Artius ile sonunda tanışmıştım. İyi birine benziyordu. Umarım kardeşimi üzmezdi. Yoksa karşısında beni bulurdu. Küçük tanrı olması da hiçbir etki yapmazdı. Uzun uzun sohbet ettik ve abur cuburları aldık. Soınra içeceklerin bulunduğu bölüme gittik. Kola, gazoz, meyvesuyu... ne bulduysak aldık. Çünkü herkes farklı şeyleri seviyordu. Çeşitlilik iyi gidiyordu. Taşıyabileceğimiz kadar içecek aldıktan sonra o bölümden ayrıldık. Marketi gezmeye başladık. Daha ne alabiliriz diye düşünüyorduk. Sonra kıyafet bölümüne geldik. Kıyafete pek ilgim yoktu ama birkaç şey alsak fena olmazdı. Juliet'e baktım. O da aynı şeyi düşünüyordu. Beraber kıyafetlerin yanına gittik.