Olimpos Rpg Percy Jackson ve Olimposlular ile Olimpos Kahramanları serilerinden esinlenilerek oluşturulmuş, zirvedeki rpg forum sitesi. |
|
| Kampa Melez Getiriyoruz | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
William Maxwell Athena'nın Çocuğu
Mesaj Sayısı : 294 Kayıt tarihi : 20/01/11
| Konu: Kampa Melez Getiriyoruz Paz Mart 13, 2011 1:08 pm | |
| Kehiron gelip bana bir görev verileceğini söylediği zaman sıradan bir kontrol görevi olacağını zannetmiştim. Odasına gittiğim zaman başka bir melez daha oradaydı. Kehiron konuşmaya başladı. "Siz ikinizde bir süredir bu kamptasınız artık kıdemli melezler sayılırsınız. O yüzden size kampa gelmek için bir melezi ikna edip buraya getirmenizi istiyorum." Daha sonra bilgilerin yazılı olduğu kağıdı bana uzattı. Karşımdaki kızla daha önce hiç tanışmamıştım. "Merhaba ben Will Athena kulübesinden." Kız ölçülü bir ses tonuyla cevap verdi. "Merhaba ben Kath. Amphirite kulübesinden." Kehiron'un uzattığı kağıda baktım. Adı Ashley Keith olan 14 yaşında bir kız. Manatthan'ın hemen dışındaki bir yatılı okulda kalıyordu. İlk defa kampa melez getirme görevine verildiğim için heyecanlıydım. Kağıdı Kath'e uzattım. Birsüre inceledikten sonra kafasını onaylar biçimde salladı. Hazırlıklar için ofiten çıktıktan onbeş dakika sonra ikimizde Kampın girişindeydik. Pegasus getireceğimiz melez için pek güvenli olmadığı için araba ile gitmeyi tercih ettik. "Ben kullanırım." dedim. Sürücü koltuğunu oturdum. Yanımdaki koltuğa oturan Kath'in elinde bir harita vardı. Sonunda yola çıkmıştık. Dört saat yolculuğun ardından Manatthan'a gelmiştik. Saat akşam 8-9 civarı olmalıydı. Arabayı yatılı okulun parkına parkettikten sonra. Arabadan indik. Heyecanlı bir ses tonuyla konuştum. "Hazır mısın?" | |
| | | Katherine M. von Dorff Poseidon'un Çocuğu/Kulübe Lideri/Pegasus Binicilik Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 4525 Kayıt tarihi : 05/03/11
| Konu: Geri: Kampa Melez Getiriyoruz Ptsi Mart 14, 2011 7:56 pm | |
| Kampa geleli çok olmamıştı aslında. Kheiron'un onu çağırdığını duyduğunda, tıpkı kardeşleri gibi şaşırmıştı. Yine de omuz silkmiş ve ofise gitmişti. Sentor onu gördüğünde gülümsese de, Katherine mesafeliydi. Neler olduğunu merak ediyordu. "Birini daha bekliyoruz. O geldiğinde neler olduğunu anlatacağım." Diyerek, iyice meraklanmasına sebep olmuştu. Kabalık yaptığı çocuklardan biri onu şikayet mi etmişti? Hayır. Edeceklerini sanmıyordu. Zaten çok geçmeden bir çocuk gelmiş, içeri geçmişti bile. Onu daha önce gördüğünü hatırlamıyordu ama sessiz kalıp, Kheiron ne söyleyecekse dinlemeye karar vermişti. "Siz, ikinizde bir süredir bu kamptasınız, artık kıdemli melezler sayılırsınız. O yüzden size kampa gelmek için, bir melezi ikna edip buraya getirmenizi istiyorum." Şaşırmıştı aslında. Kampı pek sevmezdi. Ve sevmediği bir yere, başka bir melezi mi getirecekti? Yine de kabul etmişti. Getirmezlerse melezin canavarlara yem olacağını bilecek kadar şey öğrenmişti burada. Bilgilerin yazılı olduğu kağıdı, çocuğa uzattığında, sessizce beklemeye devam etti. Çocuk kağıda bakmadan önce kendini tanıştırmayı düşünmüş olmalıydı ki "Merhaba ben Will Athena kulübesinden." Dedi. Athena Kulübesi'nden tanıdıkları vardı. Bu yüzden ona nasıl davranacağını düşünürken, şimdilik düşmanca bir tavır sergilememeye karar verdi. "Merhaba, ben Kath. Amphirite kulübesinden." İsmini tümüyle söylemiyordu çoğu kişiye. Şimdi de aynı şeyi yapmıştı. Will, kağıdı ona doğru uzattığında alıp inceledi. Ashley. On dört yaşında olan