Carrionite çok yorgundu arada sırada uyuya kalıyordu onu uyandırmaya çalışıyordum ki bu çok zordu.Los angelas'a gelmiştim ama carrionite bu sefer uyuduğunda uyandıramadım.Saat nerdeyse 7'ydi.Yani güneş açmıştı bir çok insan işe falan gitmek için dışarı çıkıyordu.Umarım sis işe yarıyordur da beni fark etmiyorlardır.Ve bir yere çarpıcaktık ki carrionite uyandı ve kontrollü bir şekilde indi.Artık onla yolculuk yapamayacağımı anladım.Burada bırakmak tehlikeliydi.Boş bir yere bıraktım ve yürüyerek devam ettim.Sonra cebime ne olur ne olmaz diye koyduğum cep telefonu çaldı.Olamaz bunu kapatmış olmalıydım.Ama çalıyordu.Hemen kapattım arayan LUcy'di herhaldde uyanınca kampta olmadığımı fark etmiş olmalıydılar.Umarım canavarlar fark etmemiştir diye umdum ama olurmu hemen fark ederler zaten.İki cehennem tazısı önüme çıktı hemen hakladım.Ama daha fazlası çıkınca özel gücümü kullanıp hepsini yok ettim.
Sonra tenha bir yerde üç tane serseri vardı.Bir bunlar eksikti diye diüşündüm.Sökül bakalım paraları veletdiyorlardı.Korkmuş gibi yaparak.Çantamdan silahımı çıkardım gizlice sonra bir kaç altın drahmi çıkarım onlara attım.Alın bakalım diye.Kılıcım bunlara kötü gelir diyerek tekrar küçülttüm ve yerine koydum sonra kung-fu hareketlerini düşündüm hareketleri hatırlayınca saldırdım ve ikisini bayıltıp bir yere bağladım.Polisler alırdı artık bu üç serseriyi.Sonra er altının girişine geldim.Ve içeri girdim