daha net duyulabiliyordu, güneş tüm ihtişamıyla bir kez daha doğuyordu. Etrafı kaplayan şeker pembesi tonu oldukça hoş bir görünüm sergiliyor, dalgalara yansıyan güneşin ilk ışıkları büyüleyici bir izlenim bırakıyordu. Bu manzarayı her zaman gördüğüm gerçekti, hatta evrenin yaratıldığı ilk anlardan beri. Fakat hiç bıkmadan izleyebileceğim bir ihtişamda olduğu kesindi. Gökyüzü semalarında süzülen kuşlar siyah bir siluet olarak belli oluyordu. Gözlerim bir an kayalık kısımda oturan meleze çarpmıştı, kısa boyuyla oldukça sevimli bir edası vardı. Omzuna kadar uzanan kumral rengi saçları yeşil gözleriyle uyum içerisindeydi. Güneşin doğuşuna kilitleniş gözleri bir an bana doğru döndüğünde seri bir hareketle ağacın arkasına saklanmıştı. Oldukça komik göründüğü kesindi, dikkatle baktığımda ağacın ardında ki genç kızın Von Dorff’lardan Maria Aredhel olduğunu görmüştüm. Yeşil gözlerini bana doğru dikmiş bakıyordu. Kıyafetime baktığına şüphem yoktu, alıştığımı söyleyebilirdim. Fakat diğer Tanrıça’lar gibi uzun elbiseler giyip birbirinin aynısı klişe bir görünüm de bana göre değildi. Maria’nin saklandığı ağacın arkasından çıkması üzerine “merak etme zarar vermem genç melez. Ben kader Tanrıça’larından Atropos.”

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Clara Thompson
Artemis Avcısı/Melez Danışmanı/Doğa Bilimleri Eğitmeni
Artemis Avcısı/Melez Danışmanı/Doğa Bilimleri Eğitmeni
Clara Thompson


Mesaj Sayısı : 4592
Kayıt tarihi : 12/10/10

'Kader'le tanışıyorum Empty
MesajKonu: Geri: 'Kader'le tanışıyorum   'Kader'le tanışıyorum Icon_minitimePerş. Mayıs 12, 2011 5:07 am

“Merak etme zarar vermem genç melez. Ben kader tanrıçalarından Atropos.”
Gözlerimi kırpıştırarak ona baktım. Gözüm kucağında tuttuğu deftere gitti ama gözlerimi hemen çektim. Mitolojide kötü değildim ama bu tanrıçanın kim olduğunu hala idrak edememiştim. Kader tanrıçaları. Kimdi bunlar? Mitoloji bilgilerimi altına üstüne getirince aklımda bir şeyler belirebilmişti. Üç tanelerdi hatırladığım kadarıyla. Kader ipliğini germe ve kesmeleriyle insanların hayatlarını alan kişilerdi bunlar. Bu benim mitoloji hakkındaki ilk öğrendiğim şeylerden biriydi ama o zaman beni oldukça korkutmuştu. O zamanlar sekiz yaşındaydım sanırsam. Ama bu düşünce şimdi bile benim tüylerimi ürpertmişti. Gözlerini bile kırpmadan birilerini öldürebilirlerdi, bu benim gibi yufka yürekli biri için o kadar da anlaşılır bir şey değildi. ''Memnun oldum tanrıçam.'' diye mırıldandım. Aksinin saygısızlık olacağını biliyordum. İçimden buraya birinin canını almak için değil de sadece gezmek için gelmiş olmasını diliyordum. Gözlerimi ikide bir gözümün takıldığı defterinden çektim ve denize baktım. Dalgaların sesi huzur vericiydi. Aralarına girmeye can atmasam bile denizleri severdim. Poseidon'un nefreti hala üzerimde mi diye merak ettim bir an. Onu gıcık etmiyordum ne zamandır. Oğluna bile bulaşmıyordum. Acaba denize girmeyi deneyebilir miydim? O an yanımda bir tanrıçanın olduğunu hatırladım ve sustum. Hala tüylerim dimdikti, onun varlığı bana hiç huzur vermiyordu. Atropos defterini açıp bir göz atarken korkuyla ona baktım. Yok, daha fazla burada durabileceğimi sanmıyordum. Korkuyla arkama bakmadan kaçma isteği duydum. Ama tanrıçanın buz gibi bakışları beni olduğum yere çiviledi. Sadece bana bakması bile ayaklarımı tuğla gibi yapıyordu. Belki de ona sadece ölüm meleğiymiş gibi bakmamalıydım. Herkesin kaderlerini biliyordu mesela. Bu yönden bakılınca o kadar da korkunç görünmüyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Atropos
Tanrıça
Tanrıça
Atropos