bir melez. Manhattan'ın dışında kalıyor. Anladığını belirtircesine başını salladıktan sonra ofisten çıkıp, kısa sürede hazırlandılar. Arabayla gitmeye karar verdiklerinde, Will'in kullanacağını söylemesi hoşuna gitmişti. Hayatı boyunca hiç araba kullanmamıştı. Henüz on beş yaşındaydı. Belki bir yıl sonra kullanabilirdi. Çantasından çıkardığı haritaya baktıktan sonra arabaya bindi. En az dört saatlik bir yolculuğun sonunda vardıklarında, haritayı bıraktı ve etrafına bakındı. Arabadan indiğinde, Will'in heyecanlı sesini duyabiliyordu. "Hazır mısın?" Bu olaya bulaştığından beri ilk kez gülümseyerek evet anlamında başını salladı. Sonra yatılı okula baktı. "Üç melez. Aynı yerde. Canavarları şu anda buraya çağırıyor olmalıyız. Çabuk olsak iyi olacak." Bunu söyledikten sonra etrafına bakındı ve ilerlemeye başladı. Kızı alıp, gitmek istiyordu buradan. | |
| | | William Maxwell Athena'nın Çocuğu
Mesaj Sayısı : 294 Kayıt tarihi : 20/01/11
| Konu: Geri: Kampa Melez Getiriyoruz Çarş. Mart 16, 2011 4:55 pm | |
| "Üç melez. Aynı yerde. Canavarları şu anda buraya çağırıyor olmalıyız. Çabuk olsak iyi olacak."
Kafamı sallayarak onu onayladım. Görevden pek hoşlanmamış gibi duruyordu. Kafamı kaldırıp viktoryan stilinde inşa edilmiş büyük görkemli binaya baktım. İçimden yatılı bir okul olmak için çok fazla gösterişli diye düşündüm. Çabuk adımlarla yürüyerek 3 metre uzunluğundaki altın renkli büyük kapının halka şeklindeki kulpunu çekerek açtım. Eski görünüşüne ramen okul çok bakımlıydı. Büyük kapı açılırken beklediğimin aksine gıcırdamamıştı. Kath'in içeriye girmesini bekledikten sonra hemen arkasından ben de içeriye girdim. Geniş bir hol duvarlarındaki taşlar eski İngiliz yapılarını andırıyordu. Binanın yüksek tavanına asılmış kocaman bir avize heryeri aydınlatıyordu. Duvarlarda büyük rönesans eserleri asılıydı. Tam karşımızda giriş ve çıkışların not tutulduğu koca bir kürsü üzerinde duran siyah deri kaplı defter ve yanında kuş tüyünden dolma kalem duruyordu. Geniş koridor sağa ve sola doğru uzanıyordu. Ancak sonunu görmek imkansız gibiydi. Ufak bir ıslık çaldıktan sonra konuştum. "Sahibi her kimse bahse varım ya ingiliz ya da büyük bir İngiliz hayranı." O sırada koridorun sağ tarafından yürüyerek yanımıza gelen asil görünüşlü siyah, şık bir takım elbise giymiş, bir orta yaşlı bir adam bize doğru soğuk bir ifadeyle yürüyordu. Okulun müdürü olabilirdi. Ancak bütün bu dekorasyona bakılırsa uşak bile olabilirdi. Yanımıza geldikten sonra bir kaç saniye duraksayıp bizi süzdükten sonra ileri derecede bir ingiliz aksanı ile konuşmaya başladı. "Siz çocuklar bu saatte burada ne yapıyorsunuz? Çalışma salonunda ödev yapıyor olmanız gerekiyordu." Sorduğu soru karşısında afallamıştım. Biz aslında kendimizi bir melezin bir akrabası olarak tanıtacağımızı planlamıştık. Ama böylesi daha iyiydi sanırım daha az dikkat çekersek melezi daha kolay ikna edebilirdik. Hem arkadaş olarak yaklaşmak çok daha akıllıcaydı. Birkaç saniye sonra Kath'in sesini duydum. Benden önce davranmıştı. " Biz okula yeni kaydolduk da çalışma salonunu bulamadık. Tam olarak ne tarafta çalışma odası?" Adam şüpheci bir şekilde bakındıktan sonra sağ koridoru işaret ederek konuştu. "Bu koridoru takip edin. Sağdan ikinci koridorada karşınıza çıkacak olan büyük kapı. Pek tatmin olmuş gibi görünmese de içimden İngilizlerin soğuk davranışlaır işte diye düşündüm. Adam bize tiksintiyle bakmaya devam ediyordu. Yüzünde hadi yürüsenize der gibi bir ifade vardı. Anlattığı yolu takip etmeye başladık.
