Olimpos Rpg Percy Jackson ve Olimposlular ile Olimpos Kahramanları serilerinden esinlenilerek oluşturulmuş, zirvedeki rpg forum sitesi. |
|
| Küçük Bir Ziyaret | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
D. Juliet Sera Châtillon Hera'nın (manevi) Çocuğu
Mesaj Sayısı : 758 Kayıt tarihi : 14/04/11
| Konu: Küçük Bir Ziyaret Ptsi Nis. 25, 2011 7:02 am | |
| Gece ve gündüzüm yine birbirine karışmıştı. Akşamları gördüğüm kâbuslar yetmezmiş gibi birde şu eğitimler vardı. Yok kılıç dersi yok sanat dersi… Kheiron yeni olduğum için bu derslere girmemi özellikle istemişti. Tamam, çaylaktım ancak bunun yüzüme vurulması gerekmiyordu. Üst üstene üstlük ben artık gerçekten kendimi erkek gibi hissediyordum. Tanrım, iğrenç bir duyguydu bu. Zaten son günlerde kafam hiç yerinde değildi. Duygu karışıklıkları, çevremde gelişen olaylar… Annemin bile faydası dokunmazdı bu konularda. Oturduğum yerden yavaşça kalkıp yüzümü kıyamaya gittim. Tipim ciddi anlamda kaymıştı. Belki biraz yatıp kendime gelebilirdim ya da hayır! O lanet kâbusları görmektense kampta ruh gibi gezerdim daha iyi… Yüzümü yıkadıktan sonra kendime gelebilmiştim. Banyodan çıkınca Kate ile karşılaşmıştım. İlk önce sakince inceledi ve konuşmaya başladı. ‘‘Bu yorgun halinle nereye gidiyorsun bakalım?’’ Zeus kulübesine gidecektim. Detayını mı? Şey… Her neyse kardeşime gülümseyerek cevap verdim. ‘‘Zeus Kulübesine gidecektim. Marc’ı bir ziyaret etmeyi düşünüyorum.’’ Kate biraz düşündü. Aklından hangi sinsi planı geçiyordu bilmiyorum ama bir garipti işte. ‘‘Hm sen Zeus oğulları ile iyice dost oldun bakıyorum.’’ Arada da gülüyordu. Şaka mıydı ciddi miydi? Ne anlamda olduğunu bilmesem de gülümsedim ve üstümü değiştirmek için banyoya tekrardan adım attım. Onun yanında üstümü değiştirseydim her şey ortaya çıkacaktı zaten. Bunu göz önüne alamazdım. Hemen üstümü değiştirip kendimi dışarı attım. Yazın o sıcak ve serin havasını içime çektim. Gerçekten o kadar güzel bir gündü ki… Tamda aşık olma zamanı… Zaman kaybetmeden hemen Zeus kulübesinin kapısına yürüdüm. Derin bir nefes aldıktan sonra kapı açıldı. | |
| | | Marcus L. Stanislaus Zeus'un Çocuğu/Kulübe Lideri/Canavarlara Karşı Korunma Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 2117 Kayıt tarihi : 07/02/11
| Konu: Geri: Küçük Bir Ziyaret Ptsi Nis. 25, 2011 8:26 am | |
| Sabah... Uyandığım yeni sabaha lanetler okuyarak gözlerimi açtım. Kendimi boşlukta hissettiğim günlerden bir yenisiydi. Bugün neler yapabileceğimi düşündüm. Hiçbir şey? Evet, kulağa güzel geliyordu. Kendimi günlerdir boşlukta hissediyordum. İçimden hiçbir şey yapmak gelmiyordu. Yemek dahi yemiyordum. Daha önceleri marketten aşırdığım veya Hermes çocuklarından satın aldığım abur cuburları yiyordum ki bu da garip bir şekilde beni tok tutuyordu. Günler geçmek bilmiyordu ve beni öldüren bu bıkkınlık halinde kurtulamıyordum. Kulübedeki kardeşlerim benim için endişeleniyorlardı. Arkamdan kötü konuşmadıklarını bilsem bile ne konuştukları umurumda değildi. "Sonsuza kadar bu hisle yaşayamam." diye fısıldadım kendi kendime. İçinde bulunduğum ruh hali sanki beni öldürüyordu. "Hayır, sonsuza kadar süremez." Birçok melezin hayal bile edemeyeceği kadar çok göreve çıkmıştım ve birçok kez ölümle burun buruna gelmişti fakat hiçbiri beni şuan ki kadar korkutmuyordu. Kendimi neden böyle boşlukta hissettiğimi