Yavaş yavaş çöken karanlığın ortasında kalmaktan bıkmış, kendisine melez damgası vurulduktan sonra, sahipsiz bir kedi yavrusu gibi hissettiğini saklamaya çalışarak kulübede bir köşeye geçmişti. Ruhu sıkılmaktan öte, karanlıkta huzur bulsa da, geceye güvenemiyordu henüz. Derin nefesler eşliğinde iç çektikçe düşen omuzları, yanından geçip gidenlerin kendisini farketmemesiyle daha çok düşmüştü. Kaşlarını çatıp nereden nereye gelip gittiklerini bilmediği onca insana nefret duydu aniden. Ruhunda koyu bir girdap gibi dönüp duran varoluşuna eşlik eden karanlık, onu Nyks'in kulübesine hapsettiğinden beri, kalmakla gitmek arasındaki bocalamayı atlatmasını sağlayacak sesi duydu sonunda.
'' Merhaba, ben Era! ''
Yalnız kalmak istemediğini düşündükçe birilerinin gelmemesi ve tam yalnızlığa alışmışken gelen bir merhaba, çok da aradığı bir değişiklik değildi. Sıcak bir merhabadan fazlasını istiyordu o. Neden orada olduğunu, neden evinden koparıldığını, kardeşinin nerede olduğunu bilmek istiyordu. Muammalar denizinde yüzerken, yavaş yavaş kendisini tanıtan çocuğa baktı kafasını kaldırıp. Ne istediğini sordu. Kibarlık edecek çıkarı, karşısındaki bedenden sağlayamayacağını düşünerek, gereksiz nezaket çabasına girmiyordu.
Sorular ve cevaplarla dönüp dolaşan dakikalar sonunda, Nyks'in kim olduğunu, annesi sıfatını nasıl aldığını, onun sevgisini kazanması için neler yapması gerektiğini öğrenebilmişti. Yanındaki genç adam, kendisini kardeşi olarak tanımladıkça, aklına kendi kardeşi geliyor ve içi titriyordu. Yutkunmak için kendisini zorlayıp henüz belirmemiş gözyaşlarını bastırdı. '' Pekala. Karanlığın ve gecenin kraliçesini bu gece görebilirim belki.'' İçinden hırsla ve hınçla düşündü. '' Belki beni ve kardeşimi neden bunca yıl yalnız bıraktığını da sorarım.'' Bir anne, pek çok çocuğa gebe kalmış bir kadın, hayatında ne gibi bir yer edinebilirdi, bilmiyordu. Resimlerde gördüğü kadının Nyks olup olmadığı kesinleşmemişken, daha fazlasını da düşünmek istemiyordu. Dalgakırana hızla vuran deniz misali, kardeşi sürekli aklına düşüyordu an be an.
'' Pekala Era. Anlattıkların için teşekkür ederim. Madem, kardeşiz...'' Hala garipsiyordu bunu söylerken. ''... Öyleyse ben de seninle tanıştığım için iyi hissediyorum.'' Zor zamanlarında yanında olacak insanlar, öncelikle kendi kulübesindekilerdi. Şu kısacık konuşmadan bunu anladığından, kendisini biraz daha iyi tanıtmanın önemli olduğunu düşündü.
'' Ben ve kardeşim , pek çokları gibi satir tarafından getirildik. İşin garibi, onu hala görmedim.'' Bir an, kardeşinin kendisiyle aynı soydan olmamasının neye delalet olduğunu düşündüğünde, dizlerinin bağı çözülse de, belli etmedi. '' Herneyse Era. Belki de şimdilik bu kadar tanışma, yeter de artar bile.'' Hayatına giren ilk yabancıyı başından savma işi bittiğinde, olduğu yerden kalktı ve geceye karışmak için üzerini silkti. '' Ben buralarda dolanıp, sevgili annemi görürüm belki. Anlatıldığı kadar kötü ve nefret doluysa, beni seveceğine eminim.''
Kulübeden çıkmak üzere kapıyı açıp, geceye karıştı.