Rp out: Aslında bütün okul çalışanlarının canavar olması ve bizim öğrenciyi çıkarmaya çalışmamız ilginç olur diye düşündüm. | |
| | | Katherine M. von Dorff Poseidon'un Çocuğu/Kulübe Lideri/Pegasus Binicilik Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 4525 Kayıt tarihi : 05/03/11
| Konu: Geri: Kampa Melez Getiriyoruz Çarş. Mart 16, 2011 10:15 pm | |
| "Siz çocuklar bu saatte burada ne yapıyorsunuz? Çalışma salonunda ödev yapıyor olmanız gerekiyordu." Katherine, bu soru karşısında ne diyeceğini şaşırdı önce. Karşısındaki, soğuk ve şüpheci adamdan, daha ilk gördüğü anda nefret etmişti. Şimdi ise, Will'in konuşmasını, onları bu durumdan kurtarmasını bekledi. Ama o da susmuştu. Katherine de aklına gelen ilk şeyi söyledi. " Biz okula yeni kaydolduk dai çalışma salonunu bulamadık. Tam olarak ne tarafta çalışma odası?" Adam, onlara inanmadığını belli eden şüpheci bir ifade ile baksa da, sakinliğini korumaya çalıştı. Aslında daha o anda adamı öldürmek harika bir seçenek gibi gözükmüştü. "Bu koridoru takip edin. Sağdan ikinci koridorda karşınıza çıkacak olan büyük kapı." Hala soğuk davranan bu adama, aynı şekilde soğuk bakışlarla karşılık veren Katherine, başını onaylarcasına salladıktan sonra, hızlı adımlarla adamdan uzaklaştı. Will'in de peşinden geldiğini duyabiliyordu. Biraz yavaşladı. "Bu kadar soğuk davrandığına inanamıyorum. Bu okuldaki herkes böyleyse, kurtaracağımız meleze acıyorum açıkçası. Ben daha ilk günden kaçmış olurdum." İçinden kızın, kaçmamış olmasını diledi. Koridoru takip edip, sağdan ikinci koridora döndüklerinde, adamın söylediği büyük kapıyı buldular. Bir an için birbirlerine baktıktan sonra, yavaş bir şekilde, kapıyı itti Katherine. Elini, kılıcına yakın tutuyordu. Başını uzattığında, bir sürü öğrencinin içeride ödev yapmakla meşguldu. Gergin bir şekilde, içeri girdi ve bunca çocuğun arasında o melezi nasıl bulacaklarını düşündü. İçeride, öğrencileri gözetlemek üzere bekleyen öğretmenler, onlara kötü bakışlar atarken, burası hakkındaki düşünceleri, giderek kötü bir hal alıyordu. Will'e döndü ve fısılayarak konuşmaya başladı. "Minerva'nın, yani Athena'nın çocuğu olan sensin. Onu nasıl bulacağız." | |
| | | William Maxwell Athena'nın Çocuğu
Mesaj Sayısı : 294 Kayıt tarihi : 20/01/11
| Konu: Geri: Kampa Melez Getiriyoruz Perş. Mart 17, 2011 3:40 pm | |
| Haklıydı Athena çocuğu olan bendim. Dolayısı ile bir plan yapması gereken de bendim. Etrafıma bakındım. Birsürü öğrenci masalara gruplar halinde oturmuş ders çalışıyordu. İçeride üç tane gözetmen öğretmen vardı. En az kapıdaki adam kadar suratsız ve soğuklardı. Eski İngiliz okulları ile ilgili okuduğum şeyleri düşünüyordum. Çok tertipli ve kuralcı olurlardı. Yani bu saatte olmaları gereken yer çalışma odası ise öğrencilerin hepsi buradaydı. Gözlerim büyük odayı taradı. Daha sonra aradığım şeyi gördüm. Bu bir yoklama kağıdı aynı zamanda oturma planıydı. Tek sorun yanında yaşlı çirkin bir İngiliz öğretmen vardı. Matematik öğretmeni olduğunu farkettim. En yakındaki öğrenciden bir parça kağıt ve kalem istedim. Kağıt ve kalemi aldıktan sonra bir süre gezinerek gruplardaki çocukların kağıtlarını çaktırmadan izlemeye koyuldum. Kath ne yapıyorsun der gibi bana bakıyordu. Ona dönüp belli belirsiz göz kırparak sakinleşmesini sağladım. Daha sonra yanından geçtiğim masadaki bir çocuğunu integral problemleri çözdüğünü gördüm. Hemen Elimdeki kağıda birşeyler karaladıktan sonra soru