2 Ekim New York
Artık yetmişti. Üvey babamın bana eziyet etmesine izin veremezdim. Annem Kanada'ya gittiğinden beri bana kötü davranıyordu. Ama bu gün kararımı vermiştim. Evden kaçacaktım... Yoksa burada hayatımın sonuna kadar ezilecektim. Hakkımda bildiğim 5 şey var.
1. Adım Leo Zack GREEN.
2. 11 yaşındayım ama yarın 12 olacağım.
3. Kim olduğumu bilmiyordum.
4. Üvey anneme göre bir canavardım.
5. Hayatım hep kötüydü.
Saatimi 02.00'a kurdum. Bu saat bana annemden yadigardı. Bu saati verirken çok özel bir çocuk için çok özel bir saat olduğunu söylemişti. Saatim çalarak uyandım. Sabahtan boş olan yarım saatte çantamı hazırlamıştım. Planımı hazırlamıştım. Pencereden kaçacaktım. Ancak benim odamın penceresi kilitli olduğu için zorladım. Açılmayınca salona gittim. Oranın penceresinden kaçtım. Koştum koştum ve koştum. 45 dakika boyunca bu işi yaptım. En sonunda durdum. Kuytu bir yer bulup oraya yattım. Saatimi saat 08.00'a kurdum. Ne kadar erken kalkarsam o kadar erken uygun bir yer bulacaktım. Gözlerimi kapattım ve uykuya daldım...
3 Ekim New York
Saatim çaldı. Uyanınca hemen işlek bir sokağa çıktım. Böylece diğer sokak çocuklarına karşı daha güvende olacaktım. Uygun bir yer bulup oturdun. Çantamdan kemanımı çıkardım. Önüme ceketimi koydum ve çalmaya başladım. 3 saat çalınca durdum. 46 dolar toplamıştım. Yani 146 dolarım olmuştu. Sokaklarda gezmeye başladım. Saat 13.00 gibi bir restorana girdim. Ve yemek yedim. Artık daha dincim. Yapacaklar listeme göz attım. Sırada uygun bir yer bulmak vardı. Bir iki saat dolaştım. Sonra aklıma bir fikir geldi. Bugün benim doğum günümdü ve onu kutlamalıydım. Bir pastahaneye girdim. Bir dilim pasta alıp yemeye başladım. Göz kapaklarım ağırlaştı ve uyuya kaldım.
3 Saat Sonra
Uyandım. Ama bir gariplik vardı, ben bağlıydım. Karşımda bir yaratık dikilmişti. Bana baktı. Çığlık attım. Gülmeye başladı ve
_Seni kimse duymaz melez, dedi. Melez mi? Biz Avrupalıyız. Ardından yüzüme doğru bir toz fırlattı yine uykuya daldım.
1 Saat 30 Dakika Sonra
Gözlerimi açtım. Bir atın üstündeydim. Ama durun bu insan ve at karışıktı. Bana baktı. Bir ses duydum
_Hey o drakondan seni kurtardığımız için bize borçlusun.
_Sen onu aldırma. Dinlenmeye bak. İki saat sonra melez kampındayız. Satirler çok şakacıdır. Öyle değil mi?!!
_Evet tamam. Off eğleniyorduk şurada.
_Kapa çeneni.
4 Ekim Melez Kampı
Melez Kampı'ndaki 2. günümdü. Burası harikaydı. Daha belirlenmemiştim. Bu yüzden Hermes Kulübesi'nde kalıyordum. Etrafı gezerken bir sürü soru aklıma geldi. Ben kimin oğluydum? Annem eve dönünce ne düşünecekti? Bunları düşünürken bir Ares çocuğuna çarptım. Başım belaya girmişti. Kılıcını çekti. Ama benim kılıcım bile yoktu. Ellerimi korunmak için X yaptım. O sırada yanlışlıkla saatimin bir düğmesine bastım. Birden saatim kılıç oldu. Çok şaşırmıştım. O an içgüdülerim canlandı ve kılıcımı savurdum. Metalin çarpışma sesini duydum. Düelloya devam ettik. Etrafımızda kalabalık oluştu. Küçükler her kılıç savurduğumuzda nefeslerini tutuyorlardı. Bir ara toynak sesi duydum.
5 Ekim Melez Kampı
Kheiron Kulübeden çıkmamam için beni tembihledi. Ben de eğlenceli her işi denedim. Ama sonunda uyudum. Rüyamda bir kız beni yardıma çağırıyordu. Etrafında bu gün beni tutsak alan canavarlardan bir sürü vardı.
Borazan sesleri ile uyandım. Giyinip kulübeden çıktım. Ares Kulübesi'ndeki çocuklara görünmeden Hermes Masası'na oturdum. Limonata hayal ettim. Bardağım limonata ile dolmuştu. Yemeğimin bir bölümünü adak olarak ateşe attım ve kalanını yedim. Yemeğim bitince Kheiron'un yanına gidip rüyamı anlattım. Bu konu üzerinde düşüneceğini söyledi. Yerime oturdum. Herkes bana gözlerini dikti. Kheiron:
_Selam olsun sana Güneşin Efendisi'nin Işık Tanrısı Apollon'un oğlu.
Belirlenmiştim. Babam Apollon'du. Demek bu yüzden ışığı ve müziği çok seviyordum.
(Eksiklerimi ve hatalarımı pm atar mısınız?)