Bir süre kulübemde avcıların meraklı bakışlarına maruz kaldıktan sonra içlerinden birisi konuşmaya başladı ''Tanrıçamın bir oğlu olmasının imkanı yok!'' diye çıkıştı. Bu söylediklerinden sonra gülümsememi engelleyemeyerek ''İmkansız diye bir şey yoktur'' dedim ve konuşan avcı'ya gülümseyerek baktım. Avcı söylediklerimi duyduktan sonra dişlerini gıcırtarak yerine oturdu ve bana sinirli bir şekilde bakmaya devam etti. Avcıların-Yani kardeşlerimin-bana nefret dolu bakışlarından sonra isyan edercesine ayağa kalktım ve ''Ah. Hadi ama,ben sizin abinizim Biraz sevgi gösterseniz ne olur?'' diye söylenerek dışarı çıktım. Kulübenin önünde sinirli bir şekilde dikilirken karşıma sarışın bir kız çıktı. Avcı olduğu her halinden anlaşılıyordu. Bana göz ucuyla bakıp ''Burada neden dikiliyorsun?'' diye sordu. Ona bakıp gülümsedim ve ''Burası artık benimde kulübem'' dedim. Kız ilk başta şaşırıp öylece bana baktı. Daha sonra bir gülümsemeyle ''Lucas! Sen misin?!'' dedi heyecanlı bir şekilde. Kıza gülümsedim ve ''Evet benim ama sen kimsin?'' diye sordum. Kız gülümsemeye devam ediyordu ''Ben Satalletie Morgan. Avcıların lideriyim. Ayrıca senide küçükken görmüştüm'' dedi ve boynuma sarıldı. Boynuma sarıldıktan sonra elimden tutup beni çekiştirmeye başladı ''Hadi! Avcılar seni gördüğüne çok sevinecek!'' dedi heyecanlı bir şekilde. Satalletie'nin heyecanına ortak olmadan ''Bu kadar emin olma. Beni bir öldürmedikleri kaldı.'' dedim. Satelletie ne olduğunu anlamışçasına kafasını salladı ve ''Çünkü senin varlığını bilmiyorlardı. bu onlar için zor bir durum. Ama hadi gel onlara açıklayalım.'' dedi. Sat beni çekiştire çekiştire kulübenin içine doğru çekti. Beni ve Sat'ı gören avcılarkısa sürelibir şaşkınlık yaşadıktan sonra Sat onların şaşkın ifadelerine aldırmadan ''Karşınızdaki bizim erkek kardeşimiz Lucas Matthew Price. Kendisi tanrıçamızın manevi oğludur.'' dedi ve bana bakıp gülümsedi. Bende ona bakıp göz kırptım ve elimi daha sıkı sıkmasına izin verdim. Sat ve diğer avcılarla kısa süre salon'da oturup muhabbet ettikten sonra Sat bana odamı gösterdi ve eşyalarımı buraya yerleştirmemi söyledi. Eşyalarımı yerleştirdikten sonra yatağıma uzanıp tavana doğru gözlerimi diktim. Gerçekten heyecanlı ve zor günler beni bekliyordu.