Melez kampında işim olmadığı zamanlar daha önce görmediğim veya uğramadığım yerlere giderim. Böylece kampı tanımış olurum. Bu günde her melezin ağzında olan sürekli duyduğum cephaneliğe gidecektim. Cephaneliğe vardığımda içerisi karanlık ve korkunçtu. Ama nostaljik bir yapısı vardı. Bu odada milyonlarca anı gizlendiğini biliyordum. Önce ışıkları yaktım. Ve 1-2 adım önümde duran büyük sopayı gördüm. Güldüm. Burada pompalı tüfeklerden eski taş ve sopalara kadar silah vardı. Önümde duran sopayı tuttum. Kaldırmaya çalıştım. Gerçekten çok ağırdı ve inanın bir ağaçtan hatta çelikten bile daha sert duruyordu. Üzerinde Ηρακλής yazıyordu. Bunun "Herakles" demek olduğunu anladım. Gerçekten çok ilginçti. Bunun herakles'in kullanmış olma düşüncesi çok hoşuma gitmişti ama o şey kullanamayacağım kadar ağırdı. İleride bir kılıç duruyordu. Bir tür japon kılıcı "katana". Çok keskin duruyordu. Kenarlarında morumsu tonlarda keskinliği belli eden türden işaretler vardı. Silahın kabzasında ise 4 yazıyordu. Bu kılıcı aldım ve dışarı çıktım.