İçeri girdiğimde biri uyuyordu. Dül dül'ü görür görmez bunun Dave olduğunu anladım. Nede olsa Dül dül'ü birlikte seçmiştik. Dül Dül'ün yanına gittim ve " Naber dostum. Sahibin uyuyamı kalmış? " dedim ve onu okşamaya başladım. Biraz sonrada Dave yaklaştım ve onu dürterek uyandırdım. Uyanınca şaşkın şaşkın bana baktı. " Günaydın Dave. " diyince şaşkınlığını biraz atmıştı. Hypnos'un oğlu olduğu için uyumasına hiç şaşırmamıştım. Dave kendini toparlayınca konuşmaya başladı.
" Günaydın Clay. Eeee ben hıh ders almaya geldim. Geldik. " dedi. Hala uykusunu atamadığı belliydi ama ben artık uykuculara alışmıştım.
" Hadi o zaman derse geçelim vakit kaybetmeden. " dedim ve Dül Dül'ün aç olduğunu tahmin ederek cebimden küp şeker çıkarttım. Dül dül'e yedirmesi için Dave'e verdim. Dave, küp şekerleri Dül Dül'e yedirmeye başladı.