Rakibimi beklerken çılgınca tezahürat yapan kişilere bakıyordum. Bugün bu düelloyu kazanacağıma inanıyordum. Hatta bunu "biliyordum." Yapmayın ama ! Bir Amphitrite kızın düelloda ne yapabilir ki ? Seyircilere baktım ve kılıcımı şimşek biçimine soktum. Arenanın içerisine şimşekler düşüyordu. Bugün burada bir Zeus oğlu savaşacaktı ve herkes bunu izlemeliydi ! İnsanların yüzlerine baktım. Bir beklentileri vardı. Kan görmek istiyorlardı. Acı çekeni görmek ve aşağılamak istiyorlardı. Bu ben olmayacaktım. Elime bir avuç kum aldım ve yavaşça yere döktüm. Bu kadar şovdan sonra ellerim biraz terlemişti. Düelloda kılıcımın kayıp düşmesi komik bir manzara olabilirdi. Zell arenaya girdiğinde gözlerimi bütün seyircilerle beraber ona dikmiştim. Şuan pek cesur durduğu söylenemezdi. Onunla kamp meydanında tartışmıştık ve iş düelloya kadar varmıştı. Onu öldüremezdim. Bu yasaktı. Ama ona küçük yaralar vermeyi, acı çektirmeyi düşünüyordum. Ben bir Zeus oğluydum ve güçlü görünmem gerekiyordu. Herkes Zeus çocuklarının kibirli olduğunu söyler. Kesinlikle doğrudur. Zell'in tam gözlerinin içine bakıp onu etkilemeye, aynı zamanda odaklanmaya çalıştım. Şimşeği Zell'e çevirdiğimde gözünü bile kırpmadı. Çetin bir düello geçecekti aramızda, buna şüphe yoktu. Şimşeği tekrar kılıç haline çevirdim ve seyircilerin tezahüratlarını dinledim. Bu atmosfer karşısında coşmamak elde değildi. Gırtlaklarını parçalarcasına bağırıyorlardı. Ellerini kaldırıyorlar ve tezahürat ediyorlardı. Kime tezahürat yaptıklarının hiçbir önemi yoktu. Gözlerimi tekrar Zell'e çevirip ona baktım. Zırhını giyiyordu fakat biraz zorlanıyor gibiydi. Bu haline bakıp bütün arenayı inletecek bir kahkaha attım. Benim Zell'e yenilmem için gerçekten büyük bir talihsizlik gerekiyordu. Birden kafama dank etti. Hakem kim olacaktı ? Ares mi ? Sanmıyorum... Böyle küçük bir düelloda koskoca savaş tanrısı gelmezdi. Kim olacağını umursamıyordum ki ağabeyim Leonard arenanın ortasına geldi. Onun burada ne işi vardı ? Aman tanrılarım ! Öz kardeşim, ağabeyim -yahut ne dememi istiyorsa- yapacağım ilk resmi düelloda hakem olacaktı. Sinir katsayım yükseliyordu ve heyecanlanmaya başlıyordum. Ya yenilirsem? Leon'un yanında ezik durumuna düşerdim ve bu hiç iyi olmazdı. Onu ne kadar sinir etsem de onu örnek alırdım ve arada onun gözüne girmeye çalışırdım. Paniklemeye başlamıştım. Birkaç saniye gözlerimi kapattım ve kalabalığı duymamaya çalıştım. Bu çok zor olsa da derin derin nefes aldım ve gözlerimi tekrar açtım. Kendime güvenim tekrar yerime gelmişti ve Zell'e bakıyordum. Bu düelloyu kazanacaktım. Amphitrite kızını yenecektim ve bütün kamp buna şahit olacaktı.