Küçük bir ziyaret.

Kulübeden su ve bir kaç atıştıracak şey aldım, tabi ki birde yanıma bir miktar para aldım.Akşam olmuştu ve biz Jack ile çıkıp evime uğrayacaktık.Sanki kolay bir şeymiş gibi söylemiştim ama hemen gidip gelecektik.En fazla 2 günde dönerdik.Buraları Jack iyi biliyordu ama yinede yanıma bir pusula aldım.Odamdan çıktım ve çantamı sırtıma taktım.Kulübede herkes odasındaydı, etraf çok sessizdi.Bende yavaşça kulübeden çıktım ve Jack'in kulübesine doğru yürümeye başladım.Bir kaç dakika bekledim ve kulübenin kapısı yavaşça açıldı, içinden çıkan kişi Jack idi ve elinde 2 tane hançer vardı.Ona şaşkın bir ifade ile sessizce "Onlarda ne ?" dedim.Gülümsüyordu ve bana şöyle cevap vermişti "Bizi korumak için." dedi ve bende birisini alıp sırt çantama atmıştım.Yürümeye başladık ve sohbet ede ede gidiyorduk.Biraz yürüdükten sonra sırt çantamdan alıp hançeri kemerimin arasına sıkıştırdım.Ne olur ne olmaz yakın bir yerde dursun.İçimde biraz korku vardı, ya biz döndüğümüzde bize ceza verirlerse diye düşünmüştüm.Bu çok kötü bir şey idi ama hızlı gitmeliydik.Biraz daha hızlı yürümeye başlamıştım ve Jack'de öyle.Bir arkadaşımın olması iyiydi aslında, bana her konuda yardım ediyordu ve çok cana yakın biriydi.Bir kaç saat yürüdükten sonra bir yola çıktık ve bu yolun bir kasabaya gittiğini öğrendik.Biraz daha yürümüştük ve yorulmaya ve uykuya ihtiyacımız var idi.Yürürken yoldan nadiren geçen arabaları durdurup sorular soruyorduk.Böylelikle bir tren garı olduğunu ve çok uzakta olmadığını öğrendik.Yürüdük, yürüdük ve yürüdük, en sonunda varmıştık.Çantamdaki parayı çıkarmıştım ve gişeye doğru ilerledim.İçinde birisi vardı.Sanırım gişe görevlisiydi.Camı tıklattım ve parayı bölmeden uzatıp New York'a iki bilet istedim.Adam hemen ilk kalkacak trenin biletini verdi.Tren 15 dakikaya kalkacaktı ve acele ederek hemen bindik.Nedenini anlamamıştım ama hızlıca bindik.Biraz konuşmaya başlamıştık.Ne yapacağımızı konuşuyorduk.Tam ben bir şey söyleyecektim ki Jack uyuyakalmıştı.Uyandırmak istemedim ama güneş yeni doğarken izlemesini isterdim.Bu güzel görüntü göz alıcıydı.Aradan biraz zaman geçmişti.Jack uyanmıştı ve konuşmaya başladı.Yolun bitmesine az kalmıştı ve sıkılmadan bir sürü soru soruyordu.