çözen çocuğun olduğu masaya gidip onunla konuşmaya başladım. "Sanırım bugün sınıfdan çıkmadan önce tahtadaki soruyu almayı unutmuşsun." dedim ve elimdeki kağıdı uzattım. Kağıdı birsüre inceledikten sonra minnettar bir ses tonuyla cevap verdi. "Sağol." Gülümseyerek kafamı salladım. Sonra hemen Kath'in yanına gittim. Yüzünde sorgulayan bir ifade vardı. Sonunda dayanamayarak konuştu. "Ne konuştun o çocukla?" Sırıtarak "İzle ve gör dedim." Verdiğim kağıtla ilgilenen çocuk birkaç dakika geçmeden ayağa kalkıp suratsız matematik öğretmeninin yanına doğru gitmeye başladı. Kendimle gurur duyarak konuşmaya başladım. "Ona çözümsüz bir denklem yazıp matematik ödevi diye verdim. Şimdi öğretmene soracak öğretmenin durumu anlaması 30-40 saniye felan sürer hızlı olmamız lazım defteri göstererek ona ulaşmamız lazım." Hızla yürüyerek soruya bakan öğretmen ve onun başında dikilmiş çocuğun yanına gittik. ikiside kağıda dikkatle bakıyordu. Parmğımla Kath'e işaret ettim. Görüntüyü kapatmak için önüme geçti. Diğer öğretmenlerden birisi bakarsa hepimiz bir soruyla uğraşıyormuşuz gibi görünecekti. Ben de bu arada deftere bakıp aradığımız öğrencinin oturma planına göre hangi masada oturuyor olacağını bulacaktım. Yavaşça defterin kapağını açtım. Yoklama da herkes tam gözüküyordu. Defterin 3. sayfasında olan oturma planına hızlıca göz gezdirdim. Ashley Keith cam kenarından üçüncü masadaydı. Hemen defteri kapatıp yavaşça eski yerine koydum. Dikkat çekmeden cam kenarından üçüncü masya doğru yürümeye başladık. | |
| | | Katherine M. von Dorff Poseidon'un Çocuğu/Kulübe Lideri/Pegasus Binicilik Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 4525 Kayıt tarihi : 05/03/11
| Konu: Geri: Kampa Melez Getiriyoruz Salı Mart 22, 2011 8:12 pm | |
| "Ona çözümsüz bir denklem yazıp matematik ödevi diye verdim. Şimdi öğretmene soracak öğretmenin durumu anlaması 30-40 saniye felan sürer hızlı olmamız lazım defteri göstererek ona ulaşmamız lazım." Hızlı bir şekilde, öğretmenin ve çocuğun yanına doğru yürüdüler. Soru o kadar zor olmalıydı ki ikisi de dikkatli bir şekilde soruyu inceliyordu. Will, parmağı ile işaret verdikten sonra, Katherine önüne geçti. Böylece görüşü engellemiş olacaktı. Ara sıra çevirdiği bakışları ile çocuğun yerini bulup bulmadığına bakıyordu. Bulduğunda, Katherine de melezin nerede olduğuna baktı ve başını o tarafa doğru çevirdi. Ashley'in olması gereken yerde, başını neredeyse kitaba gömecek olan bir kız vardı. Kahverengi, gür saçları yanlardan sarktığı için yüzü gözükmüyordu. Sıkılmış olmalıydı. En azından Katherine burada olsa çok daha sıkılırdı. Adımlarını hızlandırarak, aynı dikkatle de olsa, daha çabuk bir şekilde kızın sırasının yanına gitti. "Ashley Keith. Bu sensin değil mi?" Kız birden başını kaldırıp baktı. Çikolata kahverengisi tonlarında gözleri, çilli bir suratı vardı. Aslında şeker denilebilirdi. Ama şimdi bunu düşünmeleri için zaman yoktu. "Bizimle gelmen gerekiyor." Will de yanına gelmiş. Kız ile arasında geçen konuşmayı izliyordu. Şimdilik karışmasına gerek yoktu. "Bak, inanması güç biliyorum ama mitoloji gerçek. Senin de ailenden biri normal, diğeri ise Olimpos Tanrısı. Şaşırdın ya da deli olduğumuzu düşünüyorsun biliyorum ama vaktimiz kısıtlı. Bunu dışarıda da konuşabiliriz bence." Kız, şaşkın bir şekilde yüzüne bakarken, Katherine ilk kez tedirginleşti ve çevresine bakındı. Onlara doğru bakan bir öğretmeni gördüğünde, kızı yana doğru itti ve