Gecenin bir yarısı uyandım. Kabus değildi gördüğüm rüya -sonradan bunun rüya mı kabus mu olduğunu anlayacaktım- , ama uyandığımda korkmuş gibiydim. Yüzüme ay ışığı vuruyordu. Rüyamda, dün öğretmenimizin anlattığı Yunan Mitolojisi dersinden olacak ki, kendimi bir nehirdeki -sanırım bu Styks Nehri'ydi- sarılı siyahlı bir kılıcı alırken gördüm. Ve yüzü pek de belirgin olmayan bir canavarla savaşıyordum. Aslına bakarsanız rüyanın bu kadarını bile hatırlamam mucize. Çok iyi bir hafızaya sahip değilim. Canavar silikleşmeye başladı ve ortam birden değişti. Bir yaz kampındaydım sanırım. Fakat kamp, alışılmışın dışındaydı. Çok büyüktü ve bir sürü insanla doluydu. Bundan sonrasını hatırlamıyorum.
Tekrar uyumaya çalıştığımda, bir savaşçı olmanın hayallerini kuruyordum, rüya beni etkilemişti. Ne zaman uykuya daldım bilmiyorum.
Sabah olduğunda her şey normal gibiydi, gözlerimin duvarımdaki posterde yazan grubun adını zorlukla okuyana kadar. Bir göz problemimin olduğunu biliyordum, uzağı pek iyi göremiyordum, fakat bu çok daha garip birşeydi. Posterdeki ''RAMMSTEIN'' adlı grubun ismini ''STREMAMIN'' diye okuyordum. Bu beni korkuttu ve o gün okulu asıp internette bununla alakalı araştırma yaptım. Bu hastalığının disleksi olduğunu öğrendiğimde şok oldum, ayrıca bunun öğrenmeye de engel olduğu yazıyordu. Bu, neden notlardan düşük aldığımı açıklıyor sanırım. Bir yazıda bu hastalığın Yunan Mitolojisindeki Tanrı'ların çoçuklarında görüldüğü yazıyordu. Yok daha neler dedim, öğretmenimin anlattığı saçmalıklara inanlar da varmış. Ha bu arada ailemden bahsedeyim, annem ben henüz çok küçükken ölmüş, babam da beni terk etmiş. Bir tek bunları hatırlıyorum, 10 yaşıma kadar ne yaptığımı bilmiyorum. Hafızam anormal derecede kötüdür söylemiştim. Kendimi bildim bileli okuldan arkadaşım Nerius'la kalıyorum. Nerius okula gitmediğimi görünce kendisinin de hasta olduğunu söyledi, o da okula gitmedi. Ona şu okuma bozukluğumdan söz ettiğimde yüz ifadesi değişti, beti benzi attı; neden bilmiyorum Nerius'u hiç öyle görmemiştim. Neden sonra kendine geldi. ''Yeni uyandın ya ondandır'' dedi. Söylerken sesi titriyordu. Neden böyle davrandığını anlayamadım, neyse; yarınki sınavda F yerine en azından D almak için mitoloji dersine çalıştım.
Dünya'da ne kadar çok tesadüf oluyor, Yunan Mitolojisiyle alakalı bir rüya görüyorum, sabah uyandığımda disleksi hastalığının bende olduğunu öğreniyorum, ayrıca bunun mitolojilerde Tanrı'ların çocuklarında görüldüğünü bir yerde okuyorum ve yarın da mitolojiden sınavım var. Bu düşündüklerimi sesli söylemişim, yan odada Nerius şarkı dinlerken birden müzik kesildi. Ne oluyordu anlayamadım. Beynim bana oyun mu oynuyordu acaba? Kötü hissediyordum, sanırım ateşim vardı. Dışarı çıkmaya karar verdim, Nerius'a söyledim; ''Ben de seninle geleyim'' dedi. ''Gerek yok, hava alıp geri geleceğim'' dedim. ''Tamam, fazla uzun sürmesin, dışarıda yağmur yağmaya başlıyor'' dedi. Evden çıktım, sokakta yürürken pencereden bana Nerius'un göz ucuyla bana baktığını fark ettiysem de çaktırmadan görmemiş gibi yaptım ve yağmurun altında yürümeye başladım. Kendimi birden iyileşmiş ve rahatlamış hissettim. Neden bilmiyorum. Sokak bomboştu, gerçi bu yağmurda dışarı çıkabilecek kadar hiperaktivitesi olan bir tek insan ben vardım sanırım. Neden sonra evden uzaklaştığımı fark ettim.
Yağmur dinmişti, eve geri dönecektim. Bulunduğum yeri avucumun içi gibi bilirdim normalde, ama şimdi yollar karışmışa benziyordu, zorla da olsa evin yolunu tuttum.
Yolda yan komşumuz Bayan Straitfelt'i gördüm, gözlerinin içi kırmızıydı, başım dönmeye, kendimi kötü hissetmeye başladım.
Sonrasında hatırladıklarım, Bayan Straitfelt'in bana rüyada gördüğüm canavar gibi bağırması ve şeklini değiştirmesinin ardından Nerius'un flütüyle çok korkunç bir müzik çalmasıydı. Bayan Straitfelt silikleşmeye başladı, toza mı döndü hatırlamıyorum.
Hatırladığım tek şey, Nerius'un bana ''Yagami! YAGAMI!'' diye bağırmasıydı. Sanırım bayılmıştım. Uyandığımda Nerius, ''Kheiron! Yagami uyandı'' diye bağırıyordu.
Etrafımda gölgeler görüyordum...