Sabah uyandığımdan beri hazırlığımı yapıyordum. Küçük bir sırt çantasına kılıcımı bisküvi su ve ambrosia koymuştum. Sonunda akşam olmuştu. Elime masada ki iki hançeri aldım. Kendimi iyi hissetmiyordum. Hatta dahada kötüydüm. Mideme şimdiden ağrılar girmişti. Dün konuştuğumuza göre o beni kulübemden alacakmış. Merdivenlerden indim. Felix'in geleceği yoktu diye düşünürken kapıyı birisi tıklattı. Kulübenin kapısını yavaşça açtım. Felix tam önümde duruyordu. Şaşkın bir ifade ile ''Onlarda ne? '' dedi. Gülümsedim. '' Bizi korumak için. '' dedim. Yürümeye başladık. Bu çocuktan iyi arkadaş olunurdu. Bayağı bir sohbet ettikten sonra Felix adımlarını hızlandırdı. Tabii bende. Açıkçası Apollon çocuklarını pek sevmem. Bayağı bir yürüdükten sonra bir yola çıktık. Bu yol bir kasabaya çıkıyordu. Çok yorulmuştum. Felix'in uykusu gelmişti. '' Biraz daha yürüyemem '' dedim. Ama Felix bir şey demedi. Yoldan neredeyse hiç araba geçmiyordu. Yürürken nadiren geçen arabaları durdurup sorular sorduk. Sonunda birisi cevap verdi. İleride tren istasyonu varmış. Yürüdük bayılana kadar yürüdük. Sonunda varmıştık. ''Ah bittim... '' diye sızlana sızlana merdivenlerden çıktım. Felix New York'a iki tane bilet aldı. Alel acele trene bindik. Trende konuşmaya başladık. Ne yapacaktık ki? en ufak bir fikrim bile yoktu. Felix çok fazla konuşuyordu. Birden uyuyakaldım.
Rüyamda yanmış bir ev görüyordum. Felix evin içine girdi. İçerisi yıpranmış, ölüydü. İçeriden garip garip sesler geliyordu. Yer salya doluydu. Felix düşmemek için gayret gösteriyordu.
***
Tren'in sesi ile uyandım. '' Sonunda uyandın. '' dedi Felix. '' Kampa geldiğimden beri doğru düzgün uyumamıştım. '' dedim. Gelene kadar aklıma gelen her şeyi sordum. Felix bana yan yan bakınca susmak zorunda kaldım.

Tren'in sesi ile Jack uyandı.Ben ise direk "Sonunda uyandın." dedim.Bana karşılık olarak '' Kampa geldiğimden beri doğru düzgün uyumamıştım. '' dedim.Elimi belimdeki hançere götürdüm, hala oradaydı ve elimi oradan çektim ve çantamı açıp içinde bi göz gezdirdim.Su şişesini gördüm ve elime aldım, çok susamıştım.Kafama diktim ve yarısına kadar bitirmiştim.Şişeyi geri koyduktan sonra tren durmak için hazırlanıyordu. Yavaşladı bende çantamın fermuarını kapatıp ayağı kalktım.Jack kalkmamıştı çünkü uykusunu alamamıştı.Jack'e "Hadi hadi kalk." dedim sinirli bir tavırla.Kapılar açıldı ve bir aceleyle trenden indim niyeyse.İç güdüleri bir şey olacak diyordu bana.Tren garından indik ve hemen bir taksiye atladık.Evin yolunu tarif ettim ve bir kaç dakikadan sonra eve geldik.Hançerim hala belimde idi ve her an onu almak için hazırdım.Katları yavaşça ve sohbet ederek çıktık ama Jack çok fazla soru soruyordu biran "Pegasus'um ile gelmeliydim." diye mırıldandım ama Jack iyi çocuktu.Eve girdik ve Jack hemen mutfağa gitti bir kaç atıştıracak şey aldı ve televizyonun karşısına geçip izlemeye başladı.Gerekli şeyleri çantama doldurdum ve en önemlisi annemin resmini koydum.Kenarda duran biriktirdiğim 500 Doları aldım ve evden çıktık.Binanın kapısında kötü bir koku idi, garipti.Jack aynen şöyle dedi "Bu koku bana bir yerden tanıdık geliyordu." dedi ve biraz düşündükten sonra kesin cevap olarak "Evet, bu bir Minotor kokusu. " dedi ve ona alaycı bir tavırla "Şehirde Minotor ne gezer." diye söylendim.Beni pek aldırmadı ve biraz ürkmüş gözüküyordu.Tren garına gidiyorduk ve izlendiğimizi seziyordum.Tren garına gelmiştik ve gişeye gittiğimizde hiç sıra yoktu.Şaşırtıcı idi, kimsenin sırada olmaması.Gişeye parayı uzattım ve iki bilet aldım gelirken olduğu gibi.Adam asabi bir şekilde yüzüme bakıyordu ve bende hemen ordan ayrıldım.Trene binmek için beklemeye koyulduk ve Jack ile sohbet etmeye başladık.Tren Garı çok sessizdi ve treninde gelmesi baya uzun sürmüştü.Yine güzel bir uyku çekmiştik ve trenin durmasına 10 dakika vardı.Jack'i uyandırdım ve trenden indik.Kampa geri dönmek için yine yürümeye başladık ve bu sefer yol daha kısa gelmişti.Yinede yorulmuştuk ve hemen kimseye gözükmeden kulübelerimze gittik.Güzel bir macera olmuştu ama Jack biraz ürkmüştü.