Mesaj Sayısı : 62
Kayıt tarihi : 06/05/11

'Kader'le tanışıyorum Empty
MesajKonu: Geri: 'Kader'le tanışıyorum   'Kader'le tanışıyorum Icon_minitimePerş. Mayıs 12, 2011 12:22 pm

    Maria’nin benden bu denli çekingen davranması sadece komiğime gidiyordu. Ah, hadi ama onu öldürecek değildim, üzerine gelerek onu kendimden daha da soğutma amacında değildim. Yaptığım iş pek çok kişiye göre korkunçtu, sevdiklerini ebediyen kaybetmenin korkusunu hepsi sonunda yüzleşecekti. İçlerinden sitem edip bana karşı isyan edecekleri kesindi, zaten her zaman böyle yapmıyorlar mıydı? Genç kızın gözünün defterimde olduğunu görünce ses etmeden işime devam ettim. Yaptığım işi elbette ona bilirdim fakat benden bu denli çekinen birinin daha da uzaklaşacağından şüphem yoktu. Üstelik Maria’nın düşüncesinde ki gibi amacım sadece gezmek için gelmiştim. Güneşin gökyüzünden büyük bir ihtişamla doğması bulması bana aldığım hayatları hatırlatıyordu, kimisi yaşamında büyük başarılar sağlamış. Parlak bir geleceğe sahip kişilerdi, güneşin en tepe noktasına gelmesi gibi hayatlarının zirvesindeydiler. Heyhat görkemleri sadece bir anlıktı. Onlar için olan ortalama seksen yıl uzun bir yaşamdı fakat benim için değil. Sadece göz açıp kapanan bir zaman gibiydi. Yeşil gözleri denizin maviliklerine dalmış suyun dalgaları arasına kendisini kaptırmıştı genç melez. Ne düşündüğünü iyi biliyordum, fakat bana baktığı zaman bir an düşüncesi yok olmuştu. Duygudan yoksunlaşmış hislerimin bu durumu üzüntü ile karşıladığım söyleyemezdim. Ardımdan söylenen sözlerin bir zerresine dair kendimi yorduğumun söylenemeyeceği gibi. Mavinin her tonunu içinde barındıran denize baktığımda Maria’nin düşüncesini anımsamıştım. Benden saklamaya çalışmıştı lakin bu konuda iyi olmadığı bir gerçekti. Ona dönerek “yerinde olsam hiç çekilmezdim, sadece düşündüğümü uygulardım. İçinde bulunduğun zamanın geri gelmeyeceğini her daim anımsa.” Nutuk söylemeyi pek sevmezdim, lakin Maria'nin çekingen tavrından ötürü sadece bilmesini istemiştim. Aslında söylediklerimi bildiğininden de şüphem yoktu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
'Kader'le tanışıyorum
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» O'nla Tanışıyorum.
» Babamla Tanışıyorum
» Ay Tanrıçası'yla Tanışıyorum
» Büyükannem ile tanışıyorum.
» İron'la tanışıyorum.

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Olimpos Rpg :: Melez Kampı :: Long Island Kıyısı-
Buraya geçin: