Georgina Orwell

Silah veya Zırh yapımını hep faydalı bir iş olarak görmüştüm. O yüzden silah ve zırh yapımı dersliğine gitmeye karar verdim. Acaba nasıl silah ve zırh yapılıyordu. Ya silah mı zırh mı yapacağına karar ver derlerse ne yapardım? Sanırım zrıh yapmayı seçerdm çünkü daima korunaklı olmayı tercih ederdim.

Dersliğe geldiğimde etrafta hiçbir şey yoktu. Hiçbir ses te çıkmıyordu. Sanki uzun zamandır biri buraya gelmemiş gibiydi. Acaba burada yaşayan biri var mıydı?

Bugün kardeşlerimle kulübede işimiz vardı. Birkaç proje üzerinde çalışıyorduk. Ancak bir sür sonra birinin dersliğe gitmesi gerektiğini fark ettik. Büyük ihtimalle öğrenciler gelmişti bile. Orayı boş bırakmak olmazdı. Kardeşlerime ben giderim dedim ve kulübeden çıktım. Birilerine bir şeyler öğretmeyi seviyordum. Dersliklere vardığımda kendimi sınıfıma gittim. İçeriye girince bir kızın beklediğini gördüm. Yanına gittim ve "Selam, ben Elena, eğitmenim." dedim. Kız bana baktı ve "Merhaba, bende Georgina. Tanıştığma memnun oldum. Ben ders almak için gelmiştim." dedi. Hemen konuya girmek istedim. ne kadar çabuk derse başlarsak o kadar iyiydi. "Tamam, derse başlayalım. Kılıç mı, zırh mı yapmak istersin?" diye sordum. Georgina bu sorumu beğenmemişe benziyordu.

Cevabı daha önce zihnimde canlandırmış olmama rağmen bu soru hiç hoşuma gitmemişti. Hoşuma gitmediğin saklama gereği de duymuyordum.

"Zırh yapmayı tercih ederim sanırım." dedim yine aynı hoşnutsuzlukla.

Elena dikkatle yüzüme baktı. "Ne oldu?"

Elena hiç şüphesiz Neden hoşnut değilsin? demek istiyordu. Yüzümden mutsuzluk ifadesini silerek "Yok bir şey." dedim. "Derse başlamayacak mıydık?"

Georgina'yı daha fazla zorlamadan derse geçmeye karar verdim. Zırh yapmak uzun bir işti ve zordu. Bunun için hemen başlasak iyi olurdu. Bir dolaptan ilahi bronz çıkardım. Bu ilahi bronz akışkan bir maddeydi. Bunun katılaşması gerekiyordu. İlahi bronzu kocaman bir kba döktüm. Bu arada da Georgina'ya ne yapacağımızı anlatmaya başladım. "İlahi bronzu katılaştırmak için ocağa atacağız. Ateş onu katılaştıracak." dedim. İlahi bronzun tamamını kaba döktükten sonra Georgina'ya eldiven verdim ve ocağı gösterdim. Sonra da kabı ocağa koymasını istedim.

İlahi bronzu ocağa koymak mı? Tanrılar aşkına, biz burada zırh mı yoksa yemek mi yapıyorduk? Yine de Elena'nın isteğini ikiletmeyerek dikkatli bir şekilde sıvı ilahi bronzu aldım ve öncekinden bin kat dikkatli bir şekilde ocağa bırakıyordum ki...

"Ah!" Lanet olsun! Bin kere lanet olsun! Elimi yakmıştım. İlahi bronzu bir anda unutarak elimi yelpaze gibi sallamaya başladım. İlahi bronza ne olduğu beni hiç ilgilendirmiyordu. Tanrım, burada elim kavruluyordu! Yoksa benim de ellerim Hephaistos çocuklarında olduğu gibi nasır mı ağlayacaktı? Sığ bir kız gibi davranıyordum. Öyle olduğumdan olsa gerekti.

Elena "Sakinleş!" diye bağırıp yanıma geldi ve yanan elime baktı sonra "Bir şey olmaz. Ben ilk işimde resmen çıra gibi yanıyordum." dedi. Onun için söylemesi kolaydı tabii!

Georgina ilahi bronzu ocağa koyayım derken elini yakmıştı ve canı çok acıyordu. Bende ilk işimde elimi yakmıştım ve tam olmasada aynı duyguyu anlayabiliyordum. Tabii ben Hephaistos kızı olduğum için bu kadar da etkilenmemiştim. Georgina'nın eline baktım. O kadar büyük bir yanık değildi. Neredeyse hiçbir şeyi yoktu ama Georgina bağırıyordu. Hemen sağlık malzemelerini aldım ve eline pansuman yapmaya başladım. Eline buz bastırdım ve biraz ambirosia verdim. Bu iyi gelmişti. Georgina bağırmayı bıraktı ve sadece elini buza bastırıyordu. Bir süre sonra tamemen iyileşmişti. Artık derse geri dönebilirdik. İlahi bronzu ateşe Georgina'nın koymasına izin vermek yerine ben kendim koydum.

Üff. Nedense bütün derslikler saçmalıktan ibaret ha! İlahi bronz eriteceğiz derken kendi elimizi de eritiyorduk az kalsın! Alında hemen şimdi bu derslikten çıkmak istiyordum ama bu kendime saygısızlık olurdu. Asla pes etmezdim ben. Şimdi elim yandı diye çıkacak mıydım yani?! Hayır, bu olamazdı! Elim yandı diye çıkacak değildim. Tamam, sığ bir kızdım ama bir yere kadar.

Elena bana biraz ambrosia verdi ve elime buz bastırdı. Yavaş yavaş elimin acısı geçmeye başlamıştı. Elimi buza bastırırken "Şimdi ne yapacağız öğretmenim?" diye sordum.

İlahi bronz ocakta katılaşıyordu. Bu sırada da Gina'nın elinin acısı geçmeye başlamıştı. Eli iş yapabilcek duruma geldiğinde "Şimdi ne yapacağız öğretmenim?" diye sordu. İlahi bronza baktım. Yeteri kadar katılaşmıştı. Gina'ya tekrar baktım ve "İlahi bronzu ocaktan alıp soğumasını bekleyeceğiz. Soğuyunca da şekil vereceğiz." dedim. Gina tamam manasında başını sallayınca ilahi bronzu ocaktan aldım ve masanın üzerine koydum. Şimdi soğumasını bekleyecektik. Beklerken bende Gina'ya şekil vermemizi sağlayacak aletleri göstermeye başladım.

Elena bana şekil vermemizi sağlayacak aletleri gösteriyor, bir yandan da ne işe yaradıklarını açıklıyordu. Ama pek de dinlediğim söylenemezdi. Bu gibi konularda hırsım bir anda yerini gitme isteğine bırakıyordu. Onun yerine Alexis'ten nasıl intikam alabileceğimi düşünmeye başladım. Aslınmda binbir türlü şey yapabilirdim. Yatağının bir günlüğüne ıslak olması bile intikam almamı sağlamaya yeterdi. Ya da Büyü Teknikleri eğitmenliğinden atıldığını söylemek de olabilirdi. O dersin eğitmeni olmayı ne kadar sevdiğini herkes bilirdi. Ama ben daha başka bir şeyler yapmak istiyordum...

"Gina. Gina!" Elena bir saattir parmaklarını şıklatarak beni planlarımdan uyandırıp gerçek dünyaya döndürmeye çalışıyordu.

Sarsılarak gözlerimi açtım. Gözlerimi kapattığımı fark etmemiştim. "Geldim, geldim." diyerek onu sakinleştirmeye çalıştım.

Elena bana sertçe bakıp "Geldiğin iyi oldu. İlahi bronz soğudu. Ona şekil vermede sıra. Bu arada sen aletleri anlatıken beni dinlemiş miydin?" dedi.

Sinir bozucu bir şekilde sırıtarak "Hayır!" dedim.

"İyi o zaman. Mezun olamazsın." dedi Elena. Hıh, çok umrumdaydı!

"Nolur beni mezun et nolur!" dedim alayla.

Elena beni öldürecekmiş gibi baktı bir kez daha "Gel buraya. İlahi bronzu şekillendireceğiz!" dedi. Bu defa onu takip ettim.

Gina sinirlerimi bozmaya başlıyordu. Beni hiç dinlemiyordu. Her şeyi boşa anlatıyordum. Yine de kendimi topladım ve ona ilahi bronzu nasıl şekillendireceğini göstermeye başladım. Gina hala beni tam dinlemiyordu. Aklının yarısı bende, diğer yarısı ise kim bilir neredeydi. İçimden kendi bilir diye geçirdim. Eğer zırhı adam akıllı yapamazsa mezun olmazdı ve buraya geldiğine göre mezun olmak istiyordu. Gina'ya zırhı şekillendirmesini söyledim. Gina bir aleti aldı ve kafasına göre işe başladı.

Üff! Ne diye bu baş belası dersliğe gelmiştim ki! Bunu yerine uyusam daha karşı çıkardım. Kendimi öldürmek istiyordum. Sıra ilahi bronzu şekillendirmeye gelmişti. Gözüme kaba bir zırh şekli çıkarabilirmiş gibi görünen bir aleti aldım elime ve başladım kafamda oluşan zırh şeklini yapmaya.

Göğüs kısmını yapmaya çalışırken aklıma geldi. Bu benim ilk zırh yapımımdı. Daha doğrusu ilk ve son. Elena'ya döndüm.

"Hey, neden bana yardım etmiyorsun? Bu benim ilk zırh yapımım." dedim. "Her gün zırh yapmıyorum ben sonuçta." diye devam ettim sonra imalı bir şekilde.

Elena yanıma gelip "Belli oluyor." dedi ve bir aleti eline aldı. Sonra bana yardım etmeye başladı.

Gina biraz kendi başına uğraştıktan sonra benden yardım istedi. Öğretmen olduğum için ona yardım etmeye başlaıdm. Bunun için bende elime bir alet aldım ve şekil vermeye başladım. Gina da devam ediyordu. Birlikte yaptığımız için hızlı ilerliyorduk. Bunda Gina'nın çabuk öğrenmeside etkiliydi. İsteyince güzelce dinliyor ve yapabiliyordu. Yirmi dakika sonra zırh şekillenmişti. Artık hiçbir şey kalmamaıştı. Zırhı kaldırdım ve inceledim. Gayet güzel olmuştu. Gina "Vay be!" dedi. Buna gülerek karşılk verdim. Gerçekten iyi iş çıkarmıştı. Artık onu mezun edebilirdim ve bundan zevk duyardım. Bu kadar saat onunla uğraştığım yeterdi. Bunun için "Gina seni mezun ediyorum." dedim. Gina alaycı bir kahkaha attıktan sonra teşekkür etti ve zırhını alıp derlikten çıktı. Bende arkasından iki saniye kadar bakakaldıktan sonra işime geri döndüm.


Ders Bitti!