hiç ama hiç anlamıyordum. Kulübedekilerin uyandığını duyduğumda hemen yatağımdan kalkıp kendimi bodruma kilitledim. Evet, kulübemizin altında bir bodrum vardı. İçeri durup oturdum ve beklemeye başladım. Bekledim, bekledim, bekledim... Aslında çok uzun bir süre olmasına rağmen bana dakikalar gibi kısa gelen bir süre sonra seslerin kesildiğini fark ettim. Bu kadar kısa sürmemeliydi. Yaklaşık iki saattir bodrumdaydım ve bana çok kısa gelmişti. "Ölüyor muyum?" diye düşündüm. Yavaş adımlarla yukarı doğru çıktığımda tahmin ettiğim gibi kimse yoktu. Herkes benim dışarı çıktığımı sanıp kulübeden ayrılmışlardı. Günlerdir toplamadığım ve toplamayı da düşünmediğim yatağıma sırtüstü yattım ve kendimi tekrar boşluğun içine bıraktım. Ne bir şey görüyor, ne de bir şey duyuyordum. Duyu organlarımın tekrar harekete geçtiğini hissettiğimde yavaşça kafamı kaldırdım ve ne hissettiğime odaklandım. Sonunda anladım ki kapı çalıyordu. "Lanet olsun, bu saatte kim beni rahatsız ediyor ki?" diye kendi kendime söylendim. Kapıyı açmamayı düşündüm. Sonuçta gelen Leo, Adya veya Drake olabilirdi. Özellikle Leo iste onun saçma nutuklarını dinleyemeyecektim. Fakat ayaklarım kendi kendine hareket ediyordu. Gidip kapıyı açtım ve karşımda aşina olduğum bir yüz duruyordu. "Do..Dolphus?" Dolphus, kampa yeni gelen Amphitrite çocuğu kapıda durmuş bana bakıyordu. Birkaç saniyelik şaşkınlığımı üstümden attıktan sonra "Şey, özür dilerim... İçeri geçmek ister misin?" dedim ve Dolphus'a yol açtım. Dolphus içeri girdiğinde bir anlığına göz göze geldik ve neredeyse etrafımda şimşekler çakacaktı. Gözlerim karardı ve başım döndü. Yere düşecek gibi sendeledim. Dolphus beni tutmak için ileri atıldığında elimle "dur" işareti yaptım. Bir yere tutunup birkaç saniye geçmesini bekledim. O an içimden Dolphus'un normal biri olmadığını anlamıştım. En azından benim için... Dolphus'un duyamayacağı bir sesle;"Lanet olsun, kimsin sen? Kimsin?" ... | |
| | | D. Juliet Sera Châtillon Hera'nın (manevi) Çocuğu
Mesaj Sayısı : 758 Kayıt tarihi : 14/04/11
| Konu: Geri: Küçük Bir Ziyaret Ptsi Nis. 25, 2011 10:56 pm | |
| Oldukça şaşırmıştı. Bu da hoşuma gitmişti tabi… İnsanları şaşırtmayı, onları beklenmeyen anda yakalamayı seviyordum. ‘‘Şey, özür dilerim... İçeri geçmek ister misin?’’ Dışarıdan kaba biri durmasına karşılık bu kadar kibar olması beni sevindiriyordu. Beni dostu gibi gördüğü kesindi ancak… Ben ona o gözle bakamıyordum. İçeri adım attığımda bir an göz göze geldik. O kadar güzeldi ki gözleri… Yanaklarım bir anlığına pembeleşmişti. Bunu kesinlikle hissediyordum. Fark edilmemesi imkansızdı. Kendime geldiğim anda Marc’ın sendelediğini gördüm. Yardım etmek istedim ancak eliyle durmamı söyleyen bir işarete yaptı. Endişelenmem normaldi. Kendine geldiği anda oturmamı söyledi. Sessizce oturdum ve gözlerimi önüme diktim. Ne o konuşuyordu ne de ben konuşuyordum. Sonunda sessizliği bozmaya karar verdim. ‘‘Son günlerde hiç görünmüyorsun, nasılsın dostum?’’ Dostum kelimesini vurgulayarak söylemiştim. Başımı kaldırdığımda bana baktığını gördüm. Kimliğimi anlamış mıydı yoksa? Ama hiç sanmazdım. Zaten öyle düşünse bile ilk bana söylerdi. Çünkü o iyi biriydi. Mesela o gıcık ağabeyi Drake gibi değildi. Daha fazla centilmendi Marc. Tabi bu bana karşı mıydı onu bilmiyordum. Ancak dikkatimi çeken oldukça mutsuz ve rahatsız görünmesiydi. Üstüne giydiği elbiseler salaş ve bir o kadar da eski gibiydi. Üstünü değiştirmiyor muydu bu çocuk? Bir yandan da merakla cevabını bekliyordum. Tabi diğer kardeşlerin gelip bizi rahatsız etmesini de istemiyordum. Özellikle de Adya’linin… Nedense bizi dışarı da gören çoğu melez ‘Onlar sevgili…’ yorumunu yapıyordu. Ah hadi ama bu melezler aşktan başka bir şey düşünmez miydi? | |
