Melez Kampına henüz yeni gelmiştim. Başımdaki sargı hala duruyordu. Uyandığımdan beri ağrıdan ölüyordum. Kheiron beni gezdirmezi için Perseus adında birine görev vermişti. Etrafı geziyorduk. Nedense Perseus ismi ve siması çok tanıdık geliyordu. Onun yanında kendimi rahatlamış ve güvende hissediyordum. Perseus her yeri gezdiriyor ve oralarda neler yapıldığını anlatıyordu. Nedense ilgimi en çok zırh ve kılıç yapım alanı çekmişti. Perseus'a ''Neden burayı daha yakından gezmiyoruz?'' diye sordum. Şaşırmış gibi bana baktı. '' Peki gezelim.'' dedi. İçeriye girdik. İçeride bir sürü alet edevat ve etrafta bir şeyler yapan çocuklar vardı. Hepsinin elleri birer robot gibi çalışıyor ve sürekli bir şeyler üretiyordu. '' Vay canına! '' diye sesli bir biçimde düşündüm. Perseus gülümsedi. '' Burası Hephaitos çocuklarının takılmayı en çok sevdiği yer. Burası zırh ve silah yapım atölyesi.'' dedi. İçeride dolaşmaya başladım. Burası gerçekten harikaydı. Burada kalıp saatlerce bir şeyler yapabilirdim. İçlerinden biri alevde kılıcı ısıtıyor, kılıcı dövüyor daha sonra sıcaktan kıpkırmızı olmuş demiri eli ile sanki normal bir cisimmiş gibi havaya kaldırıp bakıyor sonra işine devam ediyordu. Yanına gittim ve '' Bunun sıcak olması gerekmiyor mu ?'' diye sordum ve kılıcı demir kısmından tutup havaya kaldırdım. Biri '' Yapma!!'' diye bağırdı ama sonra suratındaki o endişeli ifade yerini şaşkınlığa bıraktı. Herkez dönüp bana bakmaya başladı. Birden ne olduğunu anladım. Kafamda kırmızı bir hologram vardı. Kılıcı yere bırakıp holograma bakmaya başladım. Perseus gülümseyerek yanıma doğru yürüdü. Elini omzuma koyarak '' Yeni bir kardeşimiz oldu. Iason artık bir Hephaitos çocuğusun.'' dedi. Bütün kardeşlerim ile tek tek tanıştım. Hepsi gerçekten çok sıcak kanlı insanlardı. Tanışma faslı bitince Perseus kulübeye gidip sana bir yatak bulalım dedi. Beraber Kulübeye doğru yürümeye başladık.