Çok heyecanlıydım! Stell ile San Francisco'daki bir yatılı okula kaydımızı yaptırmıştık ve şimdi gitmemiz için önümüzde hiç engel kalmamıştı! Tek yapmam gereken kulübeme gidip bavulumu toplamaktı! Sonra... ver elini San Francisco! Kulübeden içeri öyle bir gümbürtüyle girdim ki, kardeşlerim Anna ve Sere yerlerinden hopladılar.
Sırıtıp onlardan özür diledim ve doğruca banyonun yolunu tuttum. Bu kadar keyifli olduğuma bakmayın, tüm geceyi pegasus ahırlarını temizleyerek geçirmiştim. Şeeey... ne olmuş veda partisine et yiyen kuşlar getirdiysem? Sadece birazcık eğlenmek istemiştim hepsi bu! Güzelce duşumu alıp üzerime eşofmanlarımı geçirdim. Saçlarımı da aceleyle kurutup topladım.
Kardeşlerimden ayrılıyor olmak üzücüydü ama birbirimize sık sık buluşacağımıza dair söz vermiştik. Kamptaki diğer arkadaşlarımı da çok özleyecektim; Jenny, Rose, Robyn, Hec... ama onlarla da arayı açmaya niyetim yoktu. Hem, teknoloji çok ilerlemişti artık, bir İris mesajına bakardı onlarla iletişime geçmem (!). Bavullarıma eşyalarımı tıkıştırmam fazla uzun sürmedi. Asla düzen manyağının teki olmamıştım zaten, ertesi gün tekrar boşaltacağım eşyalar için neden bütün gün uğraşacaktım ki?
Kamptan hatıra olsun diye, geçen hafta tavana astığım minik baykuşlardan birini koparıp çantama attım. Bunu bana annemi ve kardeşlerimi hatırlatsın diye başucuma koyacaktım. Kampta en çok özleyeceklerim listesinin en başında pegasusum Sherry vardı. Ne yazıkki annem Tanrıça Athena onu da yanımda götürmeme izin vermemişti. Çok da dert etmedim, zaten arada ziyaretine gelip onunla hasret giderirdim.
Götüreceklerimi hazırlama işim bittiğinde, Anna ve Sere yemeğe gitmek için kulübeden çıkmıştı. Onlara son dakika sürprizi yapmanın hoş olabileceğini düşündüm ve kulübeyi temizleme işine giriştim. Her tarafın -özellikle çalışma odamızın- tozunu aldım ve yataklarımızı topladım. Kızların ortadaki dağınıklıklarını ve kendi lüzumsuz eşyalarımı kaldırdım. Yerleri silip halıyı süpürdüm, pencereleri bile sildim. Hatta gaza gelip bir de perdeleri yıkadım. Onları ütüleme işini kızlar yapardı artık.
Duvar kağıtlarının eskidiğini fark ettim ve yedekleri çıkarıp güzelce eskilerle değiştirdim. Annemin resminin önünde bir süre dikilip, suratının her detayını zihnime kazıdım. Eh, annem pek ziyaretime gelen bir ebeveyn değildi ve onunla aylarca görüşemeyeceğimi biliyordum. En son olarak odadaki resim albümünü çıkarıp bir göz atmak istedim. Bu albümde, tüm Athena çocuklarının resimleri vardı. Son iki sayfadaki resimler, son ölen kardeşimiz Daedalus ve aylardır kayıp olan ablam Annabeth'e aitti. Kendi resmimi de son sayfanın köşesine iliştirdim. Belki kışın ölür, seneye kulübeye geri dönemezdim. Hayır, şizofrenin teki değilim ama Athena kızıyım ve her olasılığı önceden düşünmek gibi bir psikopatlığım var.
Kulübedeki işimin bittiğinden emin olduktan sonra yatağıma yatıp kendimi uykuya teslim ettim. Buradaki son akşamımı kamp ateşinin başında, tüm arkadaşlarımla birlikte geçirmek isterdim ama inanın bana, tüm gece ahır temizleseniz ve üstüne saatler süren bir temizlik yapsanız, siz de uykuyu herşeye tercih edecek durumda olursunuz.
Son olarak -sanırım uyumama birkaç saniye kala- şöyle bağırdığımı hatırlıyorum:
"Seneye tekrar görüşmek üzere Athena kulübesi!"
.