Biz annemle hasret giderirken Juli'nin de Tanrı Poseidon'la konuştuğunu gördüm. Annemi dinlerken Juli ile üvey babamın konuşmalarının bittiğini gördüm ve sevinçle Juli'yi annem ile tanıştırmak için onu yanımıza çağırdım. Juli başı yukarıda ve dik duruşuyla asillere benziyordu. Ama içimden bir ses onun inanılmaz derecede utandığını söylüyordu. Bu düşünce beni hafifçe güldürmeye yetti. Juli ise şüpheyle bana "Neden gülüyorsun?" der gibi kaş göz işaretleri yapmaya başladı. Annemin ise ona baktığını fakeden Juli işaretler yapmayı bırakıp eski utangaç tavırıyla ve gülümseyerek yanımıza geldi.
Juli ile annemi tanıştırma heyecanıyla ayağa kalkıp Juli'nin omzuna dokundum ve "Anne, bu Juli. Benim arkadaşım. O bir Apollon kızı.". Annemin de Juli'ye gülümsediğini gördüm. Bu sefer de anneme sarıldım ve "Juli, bu da benim annem Tanrıça Amphitrite. Zaten biliyorsundur..." dedim. Juli ile gülmeye başladık. Tanrı Poseidon aklıma geldi ve onu arar gözlerle bakınmaya başladım. Ama çoktan gitmişti bile... Annem bu sessizliğin ardından bizi yukarı davet etti. Ama Juli geç olduğunu ve bizi merak edebileceklerini söyleyerek bu teklifi reddetti. Annem anlayışla başını salladı ve bizi geçirmek için kapıya yöneldi. Kapıya yönelen annemin arkasından Juli ile ilerlerken Juli bana ne kadar minettar olduğunu söyledi. Ben de önemli olmayacağını söyledim. Birbirimize gülümsedik. Sonra annem ile vedalaştık ve su yüzeyine doğru yüzmeye başladık. Annem de arkamızdan el salladı...