Elena Martin

Bugün ok atma dersi almayı düşünüyordum. Her zaman ok atmayı merak etmiştim ama daha önce hiç denememiştim. Şimdi bunun için dersliklere doğru yürüyordum. Daha önceleri yay-ok takımları yapmıştım. Dolayısıyla birkaç bilgim vardı ama bunlar sadece bilgiydi. Pratik kısmını bilmiyordum. Bu düşüncelerle dersliklere geldim ve doğruca Ok Atma Teknikleri Sınıfına girdim. İçeride birkaç melez daha vardı. Etrafıma bakınmaya başladım. Benimle ilgilenecek eğitmen arıyordum. Bu sırada Tiff'i gördüm. Bana doğru geliyordu. Onun burada yardımcı eğitmen olduğunu biliyordum ve bana o okçuluğu öğretirse çok memnun olurdum.

Her zamanki gibi erkenden ok atma teknikleri sınıfına gidip gelen öğrencilere ders vermeye başlamıştım. Öğleye doğru daha da kalabalıklaşmaya başladı. Yon'la zor yetişiyorduk. Bir öğrenciye ders verdikten sonra başka öğrencilere ders vermek için etrafıma bakındım. İlk dikkatimi çeken Elen oldu. Onu gördüğüme sevinmiştim. Elen hem sevdiğim bir arkadaşımdı, hem de kardeşimin sevgilisiydi. Hemen yanına gittim ve "Selam, hoş geldin!" dedim. Elen "Merhaba Tiff, naber?" diye sordu. "İyiyim, sen?" diye yanıt verdim. Elen "Bende iyiyim. Ders almaya geldim." dedi. Güldüm ve "Hmm derse hemen başlayalım mı?" diye sordum. Elen olumlu cevap verdi. Onu bütün silahların bulunduğu alana götürken "Yay-ok kullanım dersi mi almak istiyorsun?" diye sordum.

Tiff beni silahların bulunduğu yere götürdü ve "Yay-ok kullanım dersi mi almak istiyorsun?" diye sordu. "Evet!" diye yanıt verdim. Silahların bulunduğu yere varınca şok oldum. Burada her türlü şey vardı ve hepsi çok güzeldi. İyi bir işçilikle yapılmıştı. Tiff benim hayran hayran baktığımı görmüş olmalı ki "Yarısını senin kulüben ve Hephaistos yaptı." dedi. Güldüm ve kendime bir takım seçmek için yay-ok takımlarının bulunduğu yere yöneldim. İçlerinden bana en iyi gidecek gri, üzerinde ateş motifleri olan bir takım seçtim.

Elen'le biraz yay-ok takımları hakkında konuştuk. Sonra Elen kendine gri bir takım seçti. Bu takım diğerlerine göre daha iyi gibi görünüyordu. Özellikle işçilik olarak. En azından Elen seçtiyse öyledir. Elen'in koluna girdim ve onu antrenman alanına götürdüm. Yürürken "Şimdi sana takımı nasıl tutacağını ve nasıl ok atacağını göstereceğim." dedim. Elen başını salladı. Bir hedef tahtasının karşısına geçtik ve Elen'e nasıl yay-ok takımını tutacağını gösterdim. Elen dikkatlice beni izledi ve sonra kendiside benim tuttuğum gibi tutmaya başladı. Tutşta gayet başarılıydı. Sadece birkaç hatası vardı. Onun bu hatalarını da düzelttim.

Tiff bana örnek olsun diye ilk kendisi yay-ok takımını tuttu. Sonra benden aynısını istedi. Bende bunun üzerine onun tuttuğu gibi tutmaya çalıştım. Birkaç hatam vardı. Bunları Tiff bana söyledi. Bende düzeltmeye çalıştım. Tamamen düzelttiğimde sıra atışlara geldi. Tfff bana nasıl oku yayıma yerleştireceğimi, ne kadar çekeceğimi ve oku nasıl atacağımı gösterdi. Onun istediği gibi yaptıktan sonra oku fırlattım. Ok hedef tahtasına bile denk gelmemişti. Gerçekten berbat bir okçuydum. Tiff benim moralimi yükseltmek için "Daha yeni başladın." dedi. Aslında haklıydı. Bir kez daha denemeye çalıştım.

Elen’in ilk atışı hedef tahtasına gelmemişti. Bu duruma Elen üzülünce onun moralini yükseltmeye çalıştım. Bu işe yaramıştı. Elen bir ok daha aldı ve tekrar attı. Bu sefer hedef tahtasının dördüncü halkasını vurmuştu. Bu gayet iyiydi. "Elen konsantre olmalısın. Duruşunu iyi ayarlamalısın." dedim. Elen tamam anlamında başını salladıktan sonra bir ok daha aldı ve iyice konsantre olduktan sonra oku fırlattı. Ok hedef tahtasının tam ortasına denk gelmişti. Güldüm ve "İşte böyle. Şimdi 25 adıma geçiyoruz." dedim. Sonra Elen’in koluna girdim ve biraz geri giderek 25 adıma gittik. Burası atışların ilk aşamasıydı. Elen’e bir ok uzattım ve başlamasını söyledim. Elen oku aldı ve yayına düzgünce yerleştirdi. Sonra ona öğrettiğim gibi pozisyon aldı. Ondan sonra da hedef tahtasına kilitlendi. Konsantre olmaya çalışıyordu. Bir süre sonra oku fırlattı. Ok hedef tahtasının en son halkasına denk geldi.