Myra Küçük Tanrıça
Mesaj Sayısı : 235 Kayıt tarihi : 26/03/11
| Konu: ~ Annem Tarafından Adaya Gönderiliyorum. & 58-1 Ptsi Nis. 18, 2011 6:14 am | |
| Kulübe liderimiz Kathe sağolsun, kampı gezmeye ve keşfetmeye çıkabiliyordum artık. En azından kulübede durup Eliesha, Kathe ve Dori gibi afetlere bakmaktansa dışarıda kendi başıma bir çirkin gibi olanmayı tercih ediyordum doğal olarak. Melez kampı haritasını önüme koydum ve yanıma gelen Dori'ye gülümsedim. O da gülümseyerek haritayı incelemeye başladı. Mavi gözleri ışıl ışıl parıldadı, Eliesha'yı yanına çağırdı. İkisi konuşmaya başlayınca ben de sordum. "Nereye gitme planları yapmaktasınız?" İkisi birden benim minik boyuma ve bana baktılar. Esha saçını kaşırken ikizi Dori öne fırladı. "Geçen gün gitmeseydik plaja giderdik, orası gerçekten harika." ded, Esha'ya bakarak. Esha da onaylayınca benim nereye gideceğim belli olmuştu, onlara teşekkür ettikten sonra odama giderek etrafa bakınmaya başladım. Yanımda yazlık eşya getirip getirmediğimden emin değildim doğrusu çünkü her şey apar topar olmuştu. Dolabımı isteksizce açtığımda karşımda duran mayoyu görünce çığlıklarıma hakim olamadım. Zell kapının önüne geldi. "Bir şey mi oldu?" diye sordu kaşlarını kaldırarak. Ben de olmadığını söyleyip onu odasına gönderdim ve kendime bir şort bulduktan sonra hazır olduğumu hissederek kulübeden ayrıldım. Elimde harita, artık sora sora Bağdat bulunur mantığıyla ilerliyordum. Çünkü bunlar Antik Yunanca yazılmıştı ve ben henüz yeniydim burada. Sıkıla sıkıla arıyordum ki plajı, tam karşımda denizin eşsiz güzelliğiyle kulağa muhteşem gelen dalga seslerinin bileşimini karşımda bulunca hemen şortumu çıkartarak suya atladım. Bunu seviyordum, suya hayrandım, suyu seviyordum hatta suya imreniyordum. Nympheler, suyun altında dolanıyorlardı ve ben onları hayran hayran izliyordum. Sanırım bu dünyada en çok imrendiğim şeyler arasında onlar da vardı. Bütün gün suda yüzmekten başka şey yaptıkları yoktu ve bu beni kendilerine çekiyordu. Onlara gülümseyerek el salladıktan sonra tek başıma suda ayaklarımı çırparak yüzmeye devam ettim. Bir süre sonra su beni üşütmeye, dudaklarımı da morartmaya başlayınca sudan çıktım ve havluma sarındım. Kızıl saçlarımı havaya kaldırdım ve indirdim, onlara bayılıyordum. Ayağıma terliklerimi geçirdikten sonra suyu izlemek üzere kıyıya gittim. Suyu hayranlıkla izlerken birden bir ışık süzülmeye başladı aşağıdan. Korktum ve geri atıldım. Işık gittikçe büyüyor ve şekil alıyordu. Benim korkum tavan yapmışken, ışığın sarı saçlı bir kadına dönüşmesiyle rahatladım. "Anne?" dedim yüzümün şeklini değiştirerek. Annemi burada görmeyi hiç beklemiyordum doğrusu, Deniz Dibi Tanrıçası Amphitrite. Biraz farklı görünüyordu, korkmuş gibi. Değişikti, yüzü solmuştu. Oysa Poseidon'un yanında dururken gördüğümde gayet asildi, gayet kendine güveniyordu ve gayet yıpranmamıştı. Şimdiyse gözlerinin altı şişmiş gibiydi, yorgunluktan olsa gerek üzerine gitmek istemediğim için onun konuşmasını bekledim. Yanıma geldi ve alnımdan öptü. Artık endişelenmeye başlamıştım doğrusu, annemden korkuyordum. Elinden tuttum ve az önce oturduğum kütüğün üzerine oturttum onu. Bir süre dinlenmesini bekledim ve ardından konuşmaya başladım. "Bir şey mi oldu anneciğim?" diye sordum tereddütle. Annem ise yüzüne yayılan gülümsemeyi gizleyemedi ve bana bakarak konuştu. "Kızım Ogygia Adası'na gitmen gerekiyor. Lütfen sorgulama, bildiğin gibi Calypso artık burada fakat birinin orada olağanüstü şeyler olup olmadığını kontrol etmesi gerek. Ve sen, en yenilerden olduğun için olağandışı ve olağan şeyleri ayırabileceğine kanaat getirerek seni yollamaya karar verdim. Kayık şurada, kısa sürede ulaşmanı sağlayacağım. Çabuk ol kızım, lütfen..." dedi ve bana kayığı işaret etti. Önce biraz tereddütte kalsam da anneme karşı gelemezdim ya, hemen kürek ve kayığı alarak plajdan uzaklaşmaya başladım.
| |
|