sanki çalışıyormuş gibi oturup konuşmasına devam etti. Daha çok söyleniyor gibiydi. "Neden inanmazlar sanki? Tamam inanması güç ama bunu dışarıda konuşmalıyız. Buraya geldiğimiz andan beri, kendimi tehlikede hissediyorum." Bunu söylerken Will'e baktı. Onun da aynı şeyi hissettiğini düşündü. Son derece tuhaf melez sezgileri bir tek Katherine'de olacak değildi ya. "Canavarlar bizden önce gelmiş olmalı." Kız, sessizliğini koruyarak Will'e baktı ama Katherine düşünmeye başlamıştı bile. Onlardan önce geldilerse, neden savunmasız bir meleze saldırmamışlardı? | |
| | | William Maxwell Athena'nın Çocuğu
Mesaj Sayısı : 294 Kayıt tarihi : 20/01/11
| Konu: Geri: Kampa Melez Getiriyoruz Çarş. Mart 23, 2011 4:23 am | |
| Etrafdaki garip bakışları hissedebiliyordum. Kaşlarımı çatıp, "Canavarlar bizden önce gelmiş olmalı." İkimizin de kafasını kurcalayan soruyu sonunda Kath sordu. "Peki neden kıza saldırmadılar?" Verecek bir cevabım yoktu. Kafamı kaldırıp etrafa bakındım. Bu Ashley söyleniyordu. "Kafayı mı üşüttünüz siz?" O sırada öğretmen ile göz göze geldim. Yüzünde tiksinti dolu bize doğru sabit bir şekilde bakıyordu. Kesinlikle canavardı. Birşeyler yapmalıydık. Ama burayı öylece terkedemezdik. Sonra fikrimi açıklamaya koyuldum. "Belki bir yerine birden fazla melezi aynı anda halletmek istemiştir. Buradan çıkmalıyız.". Kafamı telaşla Ashley'e çevirdim ve devam ettim. "Tuvalete gitmek için çalışma odasından çıkabilirsiniz değil mi?" Telaşla kafasını salladı. Hala çıldırmış olduğumuzu düşünüyordu. "Kath git şu masaya otur." Kapının hemen yanındaki masayı işaret ediyordum. Kath kafasını salladı ve ayağa kalkıp normal bir şekilde işaret ettiğim masaya oturdu. Planımı anlamış gibi görünüyordu. Kıza bakarak ikna edici bir şekilde. "Şimdi gidip şu izin kağıdını alıp tuvalete gidiyormuş gibi dışarı çıkacaksın kapının hemen ardında bekle sakın bir yere gitme anladın mı?" Kızın neden bahsettiğimiz hakkında hiçbir fikri yoktu ancak yine de dediklerimize uydu. Kalkıp izin kağıdını aldı ve çıkışa doğru gitti. İki öğretmen de bir ona bir bana bakıyordu. içimden bir ses birden fazla canavarla yüzleşeceğimizi söylüyordu. Kız kapıdan çıkar çıkmaz Kath'de ardından çıktı. Kapıya yakın olduğu için fazla ilgi çekmeyecekti. Sıra bendeydi. Ve eğer bu adamlar canavarsa benim çıkışım onları tetikleyecekti. Gizlenmeyi denemedim bile. Çünkü biliyorum ki her beş saniyede bir oturduğum yere bakıyorlardı. Onun yerine direkt yürüyüp kapıdan dışarı çıktım. Kath ve Ashley hemen kapının yanında bekliyordu. Hızlıca konuştum. "Çabuk yürümeye devam edelim. Gelmeleri an meselesi." Kordiroda geldiğimiz yönden hızlıca yürüyorduk. Çıkış kapısının önüne geldiğimizde hepimizin yüzü korkudan bembeyaz olmuştu. Kapı kilitliydi. Ama bizi asıl şaşrıtan kapının önündeki demir parmaklıklardı. Anlaşılan bu kez canavarlar hazırlıklıydı. Kundra bir ayakkabının sesleri geliyordu sağımızdaki koridordan. Sola doğru koşmaya başladık. Karşımıza, içeri ilg girdiğimizde bizi karşılayan adam çıktı. Ona gerçeği anlatmayı düşündüm ama anlamazdı. Daha doğrusu inanmazdı. Ayak sesleri yaklaşıyordu o sırada karşımızdaki adam konuşmaya başladı. "Nereye gidiyorssssunusss. Veletlersss." Aptal ingiliz aksanı tıslamalarını saklayamamıştı. Bu bir drakon olmalıydı. Hemen kızların önüne kendimi siper edip kemerimin tokasına bastırdım. İki kılıcımı elimde canavara karşı tutuyordum. "Kath sen arkadan geleni al birlikte kalalım."
| |
| | | Katherine M. von Dorff Poseidon'un Çocuğu/Kulübe Lideri/Pegasus Binicilik Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 4525 Kayıt tarihi : 05/03/11
| Konu: Geri: Kampa Melez Getiriyoruz Çarş. Nis. 06, 2011 10:26 pm | |
| Bir yerden de canavar çıkmasa şaşıracaktı. Öğretmenlerin ve görevlilerin, onlara tuhaf bir şekilde baktıklarını ve soğuk davrandıklarını, fark etmişlerdi tabi ki de. Ama bunun tipik bir ingiliz davranışı olacağını düşünmüşlerdi. Kızı arkasına aldı. Sonuçta, ilk başta onu kurtarmaya ne kadar hevessiz olsa da, şimdi kurtarma içgüdüsü devreye girmişti. Mızrağını çıkardığında, saf altından yapılmış olması, canavarın ilk başta dikkatini dağıtsa da, sonra güldü ve hiçbir şey söylemeden onlara saldırdı. Will onunla savaşırken, Katherine arkasını dönmüş, onlara ulaşmış olan diğeri ile dövüşmeye başlamıştı. Kurtarmaya çalıştıkları kız ise ne yapacağını bilemeden öylece aralarında duruyordu. "Eğer onları hemen öldürmezsek daha fazlası gelecek!" Diye bağırdı hala dövüşmekte olan Will'e. "Haklısın!" Ama aldığı tek cevap buydu. Anlaşılan, Minerva'nın oğlu planlar yapmaya başlamıştı bile. Bu yüzden sustu ve onu öldürüp, kıza ulaşmaya çalışan, drakon ile savaşmaya devam etti. Aslında Katherine, kızı bir yandan da, eğer kampa ulaşırlarsa tebrik etmeyi düşünüyordu. Bu kadar olayın üzerine, hala sessizliğini koruyabiliyordu. Ama bu aklında bir sorunun belirmesine sebep oldu. Kızın sağlamlığını kontrol etmek için arkaya bir bakış attı. Bu bile canavarın onu duvara fırlatmasına yetmişti. Duvara sert bir şekilde çarptığında, acı dolu bir inilti yükseldi ağzından. Ama görevi vardı. Her ne kadar bir an için ayakta bile zor dursa da, o iğrenç şeyin, kıza ulaşmasını engelleyecekti. Düştüğü yerden kalktı ve kızı öldürmek üzere olan drakona doğru koşarak, ona omzu ile vurdu. Bu sefer duvara doğru uçan o olmuştu. Az önce yaşadıklarının getirdiği öfke ile daha drakon tepki bile veremeden ona mızrağını sapladı. Karşısında altın bir toza dönüşen drakona baktıktan sonra, kendi dövüştüğü canavarı da öldürmüş olan Will'e döndü. Tam buradan gitmeleri gerektiğini söyleyecekti ki onlara doğru yaklaşan adımların sesi yankılandı koridorda. "Ah harika." Tek söyleyebildiği bu olmuştu. Başını canavarların geldiği yöne doğru çevirirken, mızrağını fırlatmaya hazır bir biçimde tuttu. Karşısına çıkan ilk canavarı, böyle öldürecekti. | |
| | | | Kampa Melez Getiriyoruz | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|