Temizlik denetlemesi sonuçları açıklanmıştı ve bu beni hiç memnun etmemişti. Temizlik günümüz gelene kadar tüm avcılara surat asmıştım ve bunlar da bunun farkındaydılar. Ama onları şu temizliği yapana kadar affetmeyecektim. Sonunda temizlik günümüz gelmişti ve avdan döndüğümüz zaman yataklarına uzanmaya hazırlanan 3 avcıya birden bağırmaya başladım. Doğal olarak korktular ama umrumda değildi. Kaybetmiştik,benim için kaybetmek birinci olamamak demekti. Bir önceki ayın birincileri,şimdi dördüncü olmuşlardı ve bu hiç iyi bir sonuç değildi. Ceza alan kulübeleri saymazsak tabi... "Eğer bu temizliği sadece ben yapacaksam,sizi burada istemiyorum.Lütfen kapıyı kapatın ve kulübemden ayrılın. Bir daha da gelmeyi düşünmeyin." Ardından kız kardeşlerime baktım,hepsi ürkmüş gözüküyorlardı.Benim de istediğim buydu işte. Onlara bakarak güldüm. "Var mısınız,yok musunuz?" Bu gülmem bazılarını rahatsız etmiş olacak ki,kapıyı kapatıp gittiler. Geriye tek kardeşim kalmıştı. Diğerlerine sinirlendim ve söylendim. "Böyle avcılık mı olurmuş? Gel Pacely..." Ve beraber kulübemizi temizlemeye başladık.
Ben kulübenin dışını temizlemeye gittim. Çünkü bayağı bir kirlenmişti ve dışarıdan da Alex'e iyi bir izlenim vermek istiyordum. Her şeyin bir sırası olduğunu düşünüyordum, önce dış görünüm,sonra iç görünüm. Aldım elime bir el bezi,başladım duvarları silmeye. Doğrusu gümüş renkli dış cephemiz bu temizlikten sonra harikulade görünecek diye çok uğraşıyordum. El beziyle sildikten sonra biraz uzaklaştım ve uzaktan baktım. Evet,dış cephemiz hazırdı.
Ardından içeri yavaş yavaş girmeyi planlıyordum,kapıları silmeye başladım. Tahta kapılar gıcır gıcır diye ses çıkarırken ben de o kapıları önce sildim,sonra ovaladım. Gıcır gıcır etmesin diye de kapıların arasına cila sürdüm. Artık kapımız gıcır gıcır etmiyordu. Kapımızı daha bir güzel sildikten sonra içeri girdim ve içerideki yazıyı alarak kapının üzerine astım. Artemis Kulübesi.