| | | Marcus L. Stanislaus Zeus'un Çocuğu/Kulübe Lideri/Canavarlara Karşı Korunma Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 2117 Kayıt tarihi : 07/02/11
| Konu: Geri: Küçük Bir Ziyaret Salı Nis. 26, 2011 3:06 am | |
| "Son günlerde hiç görünmüyorsun, nasılsın dostum?" "Bu bir şaka mı?" diye düşünmeden edemedim. Öyle ki ben bile aynaya baktığımda günlerdir, hatta haftalardır dışarı çıkmayan, hatta dış dünya ile bağlantısını koparan birini görebiliyordum. Verecek bir cevap düşünüyordum fakat yoktu. İkimiz de konuşmadan birkaç dakika karşı karşıya durduk. Sonra bu yaptığımın gerçekten bayağı bir kabaca olduğunu fark ettim. Elimi başıma koyup yorgun bir ses ile "İyiyim. Yani sanırım... Bu aralar dış dünya ile bağlantımı kestim de." Dolphus kafa salladı ve sessizlik devam etti. Benim gözlerim nedense bir ara boşluğa daldı. Fazla üzerinde durmadım çünkü son günlerde oldukça sık bir şekilde oluyordu. Dolphus'un beni süzdüğünü fark ettiğimde gözlerimi ona diktim. Nedense onun bana bir "farklı" baktığını gördüm. Vay be, şimdi gerçekten de deliriyordum. Dolphus bana neden "farklı" baksın ki? "İşte oldu, sonunda yalnızlık beni delirtmeyi başardı." Dolphus'a nedense daha çok açıklama yapma gereği duyuyordum. "Nedense bu sıralar kendimi boşlukta hissediyorum. Nedeni hakkında hiçbir bilgim yok. Herkesten, özellikle de kardeşlerimden, köşe bucak kaçıyorum. Aslında işin garip tarafı günlerdir konuştuğum ilk kişisin. Kapıyı çaldığında açmayacaktım fakat kendimi buna şartlamıştım sanki." Yutkundum ve ellerimi dizlerimin üstüne koydum. Yorulduğumu anladığımda şaşkınlıktan bayılabilirdim. Sadece biraz konuşmuştum ve bu beni yormuştu. "Ah Marc! Seni bu yalnızlık öldürmezse bile canavarlar canına okuyacak!" | |
| | | D. Juliet Sera Châtillon Hera'nın (manevi) Çocuğu
Mesaj Sayısı : 758 Kayıt tarihi : 14/04/11
| Konu: Geri: Küçük Bir Ziyaret Salı Nis. 26, 2011 4:24 am | |
| Merakla ona bakıyordum. Neyse ki soruma doğru dürüst bir cevap verebilmişti. ‘‘Nedense bu sıralar kendimi boşlukta hissediyorum. Nedeni hakkında hiçbir bilgim yok. Herkesten, özellikle de kardeşlerimden, köşe bucak kaçıyorum. Aslında işin garip tarafı günlerdir konuştuğum ilk kişisin. Kapıyı çaldığında açmayacaktım fakat kendimi buna şartlamıştım sanki.’’ Ben ilk konuştuğu kişi miydim? Birden kalbimin hızla çarptığını hissettim. Her bir dakika! Ben şuan onun gözünde erkektim. Ah lanet olsun. Bu berbat bir şeydi. Hatta berbat ötesi… Ayağa kalkıp yanına oturdum. Farkında olmasam da elinden tuttum ve konuşmaya başladım. ‘‘Hey… Kendine gel o zaman. Bütün kardeşlerin senin için üzülüyordur. Bu durumdan çıkmak zorundasın. Her şeye olumlu bak, sorunun ne ise çözüleceğinden eminim. Anladın mı?’’ Son olarak gülümsemiştim. Eli sıcacıktı. O kadar güven vericiydi ki o eli hiç bırakmak istememiştim. Ancak bırakmak zorundaydım. Çünkü onun elini tutmamın nedeni dostça ve güven vermek istememdi. Böyle düşününce sinirlerim bozuldu tabi. Onun yanına oturduğumu fark edince tekrar kalkıp karşısına oturdum. Şimdi ise yüzüne bakmamaya daha da dikkat gösteriyordum. Her şeyi her an anlayabilir diye o kadar çok korkuyordum ki… Zaten eninde sonunda öğrense de bir daha yüzümü görmek istemeyecekti. Sinirle ayağımı yere vurdum. Ancak Marc o kadar dalgındı ki fark etmemişti bile… | |
| | | Marcus L. Stanislaus Zeus'un Çocuğu/Kulübe Lideri/Canavarlara Karşı Korunma Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 2117 Kayıt tarihi : 07/02/11
| Konu: Geri: Küçük Bir Ziyaret Salı Nis. 26, 2011 5:09 am | |
| Dolphus gelip yanıma oturdu. Bu hiç de garibime gitmemesine rağmen elimi tutup konuşmaya başladı. Lakin benim için tüm sesler kesilmişti. Dolphus'un elimi tuttuğunda yanlış bir şeyler hissetmem gerekiyordu. Yani... Dolphus bir erkekti ve bir erkeğin bir diğerinin elini tutması garipti ve bunu hissederdim. Lanet olsun, boşluk hissi beni gerçekten bitiriyordu. Dolphus'un konuşmasının ancak en sonuna yetişebilmiştim. "Anladın mı?" "Hı, efendim. Anlayamadım?" Dolphus hiç anlayamadığım duygular içeren gözlerle baktı bana. Öyle ki ne söyleyeceğimi bilemediğim için bir şeyler saçmalamak zorunda kaldım. "Şey, özür dilerim... Sadece biraz dalmışım." Dolphus tek kaşını havaya kaldırdı. Sanki "Söyleyeceğin başka bir şey yok mu?" der gibiydi. Dolphus'un surat ifadesi gerçekten komiğime gitti ve günlerden, belki de haftalardan sonra yüzüme ilk kez küçük ve anlık da olsa bir gülümseme yerleşmişti. Ellerimi havaya kaldırdım. "Teslim oluyorum, ama gerçekten söyleyecek bir şeyim yok." Fakat vardı. Ona kim olduğunu sormak istiyordum. "O" buradayken zihnimden geçen şeyler, hissettiklerim... O kadar karmaşıktı ki eski halimden çok daha garip bir ruh halindeydim. Dolphus'da beni içim garip olan bir şeyler vardı. Onun için düşündüklerim, daha doğrusu hissetiklerim normal bir erkek dostuma karşı hissettiklerimden çok daha değişikti. Dolphus çok farklıydı ve o an bu farklılığın nedeninini öğrenmek için bir çok şeyimi feda edebilirdim. Ani bir hareketle ayağa kalktım ve birkaç adım ilerledim. Bu sırada Dolphus'un duyamayacağı bir sesle kendi kendime mırıldanıyordum. "Artık senin kim olduğunu öğrenmek istiyorum." | |
| | | D. Juliet Sera Châtillon Hera'nın (manevi) Çocuğu
Mesaj Sayısı : 758 Kayıt tarihi : 14/04/11
| Konu: Geri: Küçük Bir Ziyaret Salı Nis. 26, 2011 5:16 am | |
| Ani bir hareketle saatime baktım. Oldukça geç kalıyordum. Zaten beni ayağa kalkıp korkutması yetmiyormuş gibi deli gibi dolanıyordu. Ayağa kalkınca tüm dikkatini bana verdi. Ben ise her zaman ses tonumda konuşmaya başladım. ‘‘Marc üzgünüm gitmem gerek. Şu derslik denene yerlere gitmem gerekiyor. Dediklerimi dikkate al. Eminim senin için daha iyi olacak. Leo ile takıl mesela.’’ Drake ismini ağzıma sürmeyecektim. O çocuğa ciddi anlamda sinir oluyordum. Marc’a yaklaştım ve elimi uzattım. Oda gülümseyerek elini uzattı. Sarılmayı çok istemiştim ancak daha fazla aşmayacaktım kendimi. Kapıyı sakince açtı ve bana baktı. ‘‘Sonra görüşürüz umarım. Roma’ya gideceğim. Her halde gelince tekrar görüşürüz. Hoşça kal.’’ Elini sallarken ben çoktan kapıdan çıkmıştım. Şimdi tüm yaşananları unutmalıydım. Kate’i bulup dersliklere gitmeliydim. Kafamı kesinlikle dağıtmam gerekiyordu. | |
| | | | Küçük Bir Ziyaret | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|