Lura ile oradan kaçıyordum. Rüzgar saçlarımı süpürüyordu. İlk defa rüzgarı bu kadar net hissediyordum. Rüzgar adeta bir parçamdı. Yaşadığıma ilk defa bu kadar çok seviniyordum. Vücuduma bakınca biraz ambrosia yemenin iyi bir fikir olacağına kanaat getirdim. Göğsümde müthiş bir acı vardı ve her nefes alışımda canım yanıyordu. T-shirt altından yarama baktım. Göğsüm mosmor olmuştu resmen. Lit'in ölmediğini biliyordum. En kötü ihtimal Midas onu altın eder sonra tekrar düzeltirdi. Ama oradan kurtulmuştum ve bu benim için yeterliydi. Çok aksiyonlu bir gün geçirmiştim ve biraz dinlenmeliydim. Ama dinlenmek benim için şu anlık uzak görünüyordu. Olimpos'a doğru gidiyordum. Lura'nın sırtında uyuyakalmıştım. Derin ve rüyasız bir uyku...
Uyandığımda New York'a gelmiştik. Muhtemelen otuz dakikaya Manhattan'a varırdım. Fakat üstüme baktığımda Olimpos'a böyle girmemem gerektiğini düşündüm. Manhattan'a yakın bir yerde indim ve hemen bir mağazaya girdim. Hiç kimseye görünmeden bir t-shirt ve pantolon , bir de ayakkabı aldım ve üstüme giydim. Küçük bir aile işletmesiydi işte , barkota falan bakmıyorlardı. Üstümdeki parayı verip çıktım mağazadan. Lura'nın yanına geldiğimdeyse önüne bıraktığım şeyleri yemişti ve bana bakıyordu masum gözlerle. Lura'ya binip tekrar yol aldım ve on dakika sonra Empire State binasının önündeydim. Çok yorgundum ama bugünün sonunda muhtemelen istediğim ödüle ulaşmış olacaktım. Beni tekrar gören adam muhattap olunacak biri değilmişim gibi bana baktı ve asansörün kapısını açtı. Altı yüzüncü kata doğru ilerliyordum tekrar. O kadar yorgundum ki Olimpos'un muhteşem görüntüsüne bile şaşıramadan konseye doğru ilerledim. Babam konseyde tek başına beni bekliyordu yine. "Geri dönmen senin gerçekten nitelikli bir melez olduğunu gösterir Leon. Senin için hazırladığım sınavdan geçtin." "Lit ölmedi değil mi ?" "Hayır , ama sana yardımlarım olmasaydı sen ölecektin. Neyse , şu çantayı ver de seni bir an önce ödülüne kavuşturayım." dedi Zeus ve altın çantayı elimden aldı. İçine koyduğu şeyi görememiştim. "Bu çantayı Hephaistos'un yanına gidene kadar açmayacaksın. Eğer açarsan küle dönersin. Haydi çabuk git buradan. Hephaistos ile işin bitince de kampa dön. Diğer tanrılar dönüyorlar. Ya da sana son bir iyilik yapayım. " dedi. Ne iyiliği olduğunu bile soramadan gözlerim karardı ve midem bulandı. Sanki bir yerden bir yere yolculuk